Bakan Mehmet Şimşek, Şehit Kamil Konferans ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Gaziantep Vergi Rekortmenleri Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, imkan olsa girişimcilerin, bu ülkede istihdam yaratan, katma değer yaratan iş adamlarının yükünü aşağı çekmek istediklerini söyledi. Vergi yükünde nereden nereye gelindiğinin, başka ülkelere göre ne noktada bulunulduğunun önemli olduğunu belirten Şimşek, "Ama asıl olan bundan sonra önceliğimizin ne olduğudur. Şahsi görüşüm önceliğimiz arz yönlü, yani üretim eksenli olmalı. Biz her şeyden önce Türkiye'de şu anda İtalya ile Çin arasındaki güçlü üretim üssü konumunu daha da güçlendirmemiz lazım. Bunun da yolu sizlerin önünü açmaktan geçiyor. Rekabetin önündeki engelleri azaltmaktan geçiyor. Bunun yolu vergi, prim yükünüzün daha da aşağı çekilmesinde yatıyor. Ama takdir edersiniz ki, bu biraz da zamanlama ve sıralama meselesi. Reformlarda sıralama ve zamanlama çok önemli" diye konuştu.

FAİZ YÜKÜNDEN KURTULDUK

2002 yılında ülkede 100 lira vergi toplanıyorsa 86 lira faiz ödendiğini anımsatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geriye kalan 14 lira ile ne yapacaksınız; maaşları mı ödeyeceksiniz, yatırım mı yapacaksınız, memleketin geleceğinizi garantiye almak için eğitime mi sağlığa mı yatıracaksanız. Hakikaten sıkıntılı bir konu. Çok şükür o günler geride kaldı. Bugün 100 liralık vergi topluyorsak 16,6 lirası faize gidiyor, geriye kalan 83,4 lirası bu ülkenin her tarafına hizmet, yatırım ve teşvik olarak dönüyor."

TEMEL FIKRASI

Şimşek, toplanan vergilerin nereye harcandığına ilişkin açıklamalarda bulunurken de şu fıkrayı anlattı: "Temel, 2000'li yıllarda bir ekonomi konferansına gidiyor. Masa etrafında devletlerin toplanan verginin ne kadarını halka hizmet olarak, ne kadarını kamunun harcamasına ayırdığı konusunda tartışma başlıyor. Amerikalılar 'biz çizgi çizeriz, vergi gelirlerini havaya atarız, çizginin soluna düşen devlete sağına düşeni vatandaşa' diyor. Avrupalılar, 'biz sizden daha adiliz' diyor. 'Biz büyük bir daire çizeriz, parayı havaya atarız, dairenin içindeki vatandaşa geri kalana devlete' diyor. Temel, 'bizim bu kadar karmaşık değil. Bizimkiler parayı havaya atarlar, havada kalan vatandaşa, yere düşen devlete' diyor. Hakikaten 100 liralık verginin 86 lirasını faize öderseniz, geriye bir şey kalmıyor. Devlet bile idame edilemiyor, nitekim ondan dolayı IMF'ye bu kadar borç takmıştık. Devleti küçük tutmak lazım. Özel sektörün önünü açıp, mümkün olduğunca özel sektörün dinamizminden yararlanıp her konuda özel sektörle bu işleri yapmak lazım."

BEŞERİ SERMAYEMİZ VAR

Geçenlerde uluslararası bir makale okuduğunu, burada Tayvan ve İsrail örneğinin verildiğini aktaran Şimşek, makalede Tayvan'ın kumunu bile ithal etmek zorunda olduğu ama 27 milyon çalışkan, iyi eğitilmiş insanı olduğu ve yenilikçi bir ülke olduğu için katma değer yarattığından bahsedildiğini anlattı. Şimşek, İsrail'in de doğru düzgün doğal kaynağı bulunmayan bir ülke olmasına rağmen ileri teknoloji ve yenilikçilikte dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olduğunun anlatıldığını aktardı. Rusya'nın 2 trilyon dolarlık ekonomi olduğunu, bütçesinden petrol gelirini çıkardığı zaman yıllık 200 milyar dolar açığı olduğunu belirten Şimşek, beşeri sermayenin önemini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Bizim petrolümüz yok. Bütçemizin nesi varsa nesi yoksa sizlersiniz. Bizim beşeri sermayemiz var, girişimcilerimiz var. Aslında bu bizim için şanstır. Bu bizim için bence bir sorun değildir. Yeter ki biz önceliklerimizi doğru saptayalım. Yeter ki biz önce eğitim, beşeri sermaye, beşeri sermaye için sağlık, sonra altyapı çok önemli, Ar-Ge, inovasyon çok önemli."

MÜKELLEFLE DİYALOG ESASTIR

Son 2-3 yıl içinde mükellefler için çok şey yaptıklarını ifade eden Şimşek, maliyenin kendisini sürekli şekilde yenilemek zorunda olduğunu belirterek şöyle dedi: "Ama şuanda arzuladığımız noktada da değiliz. Maliye olarak bizim de değişen dünya dinamiklerine, değişen Türkiye'ye ayak uydurmamız lazım. Bunu da sağlamak için, sizin haberiniz yok, ama mikro düzeyde o kadar çok şey yapıyoruz ki, reklamını yapacak bazen zaman bile bulamıyoruz. Ama bunları yapmazsak, sizinle güçlü diyalog kurmazsak başarılı olamayız. Yaptığım toplantılarda arkadaşlarıma şunu söyledim, bizim mükellef ile ilişkimiz olsa olsa kendilerine saygı çevresinde olacak. Mükellef ile önce diyalog esastır. Yanlış dahi yapsa önce diyalog. Önce gideceksiniz mükellef ile diyalog kuracaksınız. Çünkü bu mükellef elde ettiği kazanımlarını, sermayesini riske atmaz, istihdam yaratmaz, katma değer üretmezse vergiye konu ekonomik faaliyet olmaz. Dolayısıyla önce mükellef. 75 milyonun hakkı hukuku, yetimin hakkı hukuku bizim için mukaddestir. Ama bunu yaparken hiçbir şekilde, 'mükellef şu hatayı yapsın da ben yakalayayım' Yok böyle bir yaklaşım. Bunu niye tekrarlıyorum, çünkü vergi dairesi başkanlarımız oradaydı, ama vergi müdürlerimiz orada değildi. Bizim için asıl olan beşeri sermayedir. Çünkü başka kaynağımız yok. Bu beşeri sermaye içinde bizim en fazla, tabi ki biz herkese değer veririz ama, başımızın üstünde taşımamız gereken girişimcilerdir. Neden, onların sayesinde sistem yürüyor. Bu nedenledir ki, önce mükellef ile diyalog kuracağız. Vergi dairesi çalışanlarına söylüyorum, benim size talimatım bu. Çünkü bizim için bu çok öncelikli konudur. İnşallah biz de kendimizi yenilemeye devam edeceğiz, bu ülkeyi dünyada hak ettiği noktaya hep beraber getireceğiz."

Törende konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise işadamlarının risk alarak başarı elde ettiğini belirterek, "Risk demek, rızık demektir. Risk almadan rızık olmaz. Sizler hep risk alarak ihracat ve istihdam rekorları kırıyorsunuz" dedi.



AK (BK/RT)