New York ve çevresinde yaşayan Türklerin yanı sıra Amerikalı sanatseverler de yoğun ilgi gösterdiği konserde Fazıl Say ayakta alkışlandı. Say, yabancı bestelerin yanı sıra, aralarında ‘Karatoprak’, ‘Nazım Hikmet Oratoryosu’ gibi kendi bestelerini de seslendirdi. Konser öncesinde New York’ta görev yapan Türk gazetecilere açıklamalarda bulunan Say, New York’un dünya çapında üne sahip müzelerinden Metropolitan Sanat Müzesi’nde onuncu kez konser vereceğini belirtti.

"TÜRKİYE'DE İSTEDİĞİM GİBİ DÜŞÜNMEK, YAŞAMAK MÜMKÜN OLMAMAYA BAŞLADI" 

Metropolitan Sanat Müzesi’nde verdiği konserden önce, New York’ta görev yapan Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Fazıl Say, "Türkiye'de istediğim gibi düşünmek, yaşamak mümkün olmamaya başladı. Müziğin, düşüncelerin, inancınla tamamen yabancı hissediyorsan, dışlanıyorsan orada bir işin yok demektir diye düşünüyorum ben" dedi.

Say, 'Türkiye’de dışlandığınızı mı düşünüyorsunuz" sorusuna verdiği yanıtta, "Yüzde 100. Ama şöyle; Klasik müzikçi olarak Türkiye’de yüzde bire hitap etmemiz yeni bir şey değildi. Bu kadar düşmanca yaklaşılması son dönemlerde biraz ortaya çıktı. Hükümet de muhafazakar sanat diye bir şeyler iteliyor şu anda, neyse o onu da bilmiyorum" dedi. "YİRMİ YIL BOYUNCA TÜRKİYE DEVLETİNDEN BEN HİÇ BİR DESTEK GÖRMEDİM" Türkiye’de halkın sanatla genelde ilgilenmediğini, kendisinin dünya görüşünü ve inançlarını açıklarken de Türkiye’ye muhtaç bir sanatçı olmadığının kolaylığının farkında olduğuna değinen Fazıl Say, şöyle konuştu:

"Benim bütün dünyada konserlerim var. Kendi gayretimle elde ettiğim bir durum oluştu. 20 yıl boyunca Türkiye devletinden ben hiç bir destek görmedim, Türkiye’den kimseden görmedim. Yurt dışındaki etkinlikler de sanatçının kendi başarısı ile olabilecek şeyler. Bu bireysel ve yalnız bir meslektir aynı zamanda. Almanya'da 8, ABD’de de 7 yıl yaşadıktan sonra, anayurdumu özledim. New York’ta dünyaya gelen kız çocuğumu Türkiye’de büyütmek istediğim için, kendi isteğimle Türkiye’ye döndüm. Memleketimi özlemiştim, bir hasret vardı. Müthiş bir hevesle gittim ben Türkiye’ye. Ülkenin değişik yerlerinde konserler için o zaman ki hükümet de kucak açtı. AKP hükümeti gelince bunlar durdu önce. Kendi gayretimle, sponsorlarla çabalarımı sürdürdüm. Birkaç yıl sonra onlar da kesilmeye başladı." 

" ATEİSTİM DEYİNCE YEMEDİĞİM HAKARET, KÜFÜR, ALAY KALMADI"

Türkiye’de 'Kimin ne istediğinin, kimin de ne istemediğinin fark edilmeye başlandığını’ vurgulayan Fazıl Say, "Son 5 yıla gelince de hakikaten sadece çatışma ile geçti" dedi. 2007 yılında AK Parti hükümetinin durumu ve Türkiye’deki tutuculukla ilgili yaptığı açıklamadan sonra bu çatışmanın sürdüğünü savunan Say, şöyle konuştu:

"Şimdi de şöyle bir durum ortaya çıktı. Benim ateist olmam, müzisyen olmam, Türk halkının çok bilmediği bir müzik yapmam. Tabii bunların sayısal gerçekleri var. Burada rahatsız edici unsur ben olmak istemiyorum. Sürekli çatışmanın bir anlamı, kimseye bir hayrı yok. Beni çok yoran ve üzen de bir şey. Ateistim deyince ya da bir Hayyam dörtlüğü paylaşınca yemediğim hakaret, küfür, alay kalmadı."

"BU ORTAMDA YAPILACAK EN İYİ ŞEY, UZAKLAŞMAK"

Kendisine, dudak yapısı bile ilgili 7 bini aşkın hakaret içerikli mesajlar iletildiğini ve bunları cahilce bulduğunu dile getiren Say, "Bu bir seviyesizliğe düştü. Anlaşılıyor ki, aynı dili konuşsak da birbirimizi anlamıyoruz. Bu ortamda yapılacak en iyi şey, uzaklaşmak, çekilmek, uzaktan izlemek" diye konuştu.

"GİTMEK İSTEDİĞİM YER JAPONYA"

Paylaştığı mesajlardan dolayı hakkında açılan davayı kapattıktan sonra geleceğini düşünmesi gerektiğine karar verdiğini dile getiren Fazıl Say, "Gitmek istediğim yer Japonya, ama ilk aşamada bunu yapabilecek miyim bilmiyorum, uzak bir yer çünkü’ dedi. Say, kendisinin Japonya kültürünü iyi anladığını ve ülkedeki saygı kültürünü çok sevdiğini, ancak Avrupa ve Türkiye’den çok uzak olmasının da olumsuz yani olduğunu söyledi.

"BU BİR KAÇIŞ DEĞİL"

Türkiye’de, bazı çevreler tarafından bilinçli olarak kendisine karşı bir yıpratma kampanyası yapıldığının farkında olduğunu dile getiren Fazıl Say, Türkiye’de uzaklaşma düşüncesinin bir kaçış olarak algılanmaması gerektiğini vurguladı. Say, "Yandaş medya 'Fazıl Say kaçıyor' diye zafer çığlıkları atıyor. Ama bence, benim yapmam gereken olayı kendi haline bırakmak. Çünkü hakikaten uzlaşamıyoruz. Uzlaşamadığımız sadece medya veya bir kaç kişi değil, uzlaşamadığımız galiba halk, halk tarafından anlaşılmamak var" dedi.

" EĞİTİM SİSTEMİ DAHA DA İSLAMİ BOYUTA YÖNELİYOR"

Bunun çözümünün eğitim ve kültür birikimi ile direkt bağlantılı olduğunun altını çizen Say, "İnsanların benim sanatımı, beni anlamalarını sağlayabilecek köprülerin hiç biri yok. Eğitim sistemi daha da İslami boyuta yöneliyor. Bundan sonrası ile ilgili benim bir tahminim yok. Değişmeyen tek şey değişimdir" diye konuştu.



Nafiz ALBAYRAK / NEW YORK