"Ancak Türkiye ile yıllar boyunca Milli Eğitim Bakanı olarak, Dışişleri Bakanı olarak ve Başbakan olarak çeşitli temaslarım oldu. Bu görev yaptığım dönem sırasında Türkiye ile Yunanistan arasında olumlu, barışçıl ilişkiler kurulmasını sağlamaya çalıştım. Türk ve Yunan halkını birbirine yakınlaştırmaya çalıştım. Bu ilişkinin tabanında hep iyi komşuluk ilişkileri, uluslararası hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasiye saygı olması gerektiğine inanıyorum. Aslında bizlerin işbirliğinden kazanacağımız çok şey var. İşbirliği yapmayıp düşmani veya rekabetçi bir yaklaşımla birbirimize yaklaşırsak kaybedeceğimiz çok şey var. Tabiki sorunlar devam ediyor. Kıta sahanlığı konusunda, Kıbrıs konusunda çeşitli hassasiyetler devam ediyor."


CHP'YE VE TÜRK HALKINA MESAJIM ŞU..


1960'tan 2000 yılına kadar Türkiye ile Yunanistan arasında neredeyse hiçbir işbirliğinin olmadığına işaret eden Papandreu, "Ancak iki ülke arasındaki yakınlaşma ilişkileri 2000 yılından sonra ortaya çıktı ve benim de aktif rol oynamaya çalıştığım bu dönem sırasında 35 anlaşma imzalandı iki ülke arasında. Söz konusu anlaşmalar çok çeşitli işbirliği alanlarını içeriyor" dedi.


Papandreu, dün Başbakan Recep Tayyip Edoğan ile görüştüğünü de aktararak, grüşmede Erdoğan'a yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdiğini kaydetti. Papandreu, "CHP'ye ve Türk halkına mesajım şu; ben barış için güçlü işbirliği oluşturmak için iki ülke arasında çalışmalarımı devam ettireceğim" dedi.


FAKİR BİR ÜLKE DEĞİLDİ AMA KÖTÜ YÖNETİLDİ


Papandreu, "Arap Baharı"nın artık yeni bir gerçeklik olduğunu söyleyerek, "Bölgenin yapısını, doğasını çok çeşitli yöntemlerle etkiliyor. Aynı zamanda Arap dünyasındaki durumun karmaşık olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Zorlu bir geçiş sürecinden geçiyoruz ve zorlayıcı bir çok konu var önümüzde" diye konuştu.


Demokrasinin seçimler anlamına geldiğini ifade eden Papandreu, şunları söyledi:


"Ama seçimin ötesine geçen unsurlar da vardır demokraside. Etkin ve açık demokrasilerin kökeninde adalet, dürüstlük, diğer insanlara saygı duyma, eşitlik, kadınlara saygı gösterme, gençlere saygı gösterme, herkesin özgürlüklerine ve haklarına saygı gösterme yatar. Demokratik kurumların daha güçlendirilmesi gerekmektedir. Hukukun üstünlüğü, gücü çok önemli. Güçlünün hukuku değil, hukukun üstünlüğü önem kazanmalıdır. Arap Baharı ile şu anda karşı karşıya olduğumuz bazı küresel konular arasında bir bağlantı kurmak istiyorum. Bugün dünyada bizi en zorlayan konulardan birnin demokrasi olduğuna inanıyorum. Demokrasi her gün yaşatmaya çalışmamız gereken bir şey, oksijene ihtiyaç duyan bir şey. Halkın yönetimi çok önemli. Çünkü insanoğlu olarak elimizde müthiş bir kapasite, bilgi, uzmanlık, teknolojiler var. Kullanabileceğimiz bu kadar araç olmasına rağmen bu araçlar, etkin ve adil bir biçimde kullanılmıyor. Hala çok ciddi eşitsizlikler var. Para, kaynak ve güç çeşitli noktalara aşırı konsantre olmuş durumda. İşte Arap Baharı'nın altında yatan nedenlerden biri bu. Arap Baharı'nın amacı demokrasiye ulaşmaktı ama aynı zamanda daha çok adalete, eşitliğe ulaşmak, yolsuzlukla mücadele. İşte bu mücadele dünyanın her yerinde devam ediyor. 2008 ekonomik krizinin temel nedenlerinden biri ABD'de ortaya çıkan ciddi eşitsizlik durumuydu. Benim ülkeme Yunanistan'a bakalım, eşitsizlik, saydam olamayan bir düzenin olması, adaletteki zaaflar, ülkeyi zorlu duruma getirdi. Fakir bir ülke değildi ama kötü yönetildi."


SORUMLULUK REJİMİN OMUZLARINDA


Suriye'deki durumu da değerlendiren Papandreu, şöyle konuştu:


"BM'nin verilerine göre şu ana kadar en az 7-8 bin kişi öldü, binlerce kişi yaralandı, cezaevlerine atıldı yada işkence gördü. Özellikle bir çok gazetecinin trajik bir biçimde öldüğünü ve yaralandığını da hatırlatmak istiyorum. Suriye'deki insani ve siyasi krize bir yanıt vermek bizim açımızdan en önemli konudur. BM'nin bu konudaki çabalarını tamamen destekliyoruz. Biz Suriye rejimi üzerinde uygulanan baskıyı arttırma yollarını bulmak zorundayız. Öncelikle bu krizin barışçı bir biçimde çözülmesi amaçlanmalıdır. Tabii burada sorumluluk rejimin omuzlarında. Şiddete son verip, yeni bir demorasi ve istikrar dönemi açılmalıdır Suriye'de. Aynı zamanda Suriye'nin Dostları grubu da çok önemli. Sayın Erdoğan'dan anladığım kadarıyla gelecek hafta sanırım Nisan'ın başlarında bu inisiyatif bir toplantı düzenleyecek. Krizi çözme amacıyla önemli adımlar atabileceklerine inanıyorum ben."


DG-YK (MK) (FOTOĞRAF)