Arjantin Devlet Başkanı Cristina Kirchner, 'Ulusa sesleniş' programında YPF’nin yüzde 51’inin kamulaştırılıp, kamu yararına kullanılacağını açıkladı. Böylelikle Arjantin bölgede Brezilyalı Petrobras’la birlikte topraklarında faaliyet göseteren petrol şirketinin yüzde 51’ine sahip olan ikinci ülkesi olacak. Güney Amerika’nın diğer ülkelerin Bolivya, Şili, Venezüella, Kolombiya ve Ekvator da şirketlerin tamamı kamuya ait.

YPF hisselerinin yüzde 49’u Repsol’de kalmaya devam edecek, hükümetin kamulaştırdığı yüzde 51’lik bölümün yüzde 26.01’i ulusal devlete, yüzde 24.99’u ise Petrol Üreten Eyaletler Federal Teşkilatı (OFEPHI)’ye devredilecek.

"ÇETE LİDERİ DEĞİL DEVLET BAŞKANIYIM"

Cristina Kirchner yaptığı kamulaştırma açıklamasında, hükümet olarak politikalarının "Devletleştirme" değil, "Ulusal egemenlik haklarını kurtarma" ve "Yaşamsal önemde temel bir aracı kontrol etme" olduğunu söyledi. Kirchner, "Ben çete lideri değil devlet başkanıyım, tehditlere yanıt vermeyeceğim" diyerek İspanya Devlet Başkanı Mariano Rajoy’a da çattı.

YPF’nin büyük ortağı Repsol, kamulaştırma söylentileri Arjantin basınına sızınca İspanyol hükümetinden yardım istemiş, Devlet Başkanı Rajoy, Arjantin’i sert dille uyararak, İspanyol şirketlerinin çıkarlarının savunucusu olacağını söylemişti. İspanyol Endüstri Bakanı Jose Manuel Soria, şöyle dedi:

"İspanyol hükümeti, içeride ve dışarıda tüm İspanyol şirketlerinin çıkarlarını savunur. Dünyanın neresinde olursa olsun, bu çıkarlara karşı düşmanca bir tavır olursa hükümet bunu İspanya'ya ve İspanyol hükümetine karşı yapılmış bir hareket olarak alır. Eğer düşmanca bir hareket olursa bunun sonuçları da olur."

İspanyol sağcı basınında yer alan özellikle "Arjantinliler petrolümüzü bizden çalmak istiyorlar" haberleri Arjantinliler'in milli duygularını oldukça kabartmış, özellikle Proyecto Sur lideri ve 'Başkaldıran Toprak: Kara Altın' belgeselinin yönetmeni Fernando Pino Solanas hükümeti bir an önce YPF’yi yeniden kamulaştırmaya çağırmıştı.

2011 yılında Çin’de sonra 9,7’lik büyüme hızıyla dünya ikinciliğini yakalayan Arjantin, cari fazla vermesine rağmen cari fazla makasının daralması nedeyile ithalatı kısma yoluna gidiyor. Elektronikten, oyuncağa, oto yedek parçadan, kitaba kadar birçok ürünün ithal edilmesi önünde engeller koyan Kirchner hükümeti en büyük ithalat kalemlerinden biri olan petrolü, ülke rezervlerinden karşılayabilmek için uzun süredir YPF ve dolayısıyla Repsol şirketlerine baskı yapıyordu.

Cristina Kirchner, uzun süredir Repsol’ü ülkede gerekli yatırım yapmamakla ve halka ucuz benzin sağlanması için verilen sübvansiyonlarla işçi maaşlarını ödemekle suçluyordu.

YPF-Repsol ise 2011 yılında yatırımlarını yüzde 50 düzeyinde artırıp , son 5 yılda toplamda 8 milyar 300 milyon euroluk yatarım yaptığını açıklamıştı. Repsol şirket karının yüzde 25’ini YPF üzerinden sağlıyor. Cristina Kirchner ise, İspanyol şirketin iddialarını tablolarla yalanlayarak, yeteri kadar petrol rezervlerine sahip ülkenin, şirketin gerekli yatırımları yapmaması yüzünden petrol ithal etmek durumunda kaldığını söylüyor.

YPF (Yacimientos Petrolíferos Fiscales) 1922’de kuruldu. Fransa’dan sonra rezerv bulma, çıkarma, rafine etme ve satma faaliyetleri için dünyada devlet eliyle kurulan ikinci işletmeydi. Özelleştirilinceye kadar ülkenin en büyük şirketi olan YPF, petrol devi Brezilyalı Petrobras’ın da model işletmesiydi. YPF, “El Turco” adıyla bilinen Carlos Menem’in 1989-92 arasında yürüttüğü özelleştirme politikaları uyarınca önce anonim şirket haline getirilerek hisseleri satılmaya başlandı. 1998 yılına gelindiğinde hisselerinin yüzde 77’si İspanyol Repsol’ün eline geçti. YPF'nin yaklaşık 13 milyar Euro piyasa değeri olduğu belirtiliyor.



CK(AÖ/İD)