Necip Hablemitoğlu suikastının planlayıcısı olduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan ancak bulunamayan emekli Albay Levent Göktaş’a ait olduğu öne sürülen bir sosyal medya hesabından açıklama yapılmasıyla gündem tekrar ısındı. Kamuoyunda 'Hesap gerçekten Göktaş'a mı ait' tartışmaları sürdü. Çok kısa bir süre sonra Göktaş'ın avukatı Hüseyin Ersöz, hesabın Göktaş'a ait olmadığını söyledi. Buna rağmen hesap paylaşımlarına devam edince Ersöz suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.

Göktaş cephesindeki en son gelişmeyi ise halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz yazdı. Saymaz, Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin hakkında arama kararı bulunan emekli Albay Levent Göktaş’ın, Sarıyer’deki kızının oturduğu daireye düzenlenen operasyon sırasında, aynı binada bir başka dairede olduğunu ve asansörle kaçtığını söyledi.

'Hepsi ağır travmalar yaşamış'

Levent Göktaş gündemi güncelliğini korumaya devam ederken Nihat Genç, veryansıntv.com'daki “Tanıdığım Levent Göktaş” başlıklı yazısında Göktaş’a ait anılarına ve görüşlerine yer verdi. Futbolcu Arda Güler ve Cem Yılmaz örneği verip Göktaş’ı da onlara benzeten Genç, Göktaş’ın Kara Harp Okulu’na girdiği yıllara ilişkin anektodlar paylaştı.

Necip Hablemitoğlu, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Metin Altınok ve Behçet Aysan’ın katliam ve suikastler sonrası öldürülmesiyle kızlarının neler yaşadığının altını çizen Genç, bu kez de dikkatleri Levent Göktaş’ın kızına çekerek, “Hepsi ağır travmalar yaşamış” ifadesini kullandı.

'Tayyip beyle ailecek görüşür gider gelirdik'

Genç’in yazısında en dikkat çeken kısım ise Göktaş ve ailesiyle olan anısını anlattığı kısım. Göktaş’ı tahliyesinden sonra birebir tanıdığını yazan Genç, oğlunun lise mezuniyet töreninde Göktaş’ın Yargıtay üyesi eşiyle ‘ayaküstü’ konuştuğunu belirtti. Genç, o anları şöyle anlattı:

Cumartesi Anneleri Yusuf Erişti'nin akıbetini sordu Cumartesi Anneleri Yusuf Erişti'nin akıbetini sordu

“Onun da aynı okulda kızı mezun oluyordu. Şöyle dedi: ‘Şaşkınlık içindeyim, Levent’in içerde olmasına hâlâ inanamıyorum’ biz, dedi, ‘Tayyip beyle ailecek görüşür gider gelirdik.’”

'Alıştık diyemem zamanla kabullendik'

Genç’in yazısının devamında dikkat çekenler şöyle:

“Çok kültürlü çok okumuş ve kendini çok iyi yetiştirmiş bir cesur kadın yargıçla tanışmak sinema filmi gibiydi, geçen aylarda kanserden vefat etti. “Hanımefendi, uzun yıllar çatışma bölgelerinde ve dağlarda ve hep yurt dışında savaşmış Levent Göktaş’ın bu kadar sakin bir eşinin olması beni de şaşırttı” dedim. Hanımefendinin hayattan dersler çıkartmış çok saygın değerli cümleleri içinde kayboldum gittim, ve şu son cümlelerini hiç unutmadım: “Levent’in bir gidip, iki yıl üç yıl hiç dönmeden ve aylarca hiç haber almadan görevlerine alıştık diyemem zamanla kabullendik!”

Sakine Cansız, Göktaş'tan yakalanan PKK'li kızları geri almış

Paris’te öldürülen Sakine Cansız adını ilk kez ondan öğrendim, dağda bir şekilde PKK’yla bir irtibat kanalını hep açık tutarmış, Sakine Cansız çok defa Levent Göktaş’tan yakalanan ya da ağır yaralanan PKK’lı kızları ister ve Levent Göktaş: “verirdim” derdi, bir merhamet değil, çünkü, karşılığında PKK bölgesinden yaralı ya da şehit arkadaşlarını anlaşıp kurtarmak çıkartmak için!

'Solculuğa kökünden karşı'

Tahliye olduğunda ona ilk sorum, fikirlerinde bir değişiklik olup olmadığı: “bakın, siz içerdeyken sadece bir avuç Cumhuriyetçi muhaliflik yaptı” dedim, hiç yüz vermedi. Solculuğa kökünden karşı. “Ama içerde solcu arkadaşların oldu” dedim, güldü, dalgasını geçti, “hiçbirinden bir .ok olmaz”a getirdi, lafı… “Bu kadar ağır ve hiç beklenmedik sırtından hançer yemesine rağmen hâlâ sağcı muhafazakar bir yerdesin” dedim, “Sağcılık, solculuk, bize göre değil, tek hakikat devlettir, her şartta devlet için varız..” “Ama dedim, devlet, ordusu hukukuyla işgal altında…” “Devlet, her daim var, olacak” gibi, laflar etti, devlet koruyucu bir melek değil, devlet uğruna savaşılacak bir şey de değil, başka bir yere getirdi lafı, devletten başka fikir zikir başka tür bir gerçeklik hiçbir şey yoktur, gibi bir yere…

'Artık umut da kalmadı'

İslam “Allah” deyip saray kuranlar, “Atatürk” deyip CHP’den vatanseverleri kovup Cumhuriyet düşmanlarıyla helalleşenler ve hepsiyle irtibatlı Enver Altaylı, Fetöcüler, gladyo, Süleymancılar, İsmailağa ve Menzil ve 90’lı yılların meşhur derin devlet simaları, hepsi aynı partilerde iç içe yaşıyorlar ve artık gizlenecek saklanacak bir korkuları da kalmadı, yorgun ve yaralı çok uzun yıllar yaşadık ve artık umut da kalmadı.”