Buras’da bu yıl 48’incisi düzenlenen Türkiye Psikiyatri Kongresi’ne konuşmacı olarak katılan Gazeteci-Yazar Ayşe Önal, ülkedeki namus kavramı ve namus cinayetleri ile ilgili bilgiler verdi. Önal, bir kişinin öldürülmesinin ardından öldürenin ruhsal anlamda bir bataklığa gireceği halde, cinayet işlemesinin altındaki inat ya da ruhsal durumun ne olduğunun bilinmesi gerektiğini söyledi. Önal, şöyle dedi:

"Bu insanı bu kadar baskıya sürükleyen şey nedir?' dediğimiz zaman arkasında kutsal bir şey olduğunu görüyoruz. Kutsal metnin toplumun nasıl algıladığı çok önemli. Çünkü bu geleneği sürdürmek isteyen kapalı toplum, geleneğin devamını sadece Kuran’ı referans göstererek devam ettiriyor. Türkiye, namus cinayetleri sıralamasında Filistin ve Pakistan’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor."

"TOPLUMDAKİ İFFET ANLAYIŞININ İÇİNDE HER ŞEY VAR"

Türkiye’de namus kavramının içerisinde her şeyin olduğunu anlatan Ayşe Önal, şöyle devam etti:

"15 yaşındaki bir kızın komşunun oğluyla hafifçe göz süzmesinden ya da bir kızın sokağa çıktığı zaman gördüğü ilk erkeğe gülümsemesinin iffet kavramı içinde olduğunu görüyoruz. Toplumda iffet algısını son derece önemseyen ve iffet algısı üzerinden bir gelenek olarak devam eden insanlar bulunuyor. Bunun için kahveler, cami ve muhtarlar ortak çalışıyorlar. Her biriyle kadın cinayeti dışında konuşmaya başladığınız zaman dinin öldürülmelere karşı olduğu, dinin insana iyi ahlak için çok kesin emirler verdiğini söylüyorlar. Ben de soruyorum, bu kadar iyi emirler veren bir dinin mensupları nasıl oluyor da bu kadar kötü şeyler yapıyorlar? Kötü şeyleri yaptıktan sonra da kötü şeyleri savunmaya ve diğer kuşaklara aktarmaya nasıl oluyor da devam ediyorlar? Ya da biz Tanrıya doğru çıkmak isterken, kendimize yaşam hakkını, kendimizi şiddetten koruma hakkını gerçekten unuttuk mu?"

"ÖZGÜRLÜK DİYE KAÇTIKLARI HAYAT KENDİ ESARETLERİ OLUYOR”

Namus cinayetlerine kurban edilen kişilerin genelde evden kaçan kızlar olduğuna dikkat çeken Ayşe Önal, bu kızların içine düştükleri durumunun büyük bir acı olduğunu vurguladı. Evden kaçan kızların genelde baba evindeki bir baskından kaçtığını dile getiren Önal, "Evden kaçan kızlar aslında bir erkeğe değil, özgürlüğe duydukları bir aşka kaçıyor. Daha sonra kaçtıkları o adamların kendilerine sundukları hayatın aynısını koca evinde görüyorlar. Dolayısıyla özgürlük diye kaçtıkları hayat, asıl kendilerinin esareti oluyor. Bizim ülkemizde polis hiçbir zaman namus cinayetinin zanlısını yakalamamıştır. Çünkü zaten öldürdükten sonra polise teslim olmak bu ritüelin bir parçası. Çünkü bu onlar için gerçekten gurur verici bir şey. İçinde büyük yaralar, derin fırtınalara yol açmış olsa bile görünürde o topluma karşı gidip polise teslim olmak, aslında o grubun bir parçası olmak demektir" diye konuştu.