-Avrupa Postası-

Saat 13.00'de şehir merkezinde başlayan gösteriye "Faşizm düşünce değil, bir insanlık suçudur, "Anayasayı koruma örgütü (Verfassungschutz) feshedilmelidir" döviz ve pankartları eşliğinde çoğunluğu Mölln, Hamburg, Kiel, Berlin ve çevresinden gelen alman otonom grupları ve anti-faşistleri olmakla birlikte, Arslan ailesinin fertleri ve bir grup Türkiyeli katıldı. Hafta sonu olması itibarıyla işlek olması beklenen şehirde adeta "sessizlik" hakimdi. Mölln sokakları bomboştu. Sanki Mölln halkı şehre küsmüş ve Mölln'ü terketmişti. Diğer yürüyüşlerden görmeye alışık olduğumuz abartılı polis kuvvetleri yerine bir-iki polis ortalıkta görünmekteydi.

Yürüyüş esnasında yapılan konuşmalarda, NSU cinayetleri olarak kamuoyunda tanınan planlı ırkçı-faşist saldırıların özellikle 1989 yılındaki Almanya'nın birleşmesi sonrasına denk düştüğü dile getirilerek 1991 Eylül'ünde'de Hoyerwerder'de başlayan, 1992 Ağustos'unda Rostock Lictenhagen'de göçmenlere karşı yapılan kanlı saldırıların Alman istihbarat örgütünün desteğiyle senelerdir devam ettiği açıklandı. Kamuoyuna yansıyan 183 cinayetin Nazi örgüt mensuplarınca yapıldığının kesinleşmesine rağmen, başta NPD olmak üzere yabancı düsmani Nazi Parti ve örgütlerinin halen yasaklanmadan faaliyet göstermeleri, Almanya için utanç vericidir sözleriyle şiddetle kınandı.

Şehir merkezindeki polis binasının karşında yapılan ara Mitingte 23 kasım 1992 tarinde evleri yakılarak katliama maruz kalmış İbrahim Arslan ve Faruk Arslan birer konuşma yaptılar. "Sizlerin destek ve dayanışması sonucu bugünlere geldik" açıklamasında bulunan Faruk Arslan, insanlık dışı katliamı nefretle lanetliyorum, ümit ederim hiçbir yerde yeni Mölln'ler yaşanmaz dedi.

Yürüyüş korteji 23 Kasım 1992 senesinde yakılan Ratzeburgerstr'deki evin önünden geçtiğinde kitlede bir sessizlik oluştu. Protestonun bir başka şekilde ifadesi olan sessizlik, sadece olaya sebep olan ve bugün yeni kimlikleriyle belki de aramızda dolaşan katil Michael Peters ve Lars Christiansen adlı faşistlere karşı değildi, aynı zamanda bu katiller sürüsünü görmezden gelen ve onları  isthbarat işbirlikçisi" oldukları için senelerce destekleyen alman istihbarat örgütüne, hükümetlerdeki siyasi partilere ve bürokrasiye karşı gösterilen bir tepkiydi.

Yürüyüş esnasında "anti-deutsch" adlı bir grup alman anti-faşistinin İsrail bayrağı açarak yürümeleri kısa bir tartışmayı beraberinde getirse de herhangi bir olaya yolaçmadan sol parti Eyalet milletvekili ve yöneticisi Christiane Scheider'in gerginliği önleyen konuşmasıyla, gösteri devam etti.



Gösteride, faşist Hitler döneminde yasaklanmış, üyeleri takibata maruz bırakılmış
VVN adlı anti-faşist örgütü temsilen Mölln'de yaşayan Bernd Meimberg isimli yaşlı alman " Eski Naziler ve Gestapo üyeleri anayasayı koruma örgütünde kuruluşundan beri görevdedirler" diyerek, Almanya'nın kanlı geçmişinden ders çıkarmasının zorunlu olduğunu belirtti, konuşmasında "Hiçbir zaman savaş ve hiçbir zaman faşizm" sloganını yükselterek mücadele etmeliyiz, eğer 1933 yılında Hırıstiyanlar,liberaller,sosyal demokratlar,sosyalistler, sendikacılar ve komünistler gericiliğe,savaşa ve faşizme birlikte karşı çıkmış olsalardı, ne ikinci dünya savaşı nede Almanya'daki faşizm yaşanmış olacaktı" sözü ilgiyle dinlendi.

ÜNAL ZERAN'DEN, MÖLLN'DE NEDEN BAHRİYE ARSLAN VE YELİZ YILMAZ CADDESI YOKTUR SORUSU

Ramazan Avcı inisiyatifi adına konuşan avukat Ünal Zeran ise, diğer konuşmacıların dile getirmediği bir konuyu gündeme taşıyarak, Almanya'da ırkçılığa dur denmek isteniyorsa önce geçmiş yaşananlardan köklü ve kalıcı dersler çıkartılması gerekmektedir sözüne somut talep ve önerilerle devam etti.

Mölln SPD'li belediye başkanına açıktan somut çağrıda bulunarak "Neden Kiel ve Kassel'de bir Bahide Arslan veya Ayşe Yılmaz sokağı varken, olayın yaşandığı Mölln'de yoktur" sorusunu yöneltti.

Mölln katliamı sonrası hükümetteki CDU/CSU,FDP ile muhalefetteki SPD arasında iltica yasası konusunda anlaşma sağlandığını ıfade eden konuşmasında, "Solingen katliamı sonrası sığınma temel hakkı Meclis'te resmen kaldırılmıştır. Mölln katliami sonrası ne o zamanki SPD'li Eyalet başbakanı Engholm, ne de Federal başbakan Helmut Kohl Mölln'e gelerek protestolarda yer almışlardır" açıklamasıyla geçmişten günümüze ışık tuttu.


YEMEK SONRASI BULAŞIKLAR YEMEK YİYENLERCE YIKANDI

Olaysız biten ve soğuk bir hafta sonuna denk düşen gösteri sonrası kitle yemek kuyruğuna girdi.
Yemeler ve içecekler sonrasi ise, alışılagelmişin tersine eldeki bardak ve kirli yemek tabaklarını yıkamak için başkaları yoktu.Bu soğuk havada olur mu denmeden, biraz önce önce yemek kuyruğuna girenler biraz sonra da, bulaşık yıkama kuyruğuna girerek ilginç görüntüler oluşturdular.

"ANILARI CANLI TUTMA MÜCADELESİ" ADIYLA KONSER YAPILDI


Giriş ücreti 15 Euro olan konser öncesi içeri girenlerin tepeden tırnağa aranrak içeri alındığı salonda müzık ayakta dinlendi. Mölln vahşetinde ağır yaralı olarak kurtulan İbrahim Arslan'ın kısa konuşması sonrası sahne alan kabare oyuncusu Murat Kayı, Almanya'da bakıcı bir ailede büyüdüğünü açıklayarak akıcı almancasıyla Alman'ların dahi ilgiyle izlediği sözlü gösteriye başladı. Salondaki kitleyi yer yer güldüren ve bir o kadar da anlamlı sözlerle düşündüren Murat Kayı, ırkçılığı kafamızdan silip atmalıyız derken bir de somut örnek verdi. Burada Türkler'e gösterilen ayrımcılığı , Türkler'de Türkiye'de bir Arab'ın eşinin arkasından yürümesi halinde göstermektedirler onları aşağılamaktadır. Irkçılığı kafamızdan ve yaşamımızdan silip atmadan yol alamayız dedi.

Program, anti-faşist içerikli rap parçalarıyla geceye renk katan üçlü Hamburglu Neonschwarz grubu ile altı kişilik genç siyahi kadın grubu Sisters birbirinden güzel şarkılarıyla devam etti. Bir köşede sıradan bir izleyici gibi konseri izleyen Mölln belediye başkanı ve salonu dolduran müzikseverler, Jan Delay feat,delaydies ve dj mad'in şarkı ve türküleriyle gecenin geç saatlerine hem eğlendiler hemde sarkı ve türkülerle kaynaştılar.