AKP üzerine öyle değerlendirmeler,yorumlar yapıldıki,yeniligi bakımından adeta yere göğe sığdırılamadı.

AKP de yenilik arayanlar, AKP de her gün yeni bir şey keşfettiler..Ne de olsa AKP gömlek değiştirmişti, söylediği her şey „yeni“ olabilirdi.

Elbetteki, bu yenilik AKP'nin hak ettiği bir yenilik değildi. Oysa bu yenilik AKP`ye birileri tarafından bahşedilmiş bir yenilikti.

 

Bu söylemlerin tek bir amacı vardı; insanları bir beklentiye sevk etmek, temenni dilemeye yönelikti.

Zira bu çaba içinde olan insanlar/çevreler kendilerine ait olan bu temenniyi şuraya-

buraya dayandırarak anlatmak hatta tarif etmek, kendi söylemine bir haklılık kazandırmak içindi.

 

Ne varki,yeni denilen şey yeni değil.Bir düşüncenin yeni olabilmesi için hiç gerekçe ve

mazuret ileri sürmeksizin demokrasiden, özgürlüklerden ve adeletten yana tavir belirlemiş

olması lazım. Ve bu yönde mücadele vermesi gerekiyor.


AKP`nin yarım ağızla demokrasi ve özgürlüklerden bahsetmiş olmasi onu ne yeni yapar ne de demokrat.

Demokrasi ve özgürlüklerden yana kalıcı bir adım atmamış,ne söylemişse altını dolduramamıştır.

Bir oyun kurucu olarak zaman kazanıp,iktidara yamanıp,iktidar konumunu güçlendirmeye çalışmıştır.

Dolaysıyla formel bir demokrasi için bile ciddi bir çaba içinde olamamıştır.


AKP`nin yenilikçi bir parti olma iddiası Medyanın bir yakıştırmasıdır. Çünkü medya güç olma adına kendisi için her defasına „ yeni“

bir güç yaratmıştır. O yeni güçlerden birisi de AKP olmuştur.

Hakkını vermek lazım, Merkezi
basın bu konuda çok başarılıdır. Bu öylesine bir başarıdır ki, tehdit savuran generallerin

tehditlerini baş sayfada verirken, bu generaller tutuklandığında ise gıkını bile çıkarmamıştır.

 

İktidar savaşı kızıştığında, kimden nemalanıyorsa ondan yana tavır belirliyor. Böyle bir basının

yarattığı „yenilik“ yalanları sırıtmaya başladığında ise yaşanan gerçeklilk karşısında suspus

olmayı tercih ediyor. İşte bu basın,yıllardır Türkiye'de partiler bataklığında „yenilikçi“ çok parti yarattı, onları kamuoyuna sundu.


Hatta öyle ileriye gittiki, siyasi islam icad etti. Bu
ve benzeri partileri tanımak için gazetelerinde masalar oluşturdu. Hala buna benzer çabalar

devam ediyor. Erdoğan ve Fetullah Gülen arasında çelişkiler arayanlar, kamuoyunu günlerce bu tamtamlarla meşgul ediyorlar.

Bu oyuna gelen kimseler için, bu oyunda daha fazla ekmek
kazanmanın mümkün olmadığını söylemek gerekiyor.

AKP´nin real bu durumu karşısında daha
fazla menevra yapacak alanları kalmayanlar, AKP`yi şurasından-burasından çekiştirmeye başladılar.


Tüm bu olumsuzluklara rağmen,Türkiye de demokrasi, özgürlük ve adalet talebi ve

mücadelesi tüm halk kesimleri tarafından gündemleştirimekte ve kendisini çok ciddi olarak dayatmaktadır.

Bu talepleri karşılamayan, hatta görmezlikten gelen ve topluma sırtını dönen

bir köhnemiş zihniyetin 80  yıllık siyaseti tekrar gündeme alması, bir önceki hükümete/iktidara

rahmet okuturcasına şiddete yönelmesi, yenilikle alakası olmadığı gibi, AKP ile yenilenen

baskının ve şiddetin AKP`nin bitişini hergün biraz daha hızlandıracaktır.

Demokratik yeni bir siyasetin öncellikle, halktan gelen demokratik taleplere kulak vermesi,

yükselen bu sesi önemsemesi, ciddiyetle üzerinde durulması gerekiyor.


 
Örneğin;


Cezaevlerinin durumunun düzeltilmesi, sağlıklı insanca yaşanır bir ortamın hazırlanması

Terörle Mücadele Yasasının değiştirilmesi

Tutuklu sendikacıların serbest bırakılması

KCK tutuklularının serbest bırakılması

Yeni Anayasa yapımı sırasında,12 Eylül Hukukuna ait anti-demokratik yasaların yürürlükten kaldırılması

Düşünce ve ifade Özgürlüğünün öünündeki engellerin kaldırılması

Polis şiddetine son verilmesi, amacı dışına çıkanların görevden alınması

İskencelere son verilmesi ve işkencecilerin görevden uzaklaştırılması

Anadilde eğitim olanaklarının sağlanması

Kürt coğrafyasına karşı uzun yıllardan bu yana yapılan bombalamaların durudurulması

Doğaya ve Çevreye verilen tahribatın ve maddi zararın karşılanması

 

Bu listeyi daha da uzatabilir hatta yenilerinde ekleyebiliriz. Hiç gereği yok. Yenilikçi olarak

tanıtılan, kamuoyuna en azından böyle sunulan bir partinin – AKP`nin – işkenceci, tecavüzcü

polislerden medet umar hale gelmesi, demokrasiyi bir kenar bırakın, insan hakları konusunda

ne kadar utanmazca bir tavır içinde olunduğunu gösteriyor.


SS Ay işkenceden dolay tescilli olmasına rağmen İstanbul Emniyet Müdür yardımcılığına atanması,

AKP'nin gerçekten de demokrasiden ne anladığına,özgürlüklerin standartlarının yükseltildiğinden ne anlaşılması gerektiğine dair yeterli bir görünüm ve pratik olsa gerek.


AKP, iktidara öyle bir kapağı attı ki,yenilige karşı geleneksel bir itikafla zaman geçiriyor.

Dolaysıyla AKP'nin ne yeni ile nede demokrasiyle bir ilişkisi kalmıştır.

 

 

* Bir yere bağlı kalmak kaydıyla ibadet etmek