Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 43. yılında anılıyor.

6 Mayıs 1972 yılında 25 yaşında idam edilen 'Daracağında üç fidan'ın anısına, Deniz Gezmiş'in severek okuduğu 'Tanya' adlı şiirin bir bölümüne yer veriyoruz:


Tanya,

senin memleketini sevdiğin kadar
ben de seviyorum memleketimi,
Seni astılar memleketini sevdiğin için,
ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim.
Ama ben yaşıyorum,
ama sen öldün.
Sen çoktan dünyada yoksun,
zaten ne kadar az kaldın orda :
on sekiz senecik. 
Doyamadın güneşin sıcaklığına bile.


Tanya,

sen asılan partizan,
ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım.
Resminin üstüne eğiliyor başım:
kaşların incecik,
gözlerin badem gibi,
ama renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil.
Fakat yazıldığına göre
koyu kestaneymişler. 
Bu renkte gözler çok çıkar benim memleketimde de. 
Tanya,
saçların ne kadar kısa kesilmiş, 
oğlum Memet'inkilerden farkı yok. 
Alnın ne kadar geniş, 
ay ışığı gibi,
rahatlık, ve rüya veriyor insanın içine. 
Yüzün ince uzun, 
kulakların büyücek biraz. 
Henüz çocuk boynu boynun :
henüz hiçbir erkek kolu sarılmamış anlıyor insan. 
Ve püsküllü bir şey sarkıyor yakandan:
süsünü sevsinler mini mini kadın.


Arkadaşları çağırdım, bakıyorlar resmine :

-Tanya, 
senin yaşında bir kızım var.
-Tanya, 
kız kardeşim senin yaşında.
-Tanya, 
senin yaşında sevdiğim kız. 
Bizim memleket sıcaktır
bizde kızlar tez kadınlaşır.
-Tanya, 
senin yaşında kızlarla okulda, fabrikada, tarlada arkadaşız.
-Tanya, 
sen öldün,
ne kadar namuslu insanlar öldürüldü ve öldürülmektedir,
ama ben,
yedi yıldır kavgada hayatımı tehlikeye koyamadan
hapiste de olsa bal gibi yaşıyorum.)

Sabah oldu Tanya'yı giydirdiler, 
ama çizmeleri, şapkası, gocuğu yoktu,
iç etmişlerdi onları. 
Torbasını getirdiler :
torbada benzin şişeleri, kibrit, kurşun, tuz, şeker. 
Şişeleri boynuna astılar, 
torbasını verdiler sırtına. 
Göğsüne bir de yazı yazdılar :
"PARTİZAN".
Köyün alanına kuruldu darağacı. 
Atlılar çekmiş kılıcı
halka olmuş piyade askeri. 
Zorla seyre getirdiler köylüleri.

İki sandık üst üste, 
iki makarna sandığı. 
Sandıkların üstüne
yağlı urgan sallanır,
urganın ucu ilmik.

Partizan kaldırılıp çıkarıldı tahtına.
Partizan
kolları bağlı arkadan
durdu urganın altında dimdik.

Nazlı, uzun boynuna ilmiği geçirdiler.

Bir subay fotoğrafa meraklı,
bir subay, elinde makina : Kodak,
bir subay resim alacak.
Tanya seslendi kolhozlulara ilmiğinin içinden
"- Kardeşler, üzülmeyin.
Gün yiğitlik günüdür.
Soluk aldırmayın faşistlere,
yakın, yıkın, öldürün..."

Bir Alaman vurdu ağzına partizanın, 
genç kızın beyaz, yumuk çenesine aktı kan. 
Fakat askerlere dönüp devam etti partizan : 
"- Biz iki yüz milyonuz.
İki yüz milyon asılır mı?
Gidebilirim ben.
Ama bizimkiler gelecekler.
Teslim olun, vakit varken..."

Kolhozlular ağlıyordu. Cellat çekti ipi.

Boğuluyor nazlı, boynu kuğu kuşunun. 
Fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan 
ve hayata seslendi İNSAN: 
"- Kardeşler
hoşça kalın. 
Kardeşler
kavga sonuna kadar.
Duyuyorum nal seslerini
geliyor bizimkiler!"

Cellat bir tekme attı makarna sandıklarına.
Sandıklar yuvarlandılar.
Ve Tanya sallandı ipin ucunda