İşte o makalenin İngilizce'den çevirisi:

'İSRAİL'İN HARİKA BİR DÜŞMANI VAR'

Hamas mükemmel bir düşmandır: Dövülecek kadar zayıf ama İsrail’in ulusal dayanışmasının tutkalı olarak hizmet etmeye elverişli.
 
Sekiz gündür İsrail’in harika bir düşmanı var: Hamas. Dövülecek kadar zayıf ama 200 sivilin öldürülmesini haklılaştıracak kadar da güçlü. Her ne kadar üç İsrailli gencin kaçırılmasına örgütün liderliği mi karar verdi ya da kaçırmadan önceden haberi var mıydı hala belli olmasa da, o  bir şeytan simgesi ama aynı zamanda ateşkesi gözetleyebilecek kadar da sorumlu.



Yani onunla bağlantılı birini tanımaktan sakınılması gerekir ama ateşkes anlaşması yapmak için de mükemmel bir partnerdir. O, sükunet karşılığında yerleşimlerin sökülmesini talep etmeyen bir düşmandır; Yahudi devletini tanımadığı için, onunla sancılı diplomatik görüşmeler yürütmeye de gerek yoktur. Kısacası, o kesin bir düşmandır. Çok az ülkenin bu mükemmellikte düşmanı vardır.

HAMAS'A FİLİSTİNLİLERİN ÇOĞUNLUĞU KÜFREDİYOR



Fakat İsrail’in ve onun kendi arzusuna rağmen, Hamas bu rağbet gören “düşman” sıfatını taşımakta yetersiz kalıyor. Örgüte, Arap devletleri ve Filistinlilerin çoğunluğu tarafından küfrediliyor. Düzenli gelir kaynakları olmayan ekonomik olarak perişan bir bölgeyi iflasın eşiğinde yönetiyor. Örgüt, El Fetih ile bir uzlaşma anlaşması imzalayarak ideolojik yönden de pek çok taviz vermek zorunda kaldı. İsrail onu kaçırma eylemi yapmakla suçladığı zaman fiilen kendi gölgesinden korkar hale geldi. İsrail Hamas’a yönelik tavrıyla tüm düşmanlarına bir “mesaj” göndermek isteyebilir, ama bu bir buldozerle karıncayı çiğnemeye benzer: Aslanlar, tabi ki eğer varsalar, bundan asla etkilenmezler.

EL KAİDE VE IŞİD İSRAİL KAMUOYUNUN DİKKATİNİ ÇEKMİYOR

İsrail’in sadece tek bir düşmanla uğraşmadığı doğrudur. En azından üç düşman oluşturdu: İslam, Araplar ve anti-semitikler. Bıunların her biri, daha somut tehdit ögeleri içerir. Nitekim örnek verirsek, El Kaide ve IŞİD, islamın daha geniş bir tehdidini temsil ederler. Hamas, Filistin Bölge Yönetimi, Filistinliler ve İsrailli Araplar, Arap tehdidini temsil eder. Ve Avrupa’daki radikal sağcı gruplar anti-semitizmi sembolize eder. Hepsinin de amacı aynıdır: İsrail devletini yıkmak. İsrail bile kendi dostlarını, onların kendi düşmanlarına olan yakınlık derecesiyle sınıflandırıyor.
Şimdi, varoluşsal tehdidi temsil etme sırası Hamas’tadır. O, anlaşılması kolay bir düşmandır; görünüşte Arap, islam ve Filistin tehdidini temsil ediyor. Yani anti-Yahudidir; biri fiyatına üç düşman birden. Göz açıp kapayıncaya kadar İran unutulurken, El Kaide ve IŞİD İsrail kamuoyunun dikkatini çekmiyor. Ama onların da günü gelecek, üzülmeyin. Bir kere Hamas ile anlaşma sağlansın, diğerlerine yer açılacak.  

HAMAS, İSRAİL ULUSAL DAYANIŞMASININ TUTKALIDIR

Fakat bu tehditlerden diplomatik ve ulusal sermaye devşiren bir bölgesel güç için bile,  bazen gerçek düşmanla yüz yüze gelirse ne olacağının muhasebesini yapmakta fayda vardır. Genellikle “22 Arap devletinden” söz edilir ama onların arasında sadece Mısır, İsrail’e yönelik askeri bakımdan gerçekten stratejik bir tehdit oluşturabildi, ama barış anlaşması imzaladı ve onun başkanlığının barışı ihlal etme niyeti de yok. Bütün Arap devletleri, eğer İsrail işgal ettiği bölgelerden çekilirse, İsrail’e normalleşme ve güvenlik vaad eden Arap Barış Girişimi imzaladı. İslam devletlerinin (Arap ülkeleri de dahil) hepsinin içinden sadece İran, İsrail’e somut tehditler  -ki bunlar İsrail’in tehditlerine cevap olsalar bile- oluşturdu. El Kaide'den Nijerya’daki Boko Haram’a kadar yüzlerce radikal islamcı örgüt, İsrail’i yok etme rüyası görebilir ama bunların o rüyayı gerçekleştirmeye katkısı hesaba alınamayacak denli ufaktır. Bu örgütler, esas olarak kendi yerel hükümetlerine karşı savaşmakla meşguldür. Hizbullah bile, kendisinin onbinlerce füzesinin İsrail’i haritadan silemeyeceğini zaten kavradı; onun son zamanlarda İsrail’e bir füze attığını hatırlamak pek mümkün değildir.

Fakat muazzam tehditler karşısında yaşayan biri, kendisine böyle hesaplar yapma izni veremez. İşte Hamas gibi bir örgütün bile İsrail ulusal dayanışmasının tutkalı haline gelmesinin nedeni budur. Bu, İsrail hükümetinin yapamadığını yapmayı beceren Hamas’a her bir İsraillinin borcudur. Yaşasın Hamas! 
(İngilizce'den çeviri: İrfan Cüre)