Özgür Gündem gazetesinin 2016 yılında kapatılmasının ardından yayın hayatına başlayan "Özgürlükçü Demokrasi" gazetesinin İstanbul Beyoğlu'ndaki ofisi dün gece saatlerinde polis tarafından basıldı.

Polis baskınında Erdoğan Zamur, Musa Kaya, İhsan Yaşar, Kasım Zengin, Kemal Kürt, Cemal Tunç, İrfan Kara, Kemal Daşdöğen ve Mehmet Emin Sümeli olmak üzere dokuz gazete çalışanı gözaltına alındı.

Gazete editörlerinden Hicran Ürün yaptığı açıklamada polis baskının 00.30 civarında gerçekleştiğini, gazeteye yapılan polis baskını sonrası ofise gelen birinin kendisini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) görevlisi olarak tanıttığını ifade ederek "Resmi tebligat yapılmadı. Biz de netleştiremiyoruz ama kayyım atandığı bilgisi doğru değil" dedi. Ürün, halen gazete ofisinde TMSF görevlisi olduğunu söyleyen kişinin bulunduğunu, başka kimsenin binaya alınmadığını söyledi.

Basın toplantısında konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, kabul edilemeyecek bir hukuksuzlukla karşı karşıya olunduğunu söyleyerek "Matbaa çalışanları ile birlikte 9 kişi gözaltına alındı. Matbaa çalışanlarının gazete ile ilişkilendirilmeye çalışıldığı bir durum var. Sadece basın özgürlüğü değil, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne de saldırı söz konusu" dedi.

TGS: Türkiye tek sese sığmaz

İHD İstanbul Şubesi'nde baskının ardından yapılan basın toplantısında da söz alan Hicran Ürün, "Bugün TMSF, daha önce KHK… Kürt basını onlarca kez baskılara maruz kaldı. Bombalandı, arkadaşlarımız katledildi fakat özgür basın susturulamadı. Bundan sonra da böyle olacak" diye konuştu.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin satın alma yoluyla susturamadığı medya kuruluşlarını el koyarak susturmaya çalıştığını dile getirerek iktidarın dilini kullanmayan herkesin hedef hâline getirildiğini ifade etti.

Açıklamada "Türkiye tek sese, tek renge, tek görüşe sığmaz" denildi. Açıklamada, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş'un, "Doğan Yayın Holding'in devriyle medyanın tek elde toplanması en temel sorunumuz hâline geldi. Özgürlükçü Demokrasi'ye yapılan baskın 2019 seçimine giderken iktidarın kendini eleştiren tüm kesimleri susturmak istediğini gösteriyor. Özgür bir medya ortamı için daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor" sözleri de yer aldı.

Mezopotamya Ajansı'na konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ise "Talebimiz bir an önce OHAL'in kaldırılarak gazetecilerin üzerindeki baskıların giderilmesidir. Tek tip insan ve tek tip basın istiyorlar" dedi.(Deutsche Welle)

"Gazete yöneticisi olmak hiç bu kadar kolay olmamıştı"

DW'ye konuşan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri ise TMSF'nin bağımsız bir kuruluş olduğunu ve polis ile birlikte çalışmadığını hatırlattı. Sözeri, "El koyulan gazetenin borcu var mı? TMSF'nin el koyması akla yatkın değil. Ortada gerekçe yok" dedi. Ceren Sözeri, gazeteye yapılan baskına ilişkin ayrıntılı bilgi edinilemediğini ekleyerek "Başlı başına ironik bir durum. Demek artık bir kişi gazeteyi polislerle basıp 'Ben başına geçtim' diyebiliyor. Gazete yöneticisi olmak hiç bu kadar kolay olmamıştı" dedi.

Basına yönelik baskıların önümüzdeki dönem artacağını düşünen Sözeri, Özgürlükçü Demokrasi'ye yönelik kapatma girişiminin medyadaki muhalif sesleri susturmaya dair bir başka adım olduğunu söyledi. Söz konusu el koyma girişiminin Basın Kanunu'na da aykırı olduğunu ifade ederek, "Gazete kapatmanın birtakım yasal süreçleri var. Şu an matbaaya el koyuluyor, insanlar gözaltına alınıyor ama neyle suçlandıklarını her zamanki gibi bilmiyoruz" dedi.