CHP Sözcüsü Birgül Ayman Güler, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Başkanlığı’nda toplanan MYK toplantısı sonrasına açıklamalarda bulundu.

"BAŞBAKAN, ÇAĞRIMIZI 'SEN BANA ÖĞÜT VEREMEZSİN' DİYE GERİ ÇEVİRMEKTE"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü il başkanları toplantısında, Kılıçdaroğlu'na yönelik söylediği, "Sizin siyasette bir kere ders verme, müderrislik makamına erişmeniz için daha çok ekmek yemeniz, çok toz yutmanız lazım. Siz şu anda öğüt verme değil, öğüt alma makamındasınız" sözlerini eleştirdi. Güler, muhalefetin öğüt verme değil, sorumluluk çağrısı yaptığını belirterek şöyle konuştu:

"Bu sözlerin üzerinde özenle durduk. Türk siyasetinin bu sözlerin üzerinde özenle durması gerektiği kanısındayız. Her şeyden önce iktidar ve muhalefet arasındaki ilişki öğüt alma, öğüt verme ilişkisi değildir. Çağdaş devletlerde iktidar ve muhalefet arasındaki ilişki çağrı yapma, öneride bulunma ilişkisidir. Sayın Başbakan eski devletlerdeki uygulamaları sultanlık, krallık uygulamalarını hatırlıyor olsa gerek. Ana muhalefet partisinin kendisine süreci bir kazaya uğratmayalım, herkes sorumlu olsun çağrısını sen bana öğüt veremezsin diye geri çevirmekte."

"DİĞER LİDERLERE 'ÖLÜ SEVİCİLER' DEDİ"

Başbakan Erdoğan'ın bir çok konuşmasında uygun olmayan bir üslup kullandığını ifade eden Güler, şunları söyledi:

"Güzel söz vardır dinime küfreden bari Müslüman olsa diye. Ben yalnızca 8 tane üslup örneği hatırlatacağım. Sayın Başbakan aslında yazılarını Türkçenin gücünü alabildiğine gösteren bir dille kaleme alan, okumaktan bizlerin büyük haz aldığı, Sayın Bekir Coşkun’a kaleminden pislik akan yazar demişti. Sayın Başbakan berrak bir zihin ve hep belgeyle yazan, yine okumaktan hep haz aldığımız Sayın Emin Çölaşan’a, çok özür diliyorum, benim için söylemek zor. Evinde anırıyordur demişti. Bu Başbakan Oslo görüşmeleri deşifre olunca ispat edemeyen şerefsizdir demişti. İspat edildi, sustu. Bu Başbakan siz gazetecilere, basın mensuplarına tasmanızı çıkardım dedi. Ne yazık ki koskoca Türk medyası sustu. Mersinli bir çiftçiye artistlik yapma, çok özür dileyerek, lan ananı da al git dedi. Kendini eleştirene lan terbiyesiz konuşma diye bağırmayı kendine hak gördü. Bu Başbakan cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisine, onun köklerine ve kurucularına hakaret etmekten hiç geri durmadı. Ve bu Başbakan MHP liderini, BDP liderini, Genel Başkanımıza üslup dersi vermeye çağırırken ölü seviciler dedi, morg bekçisi dedi. Daha fazlasını söylememe gerek yok."

"BU KADAR SORUMSUZLUK VE BU KADAR SAYGISIZLIK HAYRA ALAMET DEĞİLDİR"

Erdoğan'ın üslup konusunda daha özenli davranması gerektiğini belirten Birgül Ayman Güler, parti olarak başlattıkları görüşme sürecinde beklentilerinin büyük olduğunu söyledi. Güler sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başbakan Genel Başkanımıza üslup dersi verecek konumda değildir. Genel Başkanımız Türkiye’nin ulusal birliğini, toprak bütünlüğünü, bu 30 – 35 yıllık kana son vererek aydınlığa kavuşturmak için çaba gösteriyor. Tüm halkımız bu çabayı gördü, değerini biliyor. Şimdi Sayın Başbakandan beklediğimiz şey bu sanırım siyaset dünyamızda pek örneğine rastlamadığımız türden eksik tarih ve eksik çağdaş devlet felsefesine sahip olarak söylediği sözleri bir durup düşünmesi, şu üslup sorununu bir ortadan kaldırması. Biz başlattığımız görüşmeler sürecinden çok şey bekliyoruz. Bu süreci kesmemesi, yani sorumlu bir siyasetçi olarak davranması, bir devlet adamı olarak davranması, eğer böyle yapamayacaksa da Türkiye’nin kaderiyle oynamaktan vazgeçmesini istiyoruz. Aslında biz bu uyarıları yapmış olmaktan ötürü üzgünüz ama doğrusu bu uyarıları Sayın Başbakan böyle devam ederse yapmayı sürdüreceğiz. Çünkü biz uzak durursak sağduyu Başbakandan iyiden iyiye uzaklaşırsa bu durum kendisi içinde, partisi içinde hiç iyi olmayacak. Çünkü bu kadar hazımsızlık, bu kadar sorumsuzluk ve bu kadar saygısızlık hayra alamet değildir. Biz çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz."

"BAŞBAKAN, KENDİ İSTEDİĞİNİ YAPABİLDİĞİ BİR ORTAM İSTİYOR"

CHP'nin terör sorununun toplumsal mutabakatla çözülmesiyle ilgili olarak, MHP ve BDP'den olumsuz yanıt alması halinde iktidar partisiyle ikili çözüm arayışı olup olmayacağının sorulması üzerine, CHP'li Güler bunun toplumsal mutabakat olmayacağının altını çizdi. Güler, Erdoğan'ın toplumsal mutabakat anlayışının yanlış olduğunu savunarak, Başbakan'ın herkesin olduğu değil, kendi istediğini yapabildiği bir ortam istediğini ileri sürdü. Güler şöyle devam etti:

"Toplumsal mutabakat ya da Türkçesiyle söylersek toplumsal uzlaşma 12 Haziran 2011 seçimlerinde parlamentoda temsile hak kazanmış olan siyasi partilerin hepsinin bir araya gelmesi demektir. Sayın Başbakan diyor ki, 'Olmazsa olmaz canım biz ikimiz bir araya geliriz o da toplumsal mutabakat olur.' O toplumsal mutabakat olmaz. Sayın Başbakanın bu değerlendirmesine ilişkin bir konuya dikkatinizi çekmek isterim. Demek ki, Sayın Başbakan anayasa çalışmalarında da böyle bir zihniyete sahip. Biliyorsunuz anayasa uzlaşma komisyonu tüm partilerin birlikte ve oybirliğiyle hareketi esasına göre çalışıyor. Bunu da herkes kabul etmiş durumda. Yazılı olarak beyan edildi. Öyle anlaşılıyor ki, Sayın Başbakanın aklında toplumsal mutabakat öyle herkesin olduğu bir ortam değil. Kendi istediğini yapabildiği eksikli katılımlı çalışmaları da kabul ettirebiliyorsa onun gözü alıyor. Ama biz tanımı gereği bunun yanlış olduğu kanısındayız."



GD(SS)