Dış ticaret açığının konjonktürel nedenlerini ortadan kaldırmak için kısa vadeli, yapısal nedenlerini ortadan kaldırmak için ise orta ve uzun vadeli önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesi gereğine işaret eden Ender Yorgancılar, aksi halde Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin, ancak 289 milyar dolarlık bir dış ticaret açığıyla mümkün olabileceğini ifade etti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde 2011 yılı dış ticaret açığını 106 milyar dolar, sanayi üretim endeksindeki artışı da 8.9 olarak açıklamasını değerlendiren EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 1980- 1995 yıllarını kapsayan 16 yıllık dönem toplamından 10 milyar dolar fazla bir açığın bir yılda verildiğine dikkat çekti.

Dış ticaret açığının yapısal nedenlerini ortadan kaldırmanın en etkin yolunun rekabetçi yerli üretim için makro ekonomik iklimin iyileştirilmesi ile yeni bir yatırım hamlesinden geçtiğini vurgulayan Yorgancılar, sanayi sektörü üretim endeksi ile sanayi sektörü kapasite kullanım oranlarının da yeni bir yatırım stratejisine olan ihtiyacı desteklediğine işaret etti. Kapasite kullanım oranındaki gelişmeleri de değerlendiren Yorgancılar, "2007-2011 döneminde ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 74 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı ortalaması olarak ise kapasite kullanım oranı yüzde 75.4 olmuştur" dedi. Yorgancılar ihracat hedefi konusunda şu degerlendirmeyi yaptı:

"1980- 2011 döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 63 olmuştur. 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin gerçekleştirilmesi, ekonomide yapısal bir dönüşüm gerçekleştirilmezse, ancak 789 milyar dolar ithalat ile mümkün olabilecektir. Bunun anlamı 289 milyar dolarlık bir dış ticaret açığıdır. Böylesi bir dış ticaret açığını Türkiye ekonomisinin taşıması mümkün değildir. Mevcut üretim kapasitesi bir çok sektörde optimum düzeye ulaşmıştır. Bu nedenle bir taraftan yurtiçi ve yurtdışı talebi daha uzun süre varolacak sektörlerde ilave kapasite, diğer taraftan da yarınların olası talep deseni paralelinde ise teknolojik niteliği yüksek bilgi toplumu ürünlerini üretmeye yönelik alanlarda yatırımların teşvik edilmesi gerekiyor. Bununla birlikte Türkiye’de yaşanan deneyimler sanayici ve yerli üreticilere verilecek en büyük desteğin düşük kur ile cezalandırmamak, enerji maliyetlerini aşağıya çekmek olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yapılmadan veya bu dezavantajları telafi edecek düzenlemeleri içermeyen bir teşvik sisteminin başarılı olması mümkün değildir."



AÖ(SS)