İğrenç olay üzerine konuyu başından bugüne kadar detayları ile yakından takip eden Recep Uygar Sarıal, yaşananları okurlarımız için yazdı. 

İSTİSMAR OLAYININ ÖNCESİ VE SONRASI:

Mağdur çocuğun ailesi istismarcı Yusuf A’nın ailesiyle uzun yıllar çok samimi, iç içe adeta bir aile gibi yașıyorlardı. Ailenin tüm çocukları Yusuf A’ya “dede” diyorlardı.

Her çocuk gibi A.D.’de erginlik çağında bir bocalama dönemi geçiriyor, efemine davranıșlar sergiliyor. Örneğin okulda erkek arkadașlar yerine kız arkadașları daha çok tercih ediyor. Bu olay erkek arkadașlarının çocuğa karșı mobing yapmasına, çocuğu dıșlamasına neden oluyor. Böylece çocuk erkek sınıf arkadașlarından tamamıyle uzaklașıyor. Bir nevi iki kız arkadaș ve kendisi, üçlü bir zincir halkası olușturuyorlar. Çocuğun bu hareketlerinden hoșnut olmayan annesi çok samimi olduğu için Yusuf A.’nın eșine durumu açıyor ve yardım istiyor. Kadında büyük bir olasılıkla eșine durumu anlatmıș olmalı. Belli ki istismarlara eğilimli olan Yusuf A. Bu durumdan yararlanmak istiyor.



Yusuf A. cami yöneticiliği yapmıș, dindar saygın bir kiși görünümündeydi. Onun cami derneği yöneticiliği döneminde aileler hoca olmadığı zamanlar ve folklor gibi etkinliklerrde çocuklarını böyle bir insana emanet ediyorlardı. Oysa Radevormwald sakinleri arasında kanıtlanmaya muhtaç olsa da Yusuf A. hakkında karanlık hikayeler anlatılıyor, örneğin Almanya’ya gelmeden önce Türkiye de bazı karanlık olaylara sebeb olduğu, evlenip Almanya’ya geldikten sonra bir ağır yaralama olayında karanlık bir șekilde Almanya’dan yurt dıșı edildiği, sonradan burda yasayan eșinin çocuklarıyle bașa çıkamayınca ikinci kez tanıklık ederek Yusuf A’ yı yeniden Almanya’ya getirdiği anlatılmaktadır.

"DEDE" DEDİĞİ YUSUF A. TARAFINDAN ORAL SEKSE ZORLANDI



Anlatılanlara göre olay 2014 yılında meydana geliyor. Yusuf. A.'nın kendisine "dede" diyen ve bir aile kadar yakın olan 16 yaşında ki A.D’ye SMS çekerek eve çağırmasıyle başladı. Çocuk samimi olduğu üçlü halkadan biri olan kız arkadașı P. İle dondurma yerken SMS geliyor. Çocuk “dede” olarak bildiği için çekinmeden Yusuf A.’nın evine gidiyor. Yusuf A. çocukla cinsel ilişkiye girmek istiyor, çocuk bağırınca bașaramıyor ve çocuğu oral sekse zorluyor.

Hiç beklemediği için șoka geçiren çocuk eve geliyor ve olaydan sonra kusup kirlettiği tişörtüyle banyoya giriyor ve banyoda uzun süre ağlıyor. Anne ve babasının tepkisinden korkan çocuk banyodan doğru yatmaya gidiyor. Yarın sabah okula gidiyor. Onun üzgün ve sürekli ağladığını gören öğretmeni çocuğu konușmaya zorlayarak durumu öğreniyor. Hiç zaman kaybetmeden polise haber veriyor. Polis hemen gençlik dairesine haber veriyor. Gençlik Dairesi, telefonla aileyi arayıp „çocuğun bir gün önce giydiği giysileri yıkamayın bir torbaya koyun” diyor. Anne tişört de dahil giysileri bir poșete koyuyor ve gelince polise teslim ediyor.

'ÇOCUK ORMANDA İŞ YAPMIŞ' YALANI

Eski cami başkanı Yusuf A. önce olayı inkar ediyor. “Çocuk bana gelmeden önce ormanda o iși yapmıș diyor.” Altı farklı laboratuvarda yapılan incelemede 58 yaşındaki eski cami başkanı Yusuf. A.‘nın sperm izlerinden alınan DNA örnekleri kendisinde alınan DNA örnekleriyle bire bir uyușuyor. Bilir kiși klașık 6,5 milyar insanda bir, iki kișinin DNA'sı birbiriyle uyușabileceği ve bu kadar dar bir bölgede bu uyușmanın olası olamayacağını bildiriyor. Yusuf A. yeni bir hikaye uydurmak zorunda kalıyor.

KARISIYLA AYRI ODALARDA YATIYOR

İkinci hikayede  „Eşimle cinsel ilişkiye girmiştim. Çocuk eve gelip banyoda çöp kutusunda prezervatifi bulup yakasına dökerek annesiyle bana komlo kurdular” diyerek ifadesini değiștiriyor. Ancak bu ifadeyi kimseyi inanndıramıyor. Bilirkișiler 16 yașında bir çocuğun banyoya girip sadece dört dakika kalarak böyle bir komlo teorisini uydurması ise olanaksız görüyor. Ayrıca Yusuf A,’nın eșinin rahimini yıllar önce aldırdığını ve ayrı odalarda yattıklarını kasabada onları tanıyan herkes biliyor

Ben bütün durușmaları izledim. Wipperfüth yerel mahkemesi hakimi gerçekten ince eleyip sıkça dokudu. Deyim yerindeyse kılı kırk yardı ve savcı üç yıl ağırlaștırılmıș hapis istemesine karșın 2,5 yıl ağırlaștırılmıș hapis cezası verdi. Cezayı verdikten sonra „Ya şimdi gidip teslim olur cezanı çekersin, ya da bir üst mahkemede mahkeme bitiminde salonadan kelepçeyle götürüleceksin“ dedi. Yusuf A.‘nın avukatı da üst mahkemeye itiraz edeceğini bildirdi. Onun için hava hoș her oturum için 1.500,00 EUR aldığını madur taraf avukatı bana bizzat aktardı. Onların iturazı üzerine yerel mahkemenin savcısı da “ben üç yıl istemiștim, niçin 2,5 yıl verildi” diyerek oda bir üst mahkemeye itirazda bulundu. Șimdi Köln Eyalet Mahkemesinde dava yeniden görülüyor. İlk oturum 09.11.2016. ikinci oturum 19.11.2016 tarihinde yapıldı, ücüncü oturum 07.12.2016 ve son final oturumu 09.12.2016 tarihinde saat 10:00 da bașlayacak.

KONSOLOSLUKTAKİ DİN ATAŞESİ İLGİLENMEDİ

Yerel mahkemede oturumlar sürerken ben Köln Baș Konsolosluğu Din Ateșeliğini iki kez aradım, durumu anlattım mahkeme karar verene kadar umursamadılar. Çünkü camii yönetim kurulu bașkanı ile Yusuf A. hemșehri olduğu için olayı son ana kadar saklamaya çalıștığını biliyoruz. Ancak yerel gazetelerinin manşetlerine taşındıktan sonra bir söylentiye göre Radevormwald Mevlana Cami yönetiminin din ateșeliğinin talimatıyle Yusuf A.’ya taahütlü iadeli mektupla cami üyeliğinden çıkıș verdiğini duyduk. Da sonra olayı doğrulayan Cami yönetiminin, olayı gizlemek için Büyükelçiliği bile devreye soktuğu belirtiliyor.

Bu arada çocuk ise, yașadığı iki yıldan fazla psikolojik rahatsızlardan dolayı devlet gözetiminde tedavi altına alındı ve üstelik okulundan ve sosyal çevresinden de oldu. Șu anda okul yașamından üç yılını kaybetiğini biliyoruz. Halen psikolojik tedavisi sürüyor.

Ailesinin çektiği acılar iser içler acısı. Onların çektiği acıların daha yıkıcı olanı ise bu kadar olaylardan sonra toplum tarafından dıșlanmaları oldu.

Bu da cami hocasının tecavüz olayıyla hiç ilgisinin olmamasına karșın Yusf A.’yı koruyucu bir tavır takınması onun için yașamı boyunca unutamayacağı bir ders oldu. Belli ki Hocanın tayininin çıkıp Radevormwald camisine geldiği dönemlerde Yusuf A. Yünetim Kurulu bașkanıydı. Yaban ellerde dil, yol iz bilmezken onun çok yardımlarını gördü ve ona inandı ve bu yüzden toz konduramadı.

KASABADAKİ CEMAAT İKİYE BÖLÜNDÜ

Olay ise kasabanın cemaatini ikiye böldü. Bir kısmı hocalarına toz kondurmazken, bir kısmı hocanın hiç gereksiz yere Yusuf A. bu suçlamayla yargılanırken, ona minberden en az iki kez mikrofonla kendini savunma hakkı vermesini ve son kutlu doğum haftası nedeniyle düzenlenen bir  salon toplantısında yalnız onu ismen tebrik etmesini ağır șekilde eleștirdiler. Üstelik Ramazan döneminde bu söylentiler ortada dolașırken cami hocasının istismarcının evine iftar gitmesi ise ayrıca eleștiri konusu oldu. Ayrıca bu davranıșları hocanın olaylarda bilmeden istismarcıya yataklık etmesininin göstergesi olarak algılandı. Cami hocası Yusuf A’ya o kadar inamıștı ki, mağdur aileyi dinleme gereğini bile duymadı. Oysa o dönemlerde mağdur çocuğun babasının annesi vefat etmiști. Gidip bașın “sağolsun” bahanesiyle ziyeret edebilir o aileyi de dinleyebilirdi.

O günden sonra eski üç kağıtçılardan olduğu ileri sürülen cami yönetim kurulu bașkanı o kadar pișkin bir tavır sergiliyor ki, basında konuyla ilgili yazı çıktığında benden bilerek akrabalarıma beni aratıyor ve üzerimde baskı olușturmaya çalıșıyorlar. Oysa çıkan haberlerle benim hiç bir ilgim yok. Gazeteciler internetten yerel Alman gazetelerine girip haber yapıyorlar. Bu yazı benim bu konu üzerine yazdığım tek yazı.

Olayı bildiğim gibi kadarıyle baștan sona yazdım. Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum.

Neden bu tür istismar olaylarının hep din ile  ilgili çevrelerden çıktığı da ayrıca bir sosyolojik bir araștırma olgusu olarak karșımızda duruyor. Neden acaba?