14-28 Mayıs seçimlerinin üzerinden 3-4 hafta geçti ama yarası hala derin ve sızlıyor.

Depremin unutulması, ekonomik çöküş, milyonluk yolsuzluklar, toplumdaki kutuplaşma, mülteci problemi, kadınların öldürülmesi devam ederken, yargının bağımsızlığını kaybetmiş olması, muhaliflere baskılar, dünyada yalnız kalmış bir dış politika nedeniyle kazanılması gereken seçimler kaybedildi gitti. Bu yenilginin çok iyi analiz edilmesi ve suçu, hatası olanların nerde hata yaptık deyip hesap vermesi, gerekeni yapması gerekiyor.

Kendisine çöpten sebze, meyve toplayan yüzde 52'lik bir kitle akıllara durgun verecek şekilde yine maalesef ki Erdoğan’a ve ırkçı-dinci Cumhur İttifakı'na oy verdi.

CHP ve diğer muhalif partiler, siyasi aktörler bu şoku bir an evvel atlatıp düştüğü yerden ayağa kalkmalılar. Şilli Şair-Yazar ve diplomat Pablo Neruda ne demişti? ‘’Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde’’

1989 yerel seçimler hariç ki ben Türkiye’de izindeydim yine de CHP'ye çalışmış Selahattin Çolak’a Adana Büyükşehiri kazandırmıştık, CHP maalesef 1977'den bu yana bir seçimde daha yenildi.

Yenilgilerden ders çıkarma olmazsa başarı yakalanamaz. Almanya’da başaramayanlar basıyor istifayı gidiyor. Ama yenilginin tüm suçunu Sn. Kılıçdaroğluna yıkmak büyük haksızlık olur. E. İmamoğlu’da aday olsa bu eşit olmayan koşullarda, hile şüphelerinin havada uçuştuğu bu seçimlerde hiç şansı yoktu, o da belki seçimi kazanamayacaktı.

Buna ek olarak kaybetmenin diğer bir nedeni de Milet İttifakı'nın en az 17 bin sandıkta gözlemci bulunduramamış olmasıdır. Bu facia bir şey.

İnsanlık tarihi yenilgilerden, hatalardan ders çıkarmak için vardır.

Bence Millet İttifakı toplumsal uzlaşma, sosyal barış için belki iyi bir projeydi ama bu partilerin seçmen tabanın çoğu sandığa gitmedi, tepede ise daha Kılıçdaroğlu Adaylığı ilan edilmeden yıpratıldı, İYİ Parti Başkanı Meral Akşener masayı terk etti geri geldi.

Durum seçimler sonrası yani şu an hiç açıcı değl bu kez. Bu seçim galibiyetiyle AKP, parti devletini kurmaya,tüm  kurumları eline almaya devam edecek, kadrolarını en kilit noktalara yerleştirecektir.

AKP yeni bir Anayasa yapmaya hazırlanıyorken, Tayyip  Erdoğan en büyük rakibi olan Ekrem İmamoğlunu'da yargı sürecinde baskı altında tutmaya devam ediyor. Osman Kavala, HDP nin eski eş başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve kayyum atanan onlarca belediye başkanı hala hapisteler.

Yazıktır, günahtır bu resmen zulümdür. İktidar muhalif siyasetçileri, gazetecileri, yazar, çizerleri, akdemisyenleri adeta ’ adam adama markaj‘ yapıyor, nefes aldırmıyor.

Seçim meydanlarında Kılıçdaroğu'nun Aleviliğini sorgulatan, onu sahte videolarla terörle ilişkilendiren Erdoğan şimdi de okullara İmamları ‘’Manevi Danışman’’ olarak yolluyor.

Dövizdeki yükseliş durdurulamıyor. Dolar ve Avro TL karşısında yine tırmanışa geçti. Bu vesileyle halkın, dar gelirlinin alım gücü daha da düşecek, daha kötü beslenecek, daha kötü, mutsuz yaşayacak demektir. Bu insanların bazıları belki de ülkeyi terk planlarına başlayacaktır.

Solun Türkiye’de alternatif olabilmesi için inançlara saygı duyarak halka güven verecek siyasi projeler üretmesi gerekiyor. Sol sözde değil özde halka uzak olmadan, tepeden bakmadan, kişisel ihtiraslarını yenerek halkı AKP’ye mahkum olmaktan kurtarabilir.

CHP de iktidar olmak, çok şeyi değiştirmek istiyorsa sağı taklit etmeyi bırakmalı, öncelikle de şu sağa verilen tavizlerden vazgeçilmelidir. 40 milletvekili verdi CHP onlara ne getirdi?. Bir hiç. Şimdi duydum Abdülatif Şener de CHP'den istifa etmiş ve seçimlerde iki dönem milletvekilliği yaptığı partiye ve onun Cumhurbaşkanı adayına oy vermediğini Halk TV'de itiraf etmiş. Şu ayıba bakınız lütfen. CHP siyasal islamcılara kapılarını kapatmalıdır çünkü bu siyasal islamcılarla aralarında büyük bir kan uyuşmazlığı vardır.

Her şeye rağmen pes etmek yok. Umutları yeniden tazeleyip Türkiye halklarının geleceklerini geri alacağı günler uzak değildir.