“3 Temmuz sabahı evlerimizden alındık. Kime ne zarar verdiğimizi bilmeden. Birkaç polis kulağımıza fısıldadı, 'Siz silahlı suç örgütü kurdunuz.' Evlerimizi aramadılar, bahçelerimizi kazmadılar. Bu örgütün silahlarını kimse aramadı. Sorgular başladı. Gördük ki şike yapmışız. Tutuklandık. Anladım ki en özgür olduğum tarihin başlangıcı 3 Temmuz’muş. Sonra zulüm başladı. İtibarsızlaştırma başladı. Kampanyalar başlatıldı. Savcı Berk de söyledi 'Basının yazdığının yüzde 90’ını yanlış' diye. Ancak bu yalanlara müsaade etti. Bizlerin suçu sabitti. Fenerbahçeli olmak. İddianame açıklanınca rahatladık. Suçlamalar tutarsızdı, eksikti. Tıpkı savcının mütalaasındaki gibi. Yargılama başladı. İlk defa savunma yapabiliyorduk en azından saygı gösteriliyordu. Bu seferde hızlı bir şekilde yargılanma yapıldı ki ceza verilsin diye dedikoduları çıktı. Şimdi karşınızdayız. Şike olmadığını siz bizden daha iyi biliyorsunuz. Bunları hak etmediğimizi biliyorsunuz. Türk sporuna bu kadar katkı yapan, devletten kuruş almadan stadını yapan Yıldırım’ın örgüt kurmadığını çok iyi biliyorsunuz. Bizlerin mahkum olmasının önemli olmadığını sadece Fenerbahçe’nin zarar görmemesini istediğimizi biliyorsunuz. Sizlerden ricam bildiğinizi okuyun, bildiğiniz gibi davranın. Karar sadece benim için değil bağımsız Türk mahkemeleri için verilecektir. Bizler neden Özel Yetkili de yargılandığımızı bilemedik. Benzer konularda 1 gün bile tutuklu yargılanmayanlar varken, 1 yıldır süren esareti anlayamadık. UEFA ders niteliğinde bir karar verdi. Önemli olan kararın sonucu değildir. Bu kararda özel yetkili mahkemelerin tasarrufunun adı bile anılmıyor. Vereceğiniz karar Türk futbolunu etkileyecektir. Sizlerin, polis ve savcıları incitmemek, kamuoyunun bir kısmını tatmin etmek veya Aziz Yıldırım’ın tasviyesini sağlamak için vereceğiniz karar Türk futbolunun belki sonu olacaktır. Son sözüm ‘bu sevda bitmez ve Fenerbahçe’dir. Bunu dosta düşmana ilan ederiz. Hiçbir maçta şike ve teşvik yoktur" dedi. Yıldırım savunmasını tamamladı.


 



 


(BB)