Manisa’da oturan, elektronik teknikeri olarak bir şirkette çalışırken rahatsızlığı nedeniyle emekli olmak zorunda kalan 1 çocuk babası Şafak Ağustoslu’nun şikayetleri 2009 yılının sonlarına doğru ortaya çıktı. İri bir cüsseye sahip olan Ağustoslu’nun ayaklarının, vücudunun şişmesi, kilo almasına bağlandı. Yaptırdığı tahlillerin sonucunda demir eksikliği, kansızlık tanısı konulan Ağustoslu, tedavi gördü. Ancak kesilmeyen şikayetlerine halsizlik de eklenen Ağustoslu’ya başvurduğu aile hekimi ilk kez diğer hekimlerden farklı yaklaşımda bulundu.

Aile hekimi tarafından Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yönlendirilen Ağustoslu, yapılan ettkikler sonucu kötü tabloyla yüz yüze geldi. Altı aya yakın süre doktor doktor gezip ancak Mayıs 2010’da siroz tanısı konulan Ağustoslu, ilaç tedavisine alınırken, karaciğer nakli adayı olduğunu öğrendi. Ağustoslu, İzmir Kent Hastanesi’ne başvurup bekleme listesine adını yazdırırken, beklediği müjde geçen 30 Ocak akşamı geldi. İzmir’deki Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi’nde menenjit nedeniyle beyin ölümü gerçekleşen işitme engelli Merve Eskici’nin karaciğerine uygun hasta olduğu belirlenen Ağustoslu, heyecanla geldiği İzmir Kent Hastanesi’nde operasyona alındı. Ağustoslu’ya talihsiz genç kızın karaciğeri, Doç. Dr. Murat Kılıç, Doç. Dr. Murat Zeytunlu, Prof. Dr. Mehmet Alper, Opr. Dr. Cahit Yılmaz ve Opr. Dr. Zafer Önen’den oluşan ekip tarafından nakledildi.

İKİNCİ YAŞAMA YENİ İMAJ

Başarılı geçen ameliyattan sonra, uzatıp at kuyruğu yaptığı saçlarını "Bakımını yapamayacağım" diyerek hastane odasında kestirip ikinci hayata farklı bir imajla giren Şafak Ağustoslu, yanından bir dakika ayrılmayan eşi 45 yaşındaki Zehra Ağustoslu’ya vasiyette bulundu. Nakil öncesinde de organ bağışının önemini bildiğini, o zaman da bağış kararı aldığını belirten Ağustoslu, "Ama artık sadece organlarım değil tüm bedenimi bağışlıyorum" diyerek şunları söyledi:

"Ne içki içerim, ne sigara. Şeker ve kolesterolüm normal. Hepatit B, C yok. Hep 'Demir eksikliği var' denildi, rutin tahliller yapıldı, başka bir şeyden şüphelenilmedi. Vücudum şiştikçe şişti, 'Kilo alıyorsun' dediler. Oysa kilo alacak kadar fazla yiyip içmiyordum. Üniversite hastanesinde bir hafta yattım, ödem gidince 140 kilodan 117 kiloya indim. Siroz vakaların yüzde 20’sinin nedeni bilinmiyormuş, ben de o gruptan çıktım. Doktorlarım nakil gerekeceğini söyledi. Ben her zaman organ bağışına duyarlıydım. Bağış kararım vardı. Hatta 15 yaşındaki oğlum Tanalp ile bunun önemini anlatan, insanların bağıştan kaçmasına sitem eden bir mini film çekip youtube’a koymuştuk. Benim de organa ihtiyacım vardı ve bir aile çıkıp bana yaşam hediyesi verdi. Bu aile sadece benim hayatımı değil ailemin de hayatını kurtardı. Çalışamayacak olsam dahi onların başında, onlarla birlikte olmam yeter. Bu insanlar bunu sağladı. Onlara dünyalar kadar, binlerce kez teşekkür etsem az, minnettarım. Parayla satın alınamayacak bir şey yaptılar."

Öldükten sonra kendi organlarının ve vücudunun da başkalarına hayat versin istediğini belirten Şafak Ağustoslu, "Sadece organlarımı değil her şeyimi bağışlıyorum. Artık yüz nakli de yapılıyor, kol bacak da. Yüzümü, kollarımı, bacaklarımı da alsınlar. Eskiden ben organlar alındıktan sonra cenazenin aileye torba gibi verildiğini sanıyordum. Artık yüzün, kol, bacağın yerine bile protez takılıyor. Ailem benimle bağıştan önce vedalaşıp beni öyle hatırlasınlar. Bu kararımı vasiyet kabul etsinler" dedi.