Senaristliğini ve yönetmenliğini Yeni Kuşak Sinemacılar’ın kurucularından Ulaş Bahadır’ın yaptığı ‘Carina’nın Günlüğü-Sivas ‘93’ adlı uzun metraj filmin çekimlerine ağustos ayı itibarıyla başlanacak. 1993’te Sivas’ta yaşanan Madımak Oteli katliamının işleneceği filmde, yangında ölen 37 kişi arasındaki tek yabancı olan Hollandalı Carina Cuanna’nın günlüğü izleğinde katliamın hikâyesi anlatılacak.
GERÇEK GÖRÜNTÜLER YOK

Çekimlerin 15 Ağustos’ta Ankara’da başlayacağını söyleyen Ulaş Bahadır, “Madımak çekimlerini İstanbul’da yapacağız. Gerçek görüntüler filmde yer almayacak” diyor.
Yönetmen, 15 Ağustos’ta başlayacak Carina’nın Günlüğü- Sivas’93 adlı film için neden Cuanna’yı seçtiğini şu sözlerle anlatıyor: “Carina, bize dışarıdan bakan, ülkemize hayranlık duyan biriydi. Katliamda hayatını kaybetmeseydi beş ay sürecek bir tez araştırması yapacak, Türkiye kadınının toplumdaki yerini gözlemleyecekti. Bir yıl boyunca hızlandırılmış Türkçe dil eğitimi aldı. Amacı, Türk Kadını ve Toplumdaki Yeri başlıklı tezini hazırlamaktı. Ailesi Türkiye’ye gelmesine karşı çıktı ama o kararlıydı. 22 Haziran 1993’te Türkiye’ye geldi. Gelişinden 10 gün sonra, tüm dünyanın gözü önünde, yakılarak öldürüldü.”



Bahadır aynı zamanda yıllardır kapılarını kimseye açmayan ve Hollanda televizyonlarına dahi belgesel çekimi izni vermeyen Cuanna’nın ailesini, yazdığı uzun bir mektupla ikna edebildiğini anlatıyor: “Ailenin rızasını almak için 1.5 yıl uğraştım. Sonunda Carina’nın yanında kaldığı Rahmi Sivri aracılığıyla aileye bir mektup yazarak, ailesi olarak onların neler yaşadığını aktarmak istediğimi belirttim. 21 yıldır süren bu davanın derdini ve acısını Türkiye’de hâlâ birileri yaşıyor, dedim. İsteğimi kabul ettiler.” Ulaş Bahadır, Carina Cuanna’nın ailesine rol teklifinde de bulunduğunu ancak ailenin filmde görev almak istemediğini söyledi.

Bahadır, Carina’nın ailesinin, katliamla ilgili davanın hala çözülmemiş olmasından dolayı, Hollanda’da Türkiyelilerin düzenlediği anma gecelerine bile katılmadığını öğrenmiş. Çünkü aile, Türkiye adaletine güvenini yitireli çok uzun zaman olmuş. Yönetmen, ailenin bu hukuk komedisine bakışını şu sözlerle özetliyor:

“Dışarıdan bakıldığında insanı din adına yakan bir güruh ve buna izin verip dava sürecinde katilleri aklayan bir devlet var ortada. Ülkede ileri demokrasi nutukları atılırken; Cuannaların, ne kadar geride olduğumuzu çok daha net gördüğünü düşünüyorum.” 
Senaryoyu yazarken çok dikkatli olmaya çalıştığını ifade eden genç yönetmen, “İnsanların acılarını sömürmek yerine Carina’nın gözlemlerinden yola çıktım. 2 Temmuz’da neler yaşandı onu anlatmaya çalıştım” dedi.