Bölgedeki kaosun, İŞİD ve bölge ülkülerle olan ilişkisini ve Bağdat-Musul konularını değerlendiren Irak İletişim ve Medya Komisyonu Üyesi Salem Mashour, İŞİD’in bölgede birkaç ülkenin desteği ile bu kadar ağır bir sorun haline geldiğini, bölge ülkelerinin Irak’ın iç işlerine müdahalesinin bir sonucu olduğunu söyledi. Ankara’da ORSAM’ın düzenlediği bir toplantıya katılırken konuştuğumuz Maskhour, Bağdat için de; “Kimse Bağdat’ı Musul ile karıştırmamalıdır. Bağdat asla Musul olamaz. Orada herkesin hesapları başka sonuçlar verip, herkesin hesabı ağır sonuçlar doğurabilir. Bağdat şu anda tüm Irak grupları mensuplarından oluşanlar tarafından korunmaktadır. Belki İŞİD Başkent’in dış kesimlerini ele geçirebilir ama Bağdat, Musul olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
 
“IŞİD’i çevre ülkeleri destekliyor”
 
İŞİD denen örgütün bir anda ortaya çıkan spesifik bir sorun olmadığını, tam tersine yıllardır bölgede ekilen tohumların yeşermesi olarak adlandırılabileceğini ifade eden Maskhour, çevre ülkeleri arasında İŞİD üzerinden bölgeye yönelik hesaplar içine giren ülkeler olduğunun altını çizdi. İŞİD’in Kürdlerle çatışmaya girmemesinin altında başka şeyler olabileceğini aktaran Maskhour, bir anlaşmanın olabileceğini ima etti.
 
Irak’ta 2003 sonrasında ortaya çıkan siyasi havanın birilerini rahatsız ettiğini ve bu tablonun bozulmaya çalışıldığının altını çizen Maskhour, şöyle devam etti, “2003’ten sonra Irak’ta ortaya çıkan siyasi bir denklem var ve bu denklemi bozmak isteyen ve bu amaçla ortaya çıkan bölgesel bir çatışmanın adıdır aslında İŞİD. Irak’ın o tarihten sonra girdiği istikrar rotası, oradaki kargaşanın giderek dünya ve Irak gündeminden çıkmaya başlaması ve aynı zamanda yine 2003’ten sonra ortaya çıkan siyasi oluşum bölgesel bazı güçler tarafından kabul görmemeye başladı.  Bazı ülkeler kendi bölgesel hesapları konusunda Irak’ın bu istikrarını beğenmedi ve tekrar bir karmaşa istiyorlar. Bu kargaşa arasında Kürdler eğer ortaya çıkan tablonun kendilerine sunulmuş bir altın fırsat olduğunu düşünüyorlarsa aslında durum bundan farklı bir noktada. Bölgesel güçler her ne kadar Kürdlere iyi görünüyor ise de aslında bölgede eski çatışmaya dönülmesini tetikliyorlar. Bu durum elbette ki Kürdler açısından da yeni sonuçlar doğurmakla karşı karşıyadır. Şimdi Musul’da IŞİD’in Peşmerge ile bir çatışmaya girmemiş olmasını herkes tartışıyor. Evet orada iki güç arasında bir çatışma yaşanmadı. Bazı sınırlar aşılmıyor. Özellikle burada bir hassasiyet taşınıyor. Ancak IŞİD militanlarını Kürdler önceden tanıyor olmalı. IŞİD’in üst düzey kadroları ve silahlı militanlarının çoğu eski Baas Rejimi subaylarıdır. Onlar aslında bu güne kadar Kürdleri yok eden subaylardır. Bunlar eskiden hem orduda hem de güvenlik güçlerinde görev yapan kimselerdir. Baas Rejimi’nin devrilmesinden sonra bunlar bir şekilde bir yerlerde örgütlendi ve yeni arayışlara girdi. Dünün Kürdlere her türlü zulmü yapanlar bu gün Kürdlerin ele geçidiği bölgelerde onlarla çatışmaya girmiyor. Bir hassasiyet var ve konuşulmamış bir zimni anlaşma gibi devam ediyor.”
 
“Peşmerge IŞİD’i değil, Irak Ordusu’nu kovdu”
 
IŞİD’e destek veren ülkelerin hangi ülkeler olduğu konusunda isim vermekten kaçınan Maskhour, ancak bir çok ülkenin Irak iç işlerine doğrudan ya da dolaylı olarak müdahalelerde bulunduğunu ve orada ortaya çıkacak karmaşadan nemalandığını söyledi. Maskhour; “Bölgede birden fazla ülke destek veriyor İŞİD’e. İŞİD’in Irak’taki çatışmasından bölgedeki birçok ülke nemalanıyor. İŞİD Musul’a girdikten sonra bu oyunun ana hatları ortaya çıkmaya başladı. Peşmerge’nin bu bölgeye girmesi söylendiği gibi İŞİD’i değil Irakî güçleri kovmak üzerinedir. Bu yüzden Peşmerge şu anki yerlerde konumlanmıştır. Musul Valisi denilen kişi bir Kürd televizyonuna verdiği röportajda Kürdlerle hiçbir şekilde savaşmayacaklarını söylemiştir. Birkaç dakika içinde herkes kaçtı, bu şunu gösteriyor; bu olay birden bire çıkan bir olay değildir. Daha önce planlanmış ve o plan dahilinde gelişmeler ortaya çıkıp planlı bir şekilde ilerlemektedir. Birkaç ülke de bu duruma ortak olmuştur. Musul’daki bu ordu komutanlarının çoğu Kürd’tür. Yerlerini bırakanlar ilk onlardır. Bir de bu komutanların elindeki erler de kendilerine uyup kaçmışlardır. Haliyle bu sorun bu şekilde büyümüştür. Nasıl oluyor da örneğin Kerkük hiçbir mermi sıkılmadan Peşmerge’nin eline geçmiştir. Buraları sorgulamak lazım. O valinin uzun süredir açıktan açığa bazı gelişmelere çanak tutmakta olduğu biliniyor. Uzun bir zamandır kaynatılan ve şimdi olgunlaştırılan bir durum var ve IŞİD bunun sonucudur. IŞİD yerine başka bir örgüt de olabilir de. Ancak hem Sünni bir gelenekten gelmesi hem de herkesin başını ağrıtacağı konusunda bir tavra sahip olduğu için şimdi IŞİD devreye konmuştur. Bölgede IŞİD’e ciddi anlamda destek veren, arka çıkan ve beklentileri dahilinde besleyen ülkeler var. İlla isim vermeye gerek yok ama sadece medyayı takip ederek bile bu ülkelerin hangileri olduğu anlaşılabilir.” diyerek konuşmasını sürdürdü.
 
“Bu aynı zamanda bir medya savaşıdır”
 
Süleymaniye ve Kerkük’ten gelen bilgilere göre Irak ordu birliklerinin IŞİD gelir gelmez silahlarını ve üniformalarını bırakarak kaçtığını hatırlatmamamız üzerine ise Maskhour duruma itiraz ederek, “Orada başka bir durum var. Musul Sünni bir bölgedir. Aynı zamanda IŞİD teröristlerine de kucak açmıştır. Onları adeta Şiilere karşı bir kurtarıcı olarak görmüştür. Kaçanlar da yine o bölge yerlisi olan askerlerdir. Bahsi geçen 3-4 bin asker bu bölge vatandaşı ve Sünni kesimdendir. Irak ordusu zaten bölgedeki değişik gruplara mensup kesimlerden oluşuyor ve kendi içinde yekpare bir durum yok. İç kargaşanın yanı sıra birçok başka sorunla da uğraşmaktaydı Irak ordusu. Kendi aralarında değişik hesaplara giren komutanların olduğu doğrudur. Bir açıklık olduğunda bu komutanlar emirlerindeki askerleri istedikleri gibi yönlendirip, bazen ordunun çıkarları ve emirlerine de karşı gelecek durumlara düşebiliyor. Direkt Irak ordusunun kaçtığı doğru değildir.” dedi.
 
“Bağdat, Musul gibi kolay lokma değil”
 
IŞİD’in Bağdat’a yönelmiş olması ve yakınlarındaki birçok yerleşim merkezini ele geçirmiş olmasını ise herkesin üzerinde peşin yargılara varıp beklentiye girdiği bir mesele olarak adlandıran Maskhour, bu konuda da birçok hesabın boşa çıkacağını ve değişik güçlerin ektiği fırtınanın kendilerine de zarar verecek bir boyuta gelebileceğini söyledi. Maskhour Bağdat’ın Musul gibi kolay lokma olmadığını sözlerine ekledi.
 
Musul’un aslında yıllardır düştüğünü ve bu gün devam eden savaş halinin bir medya savaşı olduğunun altını çizen Maskhour, “IŞİD’in Bağdat’a yönelmiş olması herkesin bir anda ‘Bağdat düşüyor’ tartışmalarıyla dahil olduğu bir noktaya geldi. Medya olabildiğince yanlış bir bilgilendirme ve yönlendirme içerisindedir. Sonuçlar Afganistan savaşı gibi olmayacaktır. Bu savaş bir medya savaşı olarak da adlandırılabilir. Evet bir medya ve manipülasyon savaşıdır. Bağdat Musul değildir. Belki Bağdat’ın banliyö bölgeleri onlara kucak açabilir ama Bağdat halkı Musul halkı değildir. Bağdat’a yığılan güçler de aynı güçler değildir. Savunanlar da. Bütün Iraklılardan oluşan askerler vardır ve kurulan birlikler Bağdat kapılarını korumaktadır. Medyada yayılan bu haberler başka bir amaçladır. Medya savaşıdır aynı zamanda bu. Bunlar medyatik savaşın nüveleridir. Musul yıllardır düşmüştür aslında. Gerçek olarak böyledir. Özellikle Musul Valisi Nuceyfi desteğiyle çoktandır düşmüştür. Musul Valisi’nin yetkisi ve bilgisiyle İŞİD halktan vergi ve haraç topluyordu. Bu herkesçe de biliniyor. Kendisi çoktandır Irak askerinin çıkmasını istiyordu.
 
Musul Valisi zaten yıllardan beri hükümet karşıtı bir duruş sergiliyordu. Bu yüzden de İŞİD’e kucak açtı. Musul’un teslim olması konusunda da kendisinin payı bu kadardır. Ancak Bağdat’ta böyle bir durumla karşılaşılacağını ummak yanılgılı olacaktır. Bağdat’ta böyle bir vali de yoktur, öyle asker de yoktur. IŞİD’in böyle bir canavar olduğunu medya yeni mi fark etti. Bu canavar Suriye’de iç savaş başladığından beri zaten vardı ve yaptıklarının nasıl insanlık dışı olduğunu herkes biliyordu. Ne oldu da medya IŞİD’in bir canavar olduğunu yeni fark etti. Burada durup yeni bir okuma yapmak lazım.
 
Kürdlerin Kerkük’te kalıcı olup olmayacakları ve bu durumun Irak bütünlüğü konusunda neler getireceği sorusunu da, “Bekleyip göreceğiz neler olacağını” diyerek yanıtlayan Maskhour, “Zaten eskiden beri Irak merkez hükümeti ile Kürdistan yönetimi arasında bir gerginlik var. Petrol ile bu daha da görünür oldu. Bölge yönetimi kendisinin Irak’ın bir bileşeni olduğu doğrultuda hareket etmemektedir. Hem bağımsız bir ülkeymiş gibi hareket edip hem de merkezi bütçeden pay alıyor. Bu da sıradan vatandaşı bile rahatsız ediyor. O zaman ayrılsınlar gibi bir yaklaşım da var. Peşmerge’nin Kerkük’te kalıcı olup olmayacağını bekleyip göreceğiz. IŞİD’in alacağı son nokta ve bölgedeki denklemlerin geleceği aşama biraz da bunu belirleyecektir. Şimdilik kalıcı gözükmekle birlikte, yeni bir savaşın kapısını açmaya neden olup olmayacağı konusu bekleyip izlemekle ulaşılabilecek bir sonuçtur” şeklinde konuştu. Bashaber