"GENELKURMAY BAŞKANI'NIN GÜNDEMİ YOĞUNDU"


Üye hakim Ali Efendi Peksak'ın, Genelkurmay Başkanları ve Kuvvet Komutanları 1. Orduda gerçekleşen seminere katılabilir mi? şeklindeki sorusuna tanık Büyükanıt, "Kuvvet Komutanları seminere katılabilir. Genelkurmay Başkanı da uygunsa müsaitse önemine göre seminere katılır. O dönemde Irak konusu gündemdeydi ve Genelkurmay Başkanı'nın gündemi yogundu ve seminere katılma şansı yoktu" diye cevap verdi. Mahkeme Başkanı Ömer Diken'in soruları üzerine Büyükanıt, kendisi imzaladıktan sonra raporu Genelkurmay Başkanı'na gönderdiğini belirterek, "Birkaç gün sonra da Komutanın makamına çıkarak bu konuda bir direktifi olup olmadığını sordum. Olmadığını söyledi"dedi. Üye hakim Ali Efendi Peksak da sonuç raporunda "Milli Mutabakat Hükümetinin kurulması, sivil toplum örgütlerinin yeniden yapılandırılması ve MİT Başkanlığı'na asker kişilerin getirilmesi" konularının altının kim tarafından çizilmiş olabileceğini sordu. Büyükanıt bu konuda bir fikri olmadığını belirtti. Plan semineri ya da harp oyununun bir senaryoya göre yapıldığını belirten Büyükanıt, "Seferberlikten sıkıyönetime kadar uzanan geniş bir yelpaze var. Seferberlik ya da sıkıyönetimin ilan edilmesi de senaryo kapsamında normaldir. Varsa bu askeri bir harekattır. Dolayısıyla mantıktan uzak değildir. MİT Müsteşarlığına askeri kişi getirilmesi de hayali değildir. Yakın tarihe kadar MİT Müsteşarlıklarında asker kişiler vardı. Sıkıyönetim merkezlerinin komutanlık karargahı olması da böyle bir durumda gayet normal bir uygulamadır" diye konuştu.


"İRTİCA HER ZAMAN TSK TARAFINDAN TEHDİT OLARAK GÖRÜLMÜŞTÜR"


Üye hakim Murat Üründü "2002 -2003 yıllarında Türkiye'de en öncelikli tehdidin ne olduğunu sordu. Zaman zaman tehdit önceliklerinin değişiklik gösterebildiğini belirten Büyükanıt, "Günümüz için sorarsanız yıllardan beri Türkiye'nin başının belası olan ve olmaya devam eden terörü 1. sıraya koymamız gerekir" dedi. Üründü'nün, 2002-2003 yıllarında irticanın birinci öncelikli olarak iç tehdit içerip içermediğini sorması üzerine tanık Büyükanıt ise "O dönemi bilmiyorum. İrtica, Türk Silahlı Kuvvetler tarafından her zaman bir tehdit olarak görülmüştür. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. İrtica, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel esaslarına tehdittir. Laikliğe karşı bir tehdit görülüyorsa bu bir tehdittir. Anayasamızın temel değerlerine karşı bir tehdit varsa bu bir tehdittir tabii. İrtica geniş kapsamlıdır. Herkes kendine göre değerlendirebilir" diye konuştu.


SAVCININ SORUSUNA SANIKLAR VE AVUKATLAR TEPKİ GÖSTERDİ


Savcı Hüseyin Kaplan, "Seminerin sonuç raporunda İstanbul ili için ilave 4 Tugaya ihtiyaç olduğu belirtilmiş. Ancak o döneme ilişkin basında yer alan bazı söylentiler, rivayetler var. Sayın Genelkurmay Başkanımız, Çetin Doğan'ın İstanbul'da istenilmeyen işler yaptığını öğrenmiş ve bu durum ciddi sıkıntılar doğurmuş. Çetin Doğan'ın 4 Tugay daha istemesine rağmen 1. Orduya bağlı bulunan bazı birimler, farklı komutanlıklar emrine kaydırılarak olası bir darbeyi engellediği rivayet ediliyor" dedi. Bunun üzerine sanıklar ve avukatlar rivayetlerle ilgili soru sorulamayacağını belirterek, savcının sorusunu eleştirdi.


"BÖYLE BİR BİLGİM YOK KUSURA BAKMAYIN"


Büyükanıt da "Böyle bir bilgim yok. Kusura bakmayın" dedi. Büyükanıt İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığı yaptığını belirterek, "İstanbul, idare edilmesi güç şehirlerden biridir. Takviye ihtiyacı olan bir ildir ve bunun da seminerde dile getirilmesi normaldir. Bu takviye, savaş durumu nedeniyle değil, toplumsal olaylarda emniyet güçlerine takviye olmak amacıyla gereklidir" diye cevap verdi.


"OLAYIN SİYASİ BOYUTU VAR"


Davanın bir numaralı sanığı tutuklu sanığı Çetin Doğan, "Yağma var, güneydoğuda PKK ayaklanması var, Yunanistanla ilgili sorunlar var. Böyle bir durumda meclis sıkıyönetimi onaylamıyor. Bu durumda meclisin çıkış yolu nedir. Böyle bir durumda Milli Mutabakat Hükümeti gündeme gelir mi?" diye sordu. Tanık Büyükanıt, "Net birşey söyleyem. Olayın siyasi bir boyutu var. Başka bir yorum yapamam" diye cevap verdi. Duruşma savcısı Savaş Kırbaş'ın "Meclis toplanamıyor. Milli Mütabakat Hükümetini 1. Ordu mu kuracak?" şeklindeki sorusuna tanık Büyükanıt, "Tabi ki olmaz. Meclisin görevidir. Eşyanın tabiatına aykırıdır" diye konuştu.


"ÖYLE BİR ŞEY DUYMADIM"


Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın darbe teşşebbüsünü engellediği iddialarına ilişkin sorular üzerine cevap veren Büyükanıt, "Hiç öyle bir şey duymadım" dedi. Darbe planı yaptığı iddia edilen askerlerin terfi edilip edilmeyeceği yönündeki avukatın sorusuna tanık Büyükanıt, "Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) elinde mahkeme kararı mı var ki bunlar savcının iddialarıdır" dedi. Tutuklu sanıklardan Süha Tanyeri'nin aynı yöndeki sorusuna Yaşar Büyükanıt, "Şimdiye kadar 10 Şura toplantısına katıldım. Şurada kalp krizi geçiren generaller gördüm. Terfi ettirmek değil haklarında yasal işlem yaptırılırdı" diye konuştu. Bu sözlerin ardından salonda alkış sesleri kurdu.


"HATIRLAMIYORUM"


Avukat Şule Nazlı Erol 2003 Ağustos ayında 1. Ordu Komutanlığı'na Yaşar Büyükanıt'ın atandığını belirterek, "Atandıktan sonra darbe planı yapıldığına dair kulağınıza bir dedikodu geldi mi?" dedi, Büyükanıt, "Hayır duymadım. Bana söylenseydi duyardım" diye konuştu. Avukat Haluk Demirkılıç, "Askerlik yaptığınız dönemde bu şekilde Olasılığı En Yüksek Tehlikeli senaryo gördünüz mü? şeklindeki soruya tanık Büyükanıt, "Hatırlamıyorum" diye cevap verdi. Aralarında emekli albay Dursun Çiçek'in de bulunduğu bazı tutuklu sanıklar Yaşar Büyükanıt'ın rahatsız olduğunu bildiklerini belirterek geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Mahkeme Başkanı da ifadesi alınan Yaşar Büyükanıt'a geçmiş olsun dileklerini ileterek istemesi halinde duruşma salonundan ayrılabileceğini ifade etti. Bunun üzerine Yaşar Büyükanıt duruşma salonundan ayrıldı.

(BB)