Güçlü Örgütler Güçlü Kadınlar Projesi, kapsamında Bağımsız Kadın Enstitüsü'ne dönüşecek olan VAKAD, ayda 10 olmak üzere 16 ayda toplam 160 bilgilendirme semineri yapacak. Kadınların özellikle hangi konularda bilgilendirilmeye ihtiyaçları olduğunu belirlemek için anket çalışması yapan VAKAD'ta görevli Sosyolog Aylin Çelik, 500 kadın üzerinden kesin sonuçların de elde edilemeyeceğini söyledi.

Kadınların en büyük problemlerinin başında, resmi kurumlarla yaşadıkları dil, okuma-yazma sorunu olduğu ortaya çıktığını anlatan Sosyolog Çelik, "Anadilde eğitim göremeyen insanlar, resmi dille ailelerinde değil, okullarda karşılaşıyorlar. Okula hiçbir zaman gidemeyen kadın ise ne resmi dili öğrenebiliyor, ne de bu dilin aracı olduğu kurumsal işlerini çözebiliyor. Anadilde eğitimin resmiyet kazanmadığı bir toplumda, resmi dili bilmeyenlerin cahil olarak görülmesi ve dahası kendi sorunlarını çözememeleri çok büyük bir sorundur" diye konuştu.

RESMİ NİKAH ARTTI

Çelik, ankete katılan kadınların yüzde 75.2'sinin resmi nikahlı, yüzde 4.8'inin imam nikahlı olması kadının medeni haklarına ulaşması açısından olumlu bir sonuç olduğuru fakat sadece 500 kadından yola çıkarak Van'daki kadınların büyük çoğunluğunun resmi nikahla evli olduğunu söylemeninde yanlış olduğunu söyledi. Önceki yıllara göre resmi nikahla evliliğin artmış olduğunu söyleyen Çelik, "Sosyal Yardımlaşma Vakfı’yla yaptığımız görüşmeler sonrasında imam nikâhıyla evli olduğu eşini kaybeden kadın, eğer 18 yaşından küçük çocuğu varsa aylık 120 TL nakdi destek alabilmektedir" diye konuştu.

EVDE ÇALIŞAN VARSA YARDIM ALABİLECEK

Bir evde sigortalı herhangi bir işte çalışan kişi olduğunda o ailenin Sosyal yardımlaşma Vakfı'nda nakdi ya da ayni herhangi bir destek alamadığına değinen Çelik, "Valilik bünyesindeki İş-Kur toplantısından edindiğimiz bilgi doğrultusunda, yeni yasal düzenlemeye göre evde çalışan kişinin maaşı hanede yaşayan kişi sayısına bölünecek ve kişi başına 300 TL’den az para düşüyorsa o aile kömür ya da gıda yardımı alabilecektir. Uzun zamandır üzerinde durduğumuz bir konuydu bu. Bu düzenlemenin uygulanması sürecini de yakından izliyoruz" dedi.

GÖRÜCÜ USULÜ EVLİLİK HALEN YAYGIN

Alan araştırmasına katılan kadınların evlilik şekillerine bakıldığında, görücü usulüyle evliliğin yaygın olduğu görülmektedir. Kadınların eşlerini kendilerinin seçmediklerini belirten Çelik, "Ailelerin 'uygun gördüğü' kişilerle kadınlar, fikirleri sorulmadan evlendiriliyorlar çoğu zaman. Bu da aile içi şiddet başta olmak üzere pek çok soruna neden olmaktadır. Erken yaşta evlenen kadınlar, erken yaşta anne oluyorlar. Henüz kendi fiziki, psikolojik, zihinsel gelişimini tamamlamayan genç kadınlar, çocuk büyütmek gibi ciddi bir durulma karşı karşıya kalıyorlar. Alan araştırması sırasında tanıştığımız 500 kadından yüzde 47’sinin 2 ila 4 çocuğu varken yüzde 3,6’sının 8'in üzerinde çocuğu olduğu görülmektedir. 51 yaş ve üstü kadınların yüzde 21,1’inin 8'den fazla çocuğu vardır" dedi.

KORUNMA YÖNTEMLERİNDEN HABERDARLAR

Çelik, gebelikten korunma yöntemlerinden haberdar olma yaşlarına baktığımızda 31-40 yaş arasındaki kadınların yüzde 83.6’sının korunma yöntemlerinden haberdar olduğu, 51 yaş ve üstündekilerinse (menopoza girmeden evvel) yüzde 11’inin korunma yöntemlerinden daha önce haberleri olmadığı görüldüğünü söyledi. Çelik, "Bu da o yaş grubundaki kadınların neden daha fazla çocuk sahibi olduklarını bir ölçüde açıklamaktadır" diye konuştu.

ŞİDDET YAŞ ARALIĞI 41-50

Ankete katılan kadınların yüzde 36'nın şiddete maruz kaldığını belirten Çelik, bu oranın sadece anket yapılan 500 kadını kapsadığını söyledi. Çelik, "Şiddet gören kadınların yaşına baktığımızda en fazla şiddet görenler 41-50 arası kadınlar. Bu yaş aralığındaki kadınların yüzde 49.3’ü şiddet görmekte. Bir diğer ifadeyle orta yaştaki her iki kadından biri şiddet mağduru. Evliliğin ilk yıllarında geçimsizlik yaşanır, şiddet sonradan geçer gibi toplumda garip bir inanış var. Fakat açıkça görülmekte ki evliliğin ilerleyen yıllarında şiddet oranı artıyor ya da kadınlar artık gördükleri şiddeti gizlemiyor. Genç kadınlar eşlerinden gördükleri şiddeti bir süre "normal" olarak addediyor, toplumsal cinsiyet rollerinin erkeğe tanıdığı bir hak olarak görüyor, kendini bu durumda suçlu buluyor. Fakat yaş ve evlilik süresi ilerledikçe kadın görüyor ki yaşadığı şey şiddet. Kadınların en çok maruz kaldığı şiddet türlerine baktığımızda yüzde 61 ile fiziksel şiddet, sonrasında yüzde 60 ile sözel şiddet geliyor. Yalnızca dayağın değil; küfrün, hakaretin, aşağılamanın da bir şiddet yöntemi olduğunu birçok kişi kabul etmiyor. Fakat burada da gördüğümüz gibi kadınlar yaşadıkları durumu şiddet olarak dile getiriyorlar. Şiddeti uygulayan kişiye baktığımızda kadınların yüzde 71’i eşinden, yüzde 24’ü eşinin ailesinden (kayınvalide, kayınpeder, kayın, görümce, elti) şiddet gördüğünü belirtmiştir" dedi.