ÇİTİCİ TANIK OLARAK DİNLEDİ

Duruşmada Ferzan Çitici tanık sıfatıyla kürsüye alındı. Olaylar sırasında Bayrampaşa Cezaevi içinde olayların yaşanmadığı bölümde olduğunu belirten Ferzan Çitici o dönem cezaevindeki ölüm orucundaki mahkumlarla 2 ay boyunca görüştüğünü, bu görüşmelerde gazeteci ve aydınların da yer aldığını söyledi. Çitici, Adalet, İçişleri ve Sağlık Bakanlığı'nın imzaladığı üçlü protokol üzerine Bakanlar Kurulu'nun aldığı bir kararla operasyona karar verildiğini belirterek, "Aynı gün sabah 5'te operasyon başladı. Operasyon günü Cezaevi müdürü operasyona ilişkin talep gönderdi. Ben de 'olur' imzası verdim. Ama ben müdahaleye hangi komutan katıldı, kaç kişi vardı ve kimler yönetti bilmiyorum. Cezaevi müdürünün odasında müdahaleyi takip ettim. Orada otururken askeri yetkililerde vardı. İçerde anons yapılıyordu. Anonsların isabetli olduğunu, herhangi vahim bir olaya sebebiyet verilmemesini söyledim. Kısa bir süre sonra silah sesleri gelmeye başladı. O zaman jandarmanın silah kullandığını anladım" dedi.


"OPERASYONU GÖRMEDİĞİM İÇİN TUTANAĞI İMZALAMADIM"

Operasyondan sonra jandarma görevlilerinin kendisine bir tutanak getirerek imzalamasını istediklerini belirten Çitici, ‘Tutanakta görgüye dayalı bilgiler vardı. Ben jandarmanın nasıl müdahale ettiğini görmediğim için imzalamadım. Müdahale emrini de ben vermedim. Diğer başsavcılar imzaladı, siz neden imzalamıyorsunuz diye sordular. 'Benim bu tutanağı imzalamam doğru değil, operasyonu göremedim' dedim ve imzalamadım. Operasyon bitti. Ben hava almak için dışarı çıktım. Yanımda Fikret Ünalan vardı" diye konuştu.


"KRİPTOLU TELEFONDA GİZLİ OPERASYON KONUŞULDU"

Eylemden bir gün önce Adalet Bakanlığı tarafından arandığını belirten Çitici, "Jandarma Bölge Komutanlığı'na gitmemi, oradan kriptolu telefonla görüşme yapacağımızı söylediler. Dönemin Üsküdar Başsavcısı ile gittim. Telefonda gizli bir operasyon yapılacağını söylediler. Ölmekte olan kişileri kurtarmaya yönelik bir operasyon olacaktı. Operasyonun bana nasıl yapacağı anlatılmadı. Toplantı niteliğinde değildi. Cumhuriyet Başsavcılığının cezaevi yönetimi ile ilgili yetki ve görevi yoktu. Kuvvet isteme veya müdahale isteme yetkisi cezaevi müdürüne aittir" dedi.


ZEKİ BİNGÖL'ÜN İDDİALARINI YALANLADI

Mağdur avukatları operasyon koordinatörü Binbaşı Zeki Bingöl'ün kitabında yer alan iddiaları sordu. Zeki Bingöl'ün "Operasyonun haftalar önce Balmumcu kışlalarında planlandığını ve Balmumcu toplantılarında Ferzan Çitici'nin de olduğu' ifadelerini Çitici yalanlayarak toplantılara katılmadığını söyledi. Bingöl'ün 'her hafta tatbikat yaparlardı" iddialarına ilişkin ise Çitici, "Ben görmedim. Zeki Bingöl o zaman neredeymiş" şeklinde yanıt verdi.


"TANIĞIN NAZİRE YAPMASINA MÜDAHALE EDİN"

Müşteki avukatlarından Ömer Kavili tanık Çitici'ye soru sormak istedi. Avukat Kavili arkası dönük duran Çitici'ye kendisine dönmesini usülün böyle olduğunu ifade etti. Bunun üzerine tanık Çitici, "Öyle mi? İlk defa mahkeme huzuruna çıktığım için olabilir" diye konuştu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hayri Özdal, avukat Kavili'ye sorusunu sormasını istedi. Kavili de Mahkeme Başkanı'na "Tanığın nazire yapmasına müdahale edin" dedi.


"OPERASYONU İÇİŞLERİ VE ADALET BAKANLIĞI MÜŞTEREK UYGULADI"

Mağdur avukatları operasyonun sorumlusunun kim olduğunu sordu. Çitici,"Hükümetin aldığı kararı İçişleri ve Adalet Bakanlığı müştereken uyguladılar. Bu olayın sorumluları bulmak yargıya aittir" dedi. Mağdur avukatlarının operasyona siz mi izin verdiniz yoksa Adalet Bakanlığı'nın baskısıyla mı 'olur' belgesini imzaladınız' diye sorması üzerine Çitici sinirlenerek "Vahşete izin verdim dememi mi bekliyorsunuz. Operasyondaki kişilerin öleceğini bilemezdim. Bana öldürülecekleri konusunda bilgi verilse karşı çıkardım" şeklinde yanıt verdi.


MÜŞTEKİLERE TEŞHİS

Çitici tanık olarak beyanlarının alınmasının ardından aracıyla eskort eşliğinde adliyenin otoparkından ayrıldı. Devam edilen duruşmada ise müştekilere yüzleştirme yapıldı ve sanıkları operasyonlar sırasında görüp görmedikeri soruldu. Müştekiler operasyona katılan askerlerin gaz maskesi takması nedeniyle yüzlerini göremediklerini ve sanıkları teşhis edemediklerini belirtti. Mahkeme Başkanı tanık olarak çağrılan Zeki Bingöl'ün mahkemeye yazılı olarak bir ifade gönderdiğini belirtti. Bingöl yazılı olarak mahkemeye gönderdiği ifadesinde, 2000 yılında Jandarma Genel Komutanlığı atamaları ile Bayrampaşa Cezaevine istihbarat harekat ve eğitim subayı olarak görevlendirildiğini belirtti.


"ASKERLER GELİŞİ GÜZEL ATEŞ ETMİŞ OLSALARDI, KATLİAM OLURDU"

19 Aralık'taki operasyonda görev aldığını ifade eden Bingöl, "Benim taburumu komuta eden kişi Tabur Komutanı Dursun Ertuğrul'dur. Birliğin görevi Bayrampaşa cezaevinin dış korumasında emniyet tedbiri alması, görev yerlerini izlemek ve harekatı yöneten komutan olan İstanbul Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş'a bilgi vermekti. Engin Hoş'un görevi ise, dönemin İstanbul Başsavcısı Ferzan Çitici ile Cezaevi Savcısı Fikret Ünalan'ı, bilgilendirmekti. Harekat tamamen Engin Hoş'un yazılı verdiği 'Tufan Harekat Emri'ne göre gerçekleştirildi. Bildiğim kadarıyla da emrin dışına çıkılmadı. Engin Hoş, mahkumlara megafonla, 'Teslim olun. Direniş göstermeyin' şeklinde çağrı yaptı. Bu çağrıyı da Ferzan Çitici'nin hazırladığını biliyorum. Birlikler yerlerini aldıktan sonra bu bildiriyi tüm koğuşlara okudum. DHKP-C koğuşlarında okuduğum sırada, ateş açıldı ve sıcak çatışma başladı. Çatışmaya sadece DHKP-C ve TİKKO mensubu olan koğuştakiler katıldı. Diğer koğuştaki PKK ve diğer örgüt mensupları, direniş göstermeyerek tahliye edildiler. DHKP-C ve TİKKO'nun bulunduğu koğuşlardan alt koridora malzemeler atılarak yangın çıkarıldı ve müdahale birliklerinin koğuşlara girilmesi engellendi. Direniş gösterilmeyenlerin koğuşları iş makineleri ile delindi ve tahliyeler gerçekleştirildi. Yanan koğuşlar demir parmaklıklıydı. Direniş gösterdikleri için içeri giremedik. Oraya müdahale edilemedi ancak bahçeye çıkan alt kattaki kilitli kapıyı açıp, yangında ölen insanların kurtarılmaları mümkün olduğu bir gerçekti. Ancak kimse bunu yapmadı. Benim gördüğü 6 insan feci şekilde ölmüştür. Bu olaylar gerçekleşirken 2 kişi operasyonun sona erdirilmesi için kendilerini koğuş bahçesinde yakarak hayatlarına son verdiler. Bu karmaşada yaralanan 4 tutuklu ölmüştü. Bunlara ulaşmak ancak yangın söndürüldükten sonra mümkün oldu. Eğer görevli askerler gelişi güzel ateş etmiş olsalardı, katliam olurdu" dedi.


"ATILAN GAZ BOMBALARINI MESLEK HAYATIMDA HİÇ GÖRMEDİM"

Operasyonun 12 saat sürdüğünü ifade eden Bingöl, "Operasyon bittiğinde İstanbul Başsavcılığı'nca görevlendirilen 5 kişiden oluşan heyet ve Eyüp'ten 3 savcı, gerekli incelemeleri yapmışlardır. Yapılan arama sonucunda, belge ve suç unsuru olan malzemeler tutanağa geçirilerek, müsadere altına alındı. Operasyon sırasında armuda benzeyen, bir cins lastik kaplı gaz bombası atıldı. Ancak bu bombanın Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı olan envanterlerde olmadığını biliyorum. Meslek hayatımda da hiç görmedim. Bu malzeme Engin Hoş'un emriyle kullanıldığını sonradan öğrendim. Operasyondan önce hazırlık aşamasında, dönemin Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman, İstanbul'a gelerek, Türkiye çapında yapılacak olan cezaevlerine müdahale sunulu seminer tipinde, denetleme ve bilgi alma şeklinde toplantı yaptı. Toplantıda Bayrampaşa başta olmak üzere, Ümraniye, Metris, Paşakapısı cezaevleri konusunda, mevcut durum hakkında da bilgi aldı. En çok Bayrampaşa Cezaevi üzerinde duruluyordu. Çünkü Bayrampaşa'da elde edilecek başarıyla yurt çapındaki tüm operasyonun başarıya ulaşacağına inanılıyordu. Bayrampaşa terör örgütleri yapılanmasının merkezi olarak görülüyordu. Operasyon öncesinde haftada 3 kez toplantı yapılıyordu. Tutuklular Ferzan Çitici'yi rehin almayı planlıyordu. Tutukluların en vahim planı, 60 bloktan oluşan cezaevi çatısını yakarak, yangın çıkarmaktı.


"SUÇ ÖRGÜTLERİNCE HEDEF OLARAK GÖRÜLÜYORUM"

Bingöl ifadesini yazılı olarak göndermesinin sebebini ise şöyle açıkladı: "DHKP/C ve bazı çıkar amaçlı suç örgütlerince tarafım hedef olarak görülmektedir. Bu nedenle hakkımda koruma kararı alınmıştır. Özellikle bu dava ile ilgili mahkeme tarafından tanık olarak dinleneceğim hususu basına yanısmasıyla birlikte adı anılan örgüt ve iştiraklerinin şahsıma eylem hazırlığı içinde olduğu yönünde istihbarat vardır. Muhtemel günde duruşmanın yapılacağı 25 Mayıs 2012 günü eylem gerçekleştirileceği yönünde duyumlar vardır. Ben gelip ifade vereceğim. Ancak bir şekilde duruşmaya gelmeden önce başıma bir hadise gelir ise diye beyanımı yazılı olarak sunmak istedim"


BİNGÖL'E ZORLA GETİRİLME KARARI

Mahkeme heyeti duruşmaya verilen aranın ardından ara kararını açıkladı. Heyet tanık Zeki Bingöl ve dönemin cezaevi savcısı Fikret Ünalan'ın zorla getirilmesine karar verdi. Ayrıca katılanlardan Ali Ekber Düzova'nın tanık olarak beyanın Almanya'da yetkili makamlara verilmesine hükmeden mahkeme, sanıkların duruşmalardan vareste tutulması yönündeki isteğini de reddetti.


ADLİYE ÖNÜNDE EYLEM

Öte yandan Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği üyesi bir grup ise duruşma öncesinde Bakırköy Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. "Adalet istiyoruz" sloganı atan grup "19-22 Aralık katliamının sorumluluarı cezalandırılsın" yazılı pankart açtı. Basın açıklamasının ardından grup duruşma süresince adliye önündeki bekleyişini sürdürdü.


CT(SB)