Kardeş örgütü CHP gibi İslamcılara yaranmaya çalışan Belçika Sosyalist Partisi'nin de son marifetleri eline yüzüne bulaşmaya başladı

Bugünlerde Türkiye gibi Belçika da tam anlamıyla seçim eğik düzeyinde... Türkiye'de 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerden sonra Belçika'daki seçmenler de 9 Haziran'da federal ve bölgesel meclisler ile Avrupa Parlamentosu için, 13 Ekim'de de belediye meclisleri için sandık başına gidecek.

Belçika'da yerleşik Türk vatandaşları, milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin aksine Türkiye'deki belediye seçimlerinde oy kullanmayacak olsalar da, geçen Mayıs ayında oy verdikleri partilerin kopup geldikleri kent ve kasabalarda kimleri aday göstereceğini, seçilme şanslarının ne olduğunu merak ve heyacanla izliyorlar.

Örneğin, Belçika'da Türkiyeli ilk büyük göçmen kitlesini oluşturan Emirdağ'lılar, geldikleri ilçenin, idari bakımdan olmasa da, sosyo-ekonomik ve kültürel açılardan daha yakın ilişkide bulunduğu Eskişehir'in 25 yıllık belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen'in CHP yönetimi tarafından hizipçi bir kararla yeniden aday gösterilmemesi karşısında haklı olarak tepki gösterdiler...

Son derecede haklılar... Çeyrek yüzyıldır Eskişehir'e büyük hizmet vermiş ve unutulmayacak eserler kazandırmış olan Yılmaz Büyükerşen'i, 60'lı yılların başında gazeteci ve sendikacı olarak şahsen tanımıştım. Benim İzmir Gazeteciler Sendikası'nı temsil ettiğim Türkiye Gazeteciler Sendikaları Federasyonu'nda Yılmaz da Eskişehir Gazeteciler Sendikası'nı temsil ediyordu.

Türkiye İşçi Partisi'nin örgütlenmeye başladığı 1962 yılında, sol düşünce ve örgütlenmeyi yasaklayan Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerinin kaldırılması için federasyon adına bildiri yayınladığımız için üye sendikalardan biri tarafından "komünizm propagandası yapmak"la suçlandığımızda, İstanbul'da yapılan sendikalar arası olağanüstü toplantıda Eskişehir sendikası adına bildirimize Yılmaz'ın da nasıl sahip çıktığını unutmam mümkün değil.

Ama Belçika'daki Türkiye'lilerin dikkatleri, daha da çok, Belçika'da arka arkaya yapılacak olan iki seçime yoğunlaşmış bulunuyor. Başkentte ise, Brüksel Bölge Meclisi ile Türkiye çıkışlı göçmenlerin en yoğun bulunduğu Schaerbeek ve Saint-Josse belediye meclisleri için yapılacak seçimlere...

Türkiyeliler, yıllardır, Belçika vatandaşlığına geçmemiş olsalar bile, hem parlamento seçimlerinde, hem de yerel yönetim seçimlerinde oy kullanma hakkına sahipler... Hele Belçika vatandaşlığını elde etmişlerse, Belediye Meclisi, Bölge Meclisi, Federal Meclis, Avrupa Parlamentosu için aday olabiliyor ve de seçilebiliyorlar.

Brüksel'de yapılacak seçimler, sadece Türkiyeli seçmenler açısından değil, Belçika'da en yoğun Müslüman nüfusun bu bölgede yaşıyor olmasından dolayı Belçika siyasal partileri için de büyük önem taşıyor. Son verilere göre Müslüman ülkeler çıkışlı olanlar Valon bölgesinde yüzde 4,9, Flaman bölgesinde yüzde 5,1 iken Brüksel bölgesinde bu oran yüzde 23,6'yı buluyor.

Brüksel bölgesi içinde ise Müslüman ülkeler çıkışlı olanlar Saint-Josse'da nüfusun yüzde 45'ini, Schaerbeek'te ise yüzde 37,3'ünü oluşturuyor.

En çok Müslüman'ın yaşadığı Saint-Josse'ta önümüzdeki seçimde bir sürpriz yaşanması beklenmiyor. 12 yıldan beri belediye başkanlığında bulunan, dört yıl önce MHP'li politikacıları makamında kabul ettiği için Sosyalist Parti'den ihraç edilmiş bulunan Emir Kır, son günlerde Reformcu Hareket (MR) lideriyle görüşmüş olmasına rağmen, 17 Şubat'ta bir Türk haber sitesine verdiği demeçte önümüzdeki belediye seçimine kendi oluşturacağı bir "Başkanlık Listesi" ile bağımsız olarak katılacağını, ancak seçimden sonra koltuk sayısı bakımından birinci çıksa da, diğer partilerle koalisyon yapabileceğini açıkladı.

Nüfusunun üçte birinden fazlasını Müslüman'ların oluşturduğu Schaerbeek Belediyesi'nde ise önümüzdeki seçimde sürpriz değişimler bekliyor... İktidar ortağı Ecolo partisinin dayattığı günlük yaşamı zorlaştıran bazı uygulamalara bölge sakinlerinden gelen tepkiler nedeniyle son zamanlarda belediye yönetiminde büyük bir kriz yaşanmakta... Öyle ki, muhalefetin oturumlara katılmayı reddetmesi nedeniyle Belediye Meclisi aylardır toplanamıyor, ivedilik taşıyan birçok yaşamsal konuyu karara bağlayamıyor.

Schaerbeek'te sosyalistlerin huruç hareketi

Bu nedenledir ki, Schaerbeek Belediyesi'nde "siyasal transfer pazarı" anlamına gelen Mercato geçtiğimiz yılın ortalarında başlamıştı. 

Hem Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi, hem de Brüksel milletvekili olan Sadık Köksal Haziran ayında belediye yönetimindeki Fransızca konuşan Belçikalıların partisi DEFI'den ayrılıp Reformcu Hareket (MR)'e üye olmuş, buna karşılık 2004'den beri Brüksel milletvekili ve Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi olan Emin Özkara Eylül ayında Sosyalist Parti'den istifa ederek DEFI'ye katılmıştı.

Schaerbeek Belediyesi'nde 18 yıldan beri DEFI-ECOLO koalisyonu karşısında muhalefette bulunan Sosyalist Parti ise mevcut iktidar koalisyonunun önümüzdeki seçimlerde azınlığa düşmesi halinde belediye yönetimine ortak olmak üzere geçtiğimiz hafta sansasyonel bir çıkış yaptı. Müslüman oyları alabilmek için 12 yıldır Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi ve 10 yıldır da Brüksel milletvekili olan Hasan Koyuncu'yu önümüzdeki seçimde Schaerbeek belediye başkanlığına aday gösterdiğini ilan etti.

Hasan Koyuncu da, diğer Sosyalist Parti üyesi Türk siyasetçiler gibi, görevli olduğu meclis ve kurumlarda her daim Türk devletinin ve İslamiyetçi'lerin dayattığı görüşleri ısrarla savunmaktan hiç geri kalmamıştır.

Örneğin, mezbahalık hayvanların uyuşturmaksızın kesilmesi Valon ve Flaman bölgelerinde yasaklandığı halde, yasaklama önerisi Brüksel Bölge Parlamentosu'nun17 Haziran 2022 tarihli oturumunda, Belçika Diyanet Vakfı veBelçika İslam Koordinasyon Kurulu'nun dayatmasına uygun olarak, 38 lehte, 8 çekimser oya karşılık 42 oyla reddedilmiştir.

Bu oylamanın ibret verici yönü, Flaman ve Valon bölgelerinde bu yasaklamaya istisnasız kabul oyu vermiş olan sol ve çevreci partilerin Brüksel bölgesinde 180 derecelik bir dönüş yapmaları, Sosyalist Partilerin (PS ve VOORUIT) 19 milletvekilinden Hasan Koyuncu dahil 16'sının, Belçika İşçi Partisi'nin (PTB ve PVDA) 11 milletvekilinden tümünün, Yeşiller'in (ECOLO ve-GROEN) 19 milletvekilinden 9'unun red oyu kullanmış olmalarıydı.

Sosyalist Parti başta olmak üzere Brüksel Parlamentosu'ndaki sol ve yeşil milletvekillerinin sırf gelecek seçimde Müslüman oylarını çekebilmek art hesabıyla red oyu vermelerinden cesaretlenen Belçika İslam Temsil Kurumu ve Belçika İslam Koordinasyon Kurulu, Flaman ve Valon bölgelerindeki yasak kararını da iptal ettirmek için Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuştu.

Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin geçtiğimiz hafta"helal kesim" uygulamasını yasaklayan düzenlemelerin inanç özgürlüğüne aykırı olmadığına ve ayrımcılık içermediğine hükmetmesi Brüksel'de sadece İslamcı kurumlar, Türk Devleti'nin emrindeki örgütler ve medya için değil, Brüksel bölgesinin ve belediyelerinin yönetimindeki sol partiler için de tam bir şok oldu.

Sosyalist Parti'nin İslamcılara yaranma kumarında zirve!

Ama bu kararın ardından daha büyük bir şoku, üstelik Sosyalist Parti'nin müstakbel Schaerbeek Belediye Başkanı adayı Hasan Koyuncu'nun marifetiyle tüm Belçika kamuoyu yaşadı.

Geçtiğimiz cuma günü sosyal medyada yayınlanan bir videoda Muhammed Ensar Butt isimli bir imamın Brüksel Parlamentosu'nda bir madalya ile taltif edildikten sonra kürsüye çıkarak Kuran'dan ayetler okuduğu görülüyordu. 

13 Ocak'ta Meclis Başkan Yardımcısı Hasan Koyuncu'nun Brüksel'in Dostları Derneği ile birlikte düzenlenediği bir ödül töreninde kaydedilen bu videoyu Facebook'a Flaman bölgesindeki Leeuw-Saint-Pierre'de yaşayan Pakistan kökenli imamın kendisi yüklemişti.

Bu inanılmaz sahneyi Facebook'ta gören Federal Milletvekili ve eski Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Theo Francken (N-VA) videoyu Twitter üzerinden çok uzun bir mesaj ekleyerek paylaştı. 

Francken, Sosyalist Parti'yi "İslamcıların isteklerine her zamankinden daha fazla boyun eğmekle" eleştiriyor ve "eşi benzeri görülmemiş teslimiyet sahnelerini" şiddetle kınıyordu.

Merkez sağ bir parti olan MR'in genel başkanı Georges-Louis Bouchez bu gelişmeyi "solun cemaatçiliği bir seçim silahı olarak kullanmasının sonucu" olarak niteliyor, partinin  Brüksel bölgesi başkanı David Leisterh de, "Yüzyıllardır süren dini çekişmeler bizi yeniden tehdit ediyor. Böyle bir davranış asla kabul edilemez" diyerek sorumlulardan hesap sorulmasını istiyordu.

Défi Başkanı François De Smet ise bu durumu "Brüksel siyasetinde cemaatçiliğin yükselişini gösteren, kabul edilemez gerçeküstü bir sahne" olarak değerlendiriyor, "Bu durum siyasal laikliğin Anayasa'da yer almasının gerekli olduğunu kanıtlamaktadır" diyordu.

İran'da islamist rejime karşı muhalefette yer almış, hapisten kurtulduktan sonra iltica ettiği Belçika'da son seçimlerde N-VA milletvekili olarak federal meclise seçilmiş bulunan Darya Safai de, Tahran'daki tutukluluğunu hatırlatarak şunları söyledi: "Ayetullahların hapishanesinde de her sabah Brüksel Parlamentosu'nda okunan türden ayetlerle uyandırılırdık, hücremizde aynı sözlerle dua etmemiz istenirdi. Aynı zamanda başkalarına ibret olsun diye birkaç İranlı asılırdı. O hapishaneden sağ çıkmayı başardıktan 24 yıl sonra Belçika'da, Batı demokrasisinin kalbinde aynı şeyleri duymak beni şok ediyor."

Bu skandal karşısında Brüksel Parlamentosu'nun Sosyalist Parti'li başkanı Rachid Madrane, millletvekillerinin Meclis çatısı altında vatandaşların katılımıyla etkinlik düzenleme hakkına sahip olduğunu, Meclis genel kurul salonunun her yıl 10 bin kişi tarafından ziyaret edildiğini hatırlattıktan sonra "Parlamento demokrasinin mabedidir, ne cami, ne kilise, ne sinagog, ne mason locasıdır" diyerek sosyalist başkan vekili Hasan Koyuncu'ya ve parti grupları başkanlarına bu konuda bir uyarı mesajı göndereceğini söyledi.

Ne var ki, Sosyalist Parti içinde laik tavrıyla öne çıkan Rachid Madrane'ın kendisinin de tam seçim öncesinde parti yönetimiyle kavgası var...

Önümüzdeki bölgesel ve federal seçimler için partinin liste başlarını belirlemek üzere 16 Aralık 2023'te düzenlenen Sosyalist Parti Brüksel kongresinde Brüksel federasyonu başkanı Ahmed Laaouej'in Brüksel aday listesinin başına kendisini koyması üzerine Rachid Madrane, "Bana acı veriyor ama yapamam. Bu listenin hazırlanma şekline ve dolayısıyla bu listeye de inanmıyorum. Size iyi şanslar diliyorum" diyerek Haziran 2024 seçimlerinde aday olmayacağını açıklamış, bazı üyelerle birlikte toplantıyı terketmişti.

Tekrar Schaerbeek'e dönecek olursak, böylesi tutarsızlıklar ve iç çekişmeler içinde bocalayan Sosyalist Parti'nin, önümüzdeki seçimlerde, Brüksel Meclisi'nin kürsüsünden sûre okunmasına zemin hazırlayan bir kişinin başını çekeceği listeyle iktidar olabilmesi çok uzak olasılık olarak görünüyor.

Sosyalist Parti İslamcılara verdiği ödünleri daha da yoğunlaştırarak, Türk lobisine daha da şirin görünecek adımlar atarak seçim şansını artırabilir mi?

Hemen hemen tüm partilerin İslamcı kartına oynadığı ve Türkiye'deki islamo-faşist diktayı rahatsız edecek çıkış ve eleştirilerden büyük özenle kaçındığı ortamda pek de kolay değil...

Tıpkı, Sosyalist Enternasyonal'deki kardeş örgütü Cumhuriyet Halk Partisi'nin, islamcılığa ve milliyetçiliğe verdiği tüm ödün ve desteklere, Kürt demokratik direnişine sürekli mesafe koymasına rağmen yerinde sayıyor olması gibi...