İHD tarafından AİHM’e taşınan davanın kararında, polisin toplumsal olaylarda biber gazı kullanımıyla ilgili Türk yasal mevzuatının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle (AİHS) uyumlu olmadığına hükmetti. Kararda Ankara’nın bu alandaki yasal mevzuatını değiştirmesini de talep etti.

Türkiye’yi 20 bin euro cezaya çarptıran AİHM’in, haklı bulduğu Abdullah Yaşa ise, geçtiğimiz yıl cezaevlerinde yapılan açlık grevleriyle ilgili yapılan bir gösteride yakalanarak, tutuklandı.


28 Mart olayları olarak anılan ve 10 kişinin polis kurşunlarıyla yaşamını yitirdiği olaylarda polisin attığı gaz fişeğinin yüzüne isabet etmesi sonucu yaralanan 13 yaşındaki Abdullah Yaşa adlı çocuğun davasını karara bağlayan AİHM, Türkiye’yi 15 bin Euro maddi ve manevi tazminata, 5 bin Euro da mahkeme masrafları olmak üzere 20 bin Euro cezaya çarptırdı.


İç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından AİHM’e taşınan davanın kararında, göstericilerin biber gazı kapsülleriyle yakın mesafaden ve doğrudan hedef alınmasının, “Ölümcül vakalara veya ciddi yaralanmalara yol açabileceği için, uygun bir polis davranışı olmadığı” belirtildi. Polisin biber gazı kapsüllerini “eğik atış” (45-50 derecelik açı) yaparak kullanması gerektiğine hükmeden mahkeme, olayın meydana geldiği tarihte polisin biber gazı kullanımına ilişkin Türk yasal mevzuatının “şahısların fiziksel bütünlüklerinin korunması için Avrupa'nın çağdaş demokrasilerinden beklenen düzeyde güvence sağlamadığı ve barışçıl olmayan bir gösterinin dağıtılması için aranan hedefe orantılı yanıt oluşturmadığı” sonucuna vardı. 

Bu tespitten yola çıkan AİHM, biber gazının bu şekilde kullanılmasıyla AİHS'nin kötü ve insanlık dışı muameleyle mücadeyi kapsayan 3'üncü maddesinin Ankara tarafından ihlal edildiğine hükmetti. 


AİHM, davayla ilgili olarak güvenlik güçlerinin biber gazı kullanmalarının “polise saldıran ve yasadışı gösteri yapan bir grubun dağıtılması için orantılı” olduğu tezini kabul etmeyerek, hükümetten yasal mevuzatını gözden geçirmesini de talep etti. AİHS’nin 46'ıncı maddesini temel alan AİHM, biber gazı kullanımıyla ilgili 15 Şubat 2008 tarihli sirkülere rağmen ölme ve yaralanma riskini asgariye indirmek amacıyla Türk yasal mevzuatının kapsamlı biçimde gözden geçirilmesini istedi. Karar gereği hükümet davacıya 15 bin Euro tazminat, 5 bin Euro da mahkeme masrafı ödeyecek. 


Davaya ilişkin bilgi veren dönemin İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Yaşa ailesinin avukatlığını üstlenen Av. Reyhan Yalçındağ, 28 Mart 2006 diye tabir edilen olaylar silsilesinin hafızalarda taze olduğunu belirterek, “7’si çocuk toplam 10 kişinin polislerce öldürülmelerinin ve de yüzlercesinin de yaralanmasının üzerinden tam 7 yıl geçti. Savcılıklara yapılan sayısız suç duyurularına ve çok sayıdaki delile rağmen, bugüne kadar kolluk görevlileri hakkında ne idari ne de cezai anlamda verilen tek bir ceza olmadığı gibi; o günlerde tesadüfen hayatta kalan ağır yaralı çocukların çoğu bugün farklı gerekçelerle cezaevlerinde” dedi.


Bu davalardan birinin de 1 Mart 1993 doğumlu Abdullah Yaşa’nın davası olduğunu ifade eden Yalçındağ, “29 Mart 2003’de Koşuyolu semtinde, polislerin gaz fişekleriyle kitleye saldırmasının ardından yüzüne isabet eden fişek sonucu ağır yaralandığında sadece 13 yaşındaydı. Diğer tüm dosyalarda olduğu gibi fail olan polisler cezasız kaldı; adalet yerinde saydı ve de İHD Diyarbakır Şubesi aracılığıyla dosyayı AİHM’e taşıdık” diye konuştu.


‘AİHM HAKLI BULDUĞU YAŞA ŞİMDİ CEZAEVİNDE’

Benzer davalarda olduğu gibi, iç hukuk yollarından adil bir sonuç alamadıkları ve failler yargılanmadığı için dosyayı AİHM’e taşıdıklarını vurgulayan Yalçındağ, şunları söyledi: “Bugün verilen kararda mahkeme, Türkiye’yi işkence ve gayri insani muameleden dolayı 15.000 Euro manevi-maddi tazminat ve de 5.000 Euro adli gider olmak üzere toplam 20.000 Euro tazminata hükmetti. Abdullah Yaşa ise, geçtiğimiz yıl cezaevlerinde devam eden açlık grevleriyle ilgili toplantı ve gösteri hakkını kullandığı için Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 4.5 yıl hapis ve de 36.000 TL para cezasına çarptırıldı. Yani yaralanan 13 yaşında bir çocuğa verilen tazminat, aynı çocuğa ‘gösteri özgürlüğünü kullandığı için’ verilen para cezasıyla pata bir durum yaratmakta. Abdullah halen D Tipi Cezaevi’nde.” anf