İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda, başka suçtan Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Emrah Özdemir tanık sıfatıyla dinlendi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, dün kalp rahatsızlığı geçiren tanık Emrah Özdemir’in can güvenliğinin sağlanması için dilekçe verdiğini, dilekçenin savcılığa gönderileceğini ifade etti. Tanık Özdemir, gizli tanık odasında sesi ve orjinal görüntüsü duruşma salonunda bulunan ekranlara yansıtılarak dinlendi.
TANIK ÖZDEMİR: TEHDİT EDİLDİM
Diyarbakır'da görülen JİTEM Davası'nda da tanık olarak dinlenen Emrah Özdemir, 1996 yılında öldürülen kumarhaneler kralı olarak Ömer Lütfü Topal’ın şoförünün oğlu olduğunu söyledi. Kalp rahatsızlığı nedeniyle yanında sağlık ekibi bulundurulan tanık Özdemir, "Tanık olarak ifade vermek istediğime dair dilekçeyi mahkemeye sunmamın ardından tehdit edildim. Cezaevinde bana 1 ay önce bin lira, 1 hafta önce de 500 lira para gönderildi. İfade vermemem istendi" dedi.
SÖYLEDİKLERİM CEZAEVİ KAMERA KAYITLARIYLA ORTAYA ÇIKACAKTIR
Tanık Özdemir, dava sanıklarından Veli Küçük, Hayrettin Ertekin ve Hasan Atilla Uğur'un ifadesini geri çekmesi için kendisini Sedat Peker aracılığıyla uyardığını iddia etti. Tehditle ilgili şikayeti üzerine savcıya ifade verdiğini söyleyen Özdemir, söylediklerinin de cezaevindeki kamera kayıtlarıyla ortaya çıkacağını anlattı. Sedat Peker ile mektuplaştıklarını iddia eden Özdemir, "Ben de gencim, cahillik ettim, bilgim ve görgüm yoktur' şeklinde ifadelerle dilekçemi geri çekmemi istediler. Bana Silivri Cezaevi'ndeki görevli infaz koruma memurları aracılığıyla bana para ve haber gönderdiler" dedi.
TANIK SANIKLARLA İLGİLİ İDDİALARDA BULUNDU
Emrah Özdemir, babasının Ömer Lütfü Topal'ın şoförü olması nedeniyle çok ortama girip çıktığını, “Yeşil" ve “Gladyo" konularında birçok şey duyduğunu öne sürdü. Özdemir, sanıklardan Hayrettin Ertekin'in kuyumcu dükkanında çalışan PKK itirafçısı Adil Timurtaş'ı da Topal'ın yanına gelip gitmesinden dolayı tanıdığını söyledi. Timurtaş'ın gittiği her yere kendisini de beraberinde götürdüğünü belirten Özdemir, "Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz ve Sedat Peker ile Arif Doğan'ı da Timurtaş'la gidip geldiğimiz yerlerden tanırım. Küçük, Tekin, Kerinçsiz ve Peker ile Ataşehir'de bir restorantta toplantı yapıldı. Toplantıda Muzaffer Tekin, 'ortalığın karışması lazım, bu böyle olmuyor, önceden her istediğimizi yapardık. Yine söz sahibi olmamız için kaos ortamı oluşturmak gerekiyor' dedi. Tekin'in rahmetli Kuddusi Okkır ile birlikte çeşitli illerde kongreler yapacaklarını duydum. Yavuz Ataç'ın isminden çok bahsediyorlardı. Veli Küçük ile Korkut Eken arasındaki kırgınlığı çözebilecek kişinin Ataç olduğunu söylüyorlardı. Ayrıca Orhan Pamuk, Ahmet Türk ve Osman Baydemir'in öldürülmesi gerektiğinden bahsediyorlardı. Sedat ağabey de, 'birileri birkaç kişiye silah verir, kahvehane taratırlar, başımız derde girer, tedbirimizi alalım' dedi. Yine aynı şekilde Süreyyapaşa sinemasında yapılan toplantıya Hayrettin Ertekin'in de katıldı" dedi.
CEM ERSEVER'İN, VELİ KÜÇÜK'ÜN TALİMATIYLA ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ DUYDUM
Özdemir, Susurluk Kazası olduğunda Veli Küçük'ün, "Drej Ali" lakaplı Ali Yasak'ı olay yerine gönderdiklerinin de toplantılarda konuşulduğunu iddia etti. Özdemir, Çatlı'nın aslında kazada ölmediğini, Veli Küçük tarafından öldürüldüğünü, araçta bulunan evrakların Ali Yasak tarafından alındığından bahsedildiğini öne sürdü. "JİTEM'in Arif Doğan ve Cem Ersever tarafından kurulduğunu Arif Doğan'dan duydum" diyen Özdemir, Cem Erseveri'in Veli Küçük'ün talimatıyla öldürüldüğünü Adil Timurtaş'tan duyduğunu öne sürdü.





