Engin Esen


PKK lideri Abdullah Öcalan ile hükümet arasında Kürt sorununa çözüm arayışı sürerken, 1990'lardakine benzer bir çatışma sürecinin yaşanması ihtimali düşük görülüyor.

Diğer yandan, kentte zaten "fikri düzeyde" yaşanmakta olan çatışmanın, Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri sırasında, iddialara göre polisin eski Hizbullah hareketi üyelerine göz yumması nedeniyle alevlenebileceğine dikkat çekiliyor.

Olaylar rastlantısal mı, planlı mı?

Dicle Üniversitesi, biri bıçaklanarak, çok sayıda öğrencinin yaralandığı ve gözaltına alındığı üçüncü çatışmalı günün ardından hafta boyunca tatil edildi.

Diyarbakır Özgür Haber gazetesi Yazı İşleri Müdürü Naci Sapan, sakinleşmeye başlayan şehirde Barış ve Demokrasi Partisi'nin, onun merkezinde olduğu Demokratik Toplum Kongresi'nin ve İslamcı grupların olayın yayılmaması için çaba sarf ettiğini belirtiyor.

Ancak Salı günü yapılan görüşmeler, Çarşamba sabahı çatışma çıkmasına ve İslamcı öğrencilerin kurduğu Bilge Gençlik Kulübü'nden bir gencin bıçaklanmasına engel olamadı.

Av. Murat Çiçek:

"Klasik Hizbullah ve PKK çatışmasına yol açacak bir takım gelişmeler olacağı kanaatinde değilim. Üniversite içinde kalır. Çünkü '90'lı yıllar ile bugün arasında çok fark var."

Olayların önceden planlı bir hareketin parçası mı, yoksa tesadüfen mi geliştiğini bilmediklerini dile getiren Sapan'ın emin olduğu bir şey var: "Biraz daha büyürse önü alınamaz."

Sapan, "Böyle 3 gün devam etmiş olması sanki daha önce bir hazırlık yapılmış gibi bir izlenim veriyor" diyor.

Sapan'a göre, çatışmaların dinmemesinin başlıca sebebi atılan sloganlar: "İki öğrenci grubunun kavgasının sonucunda yapılan gösteride İslami kesim tarafından 'Kahrolsun PKK' sloganları atılmış. Bu da işin siyasi bir alt tabanının, bir zemininin olduğunu gösterir tabi."

Bu tür sloganlar "Yurtsever Gençlik" olarak adlandırılan, PKK ile BDP sempatizanı öğrencilerce 'savaş ilanı' olarak görülüyor.

Taraflar çatışmak istemiyor

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlumder) Batman Şubesi Yöneticisi Av. Murat Çiçek, olayların abartıldığını düşünüyor.

Olayı "karşıt görüşlü öğrenciler arasında çatışma" olarak gördüğünü belirten Çiçek'in yorumu şöyle: "Klasik Hizbullah ve PKK çatışmasına yol açacak bir takım gelişmeler olacağı kanaatinde değilim. Üniversite içinde kalır. Çünkü '90'lı yıllar ile bugün arasında çok fark var. Geçmişle yüzleşip, bugün legal alanda siyaset yapan, sivil toplumculuk yapmaya çalışan bir Hizbullah gerçeği var. O günden bugüne kadar şiddet eylemlerine bulaştıklarına dair somut bir gözlemimiz olmadı. Medyadan veya kamuoyundan takip ettiğimiz kadarıyla, PKK kesiminde de Hizbullah ile çatışma isteğine dair herhangi bir emare yok."

Çiçek, hapisteki Öcalan'ın 21 Mart'ta Diyarbakır'daki Newroz Meydanı'nda okunan barışçıl mesajıyla yeni aşamaya giren Kürt sorununa çözüm arayışına gönderme yaparak, "Gelinen süreçte, bölgede iyi bir hava hakimken her iki tarafın da çatışmayı körükleyen bir pozisyon alma riskine girişmeyeceğini düşünüyorum" diyor.

Provokasyon şüphesi

Dicle Üniversitesi'nde patlak veren çatışmalar, Kürt sorununa çözüm arayışı 'sürecine' yönelik bir provokasyon olabilir mi?

Bu konudaki şüphesini dile getirenlerden biri gazeteci İrfan Aktan.

Aktan, "Eğer özellikle bu sürece karşı bir organizasyon örgütlenmemişse üniversite dışına taşmaz, yani yaygınlaşmaz. Eski Hizbullah, şimdiki Hüda Par ismiyle legal alanda örgütlenen mütedeyyin ya da radikal İslamcı kesimin bunu göze alabileceğini düşünmüyorum" diyor.

İrfan Aktan:

"Şu anda Dicle Üniversitesi'nde gördüğümüz çatışma, fikri düzeyde Diyarbakır'da zaten var."

Aktan, "hükümetin politikası dışında devleti yönlendirmek isteyen devlet içi birimlerin" Hüda Par'a böyle bir misyon biçme olasılığını gözardı etmiyor.

PKK lideri Öcalan'ın Demokratik Toplum Kongresi'nin kuruluşu sırasında Hizbullah tabanına katılım çağrısı yaptığını hatırlatan Aktan, bu kesimin de çatışmadan yana olmadığını söylüyor.

Ancak Aktan, bunun 'uzlaşma' anlamına gelmediğini vurgularken şöyle devam ediyor:

"Şu anda Dicle Üniversitesi'nde gördüğümüz çatışma, fikri düzeyde Diyarbakır'da zaten var. Hizbullah'ın faaliyetlerine karşı toplumda ve Kürt hareketinde ciddi kaygılar var. Zaman zaman da didişiyorlar. İlk defa çatışmaya başlamış olmaları bence süreçle bağlantılı bir şey. Çünkü bunlar aynı zamanda radikal İslamcı olmakla birlikte Kürt milliyetçisi görünümünü de edinmiş durumdalar. 'Biz Kürtlük için mücadele ediyoruz fakat şimdi Öcalan devletle anlaşıyor, biz bu sürece karşıyız' diyorlar."

Kutlu Doğum Haftası programı

Diyarbakır'da bir yandan Fethullah Gülen hareketinin, diğer yandan Hizbullah'ın 2000'lerdeki şekliyle Mustazaflar Hareketi'nin atağa geçtiği söyleniyor.

Fakat Hizbullah militanlarının onlarca katliamdan ve 'faili meçhul' cinayetten sorumlu tutulduğu 1990'lı yılların anıları henüz canlı.

Bu yüzden, Hüda Par'ın büro kiralamakta bile zorluk çektiği söyleniyor.

Aktan, özellikle Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri boyunca, Hizbullah siyaseti güdenlerin "kendi renklerini Diyarbakır'a dayatmaya çalıştığını" belirterek, geçen hafta kentte yapılması planlanan güzellik yarışmasının tepkiler üzerine iptal edilmesini örnek olarak gösteriyor.

Naci Sapan'ın aktardığına göre, söz konusu kesim, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Pazar günü Diyarbakır Atatürk Stadyumu'nda düzenlenecek olan anma programına katılmayarak, alternatif bir Kutlu Doğum Haftası etkinliği düzenleyebilir.

Böyle bir etkinliğin gövde gösterisine dönüşme olasılığı yüksek.

Olaylarla ilgili olarak hem BDP'den hem de Hüda Par'dan gençlere "sağduyu" çağrısı yapıldı. Ancak Hüda Par, olayların "PKK'li bir grup öğrencinin" saldırısı sonucu başladığı iddiasını sürdürürken, BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, CNN Türk televizyon kanalında yaptığı açıklamada polisi eleştirdi ve İçişleri Bakanlığı'nı göreve davet etti.

Önümüzdeki dönemde neler olabileceğine dair öngörüde bulunan İrfan Aktan, Öcalan'ın çağrısı uyarınca silahlı PKK militanlarının sınır dışına çekilmesi halinde, onların "silahlı gücünün bastırdığı veya ürküttüğü" kesimlerin ortaya çıkma fırsatı bulacağını söylüyor.

Dicle Üniversitesi'ndeki olaylarla ilgili video görüntülerinde, Hizbullahçı oldukları iddia edilen gençlerle polis olduğu öne sürülen kişilerin adeta kol kola yürüdüğüne dikkat çeken Aktan, hükümetin 'çözüm sürecini' ilerletmek istiyorsa "bu tür çatışma ihtimalleri karşısında polisi tarafsız kılmak zorunda olduğunu" vurguluyor.