Emre Çalışkan / Londra


Son 48 saat içinde yaşama geçirilen bürokrasi operasyonunda görevden alınanların isimleri gözönünde bulundurulduğunda Erdoğan'ın bu sözleriyle Gülen Cemaati'ni hedef aldığı anlaşılıyor.

Gülen Hareketi'ni incelediği bir doktora çalışması bulunan, Maryland'da bulunan Loyala Üniversitesi'nden, akademisyen Joshua Hendrick, Cemaat'in AKP içindeki Erdoğan kanadını güçsüzleştirmek ve hatta mümkünse etkisiz hale getirmeyi hedeflediği görüşünde.

Başlığı Türkçe'ye 'Gülen: 'Türkiye ve Dünyada İslami Sermayenin Muğlak Siyaseti' olarak çevrilebilecek 'Gulen: The Ambiguous Politics of Market İslam in Turkey and the World' kitabının da yazarı olan Dr. Hendrick'e göre, Gülen Cemaati'nin açmazı Türkiye’de AKP’ye alternatif siyasi bir oluşumun bulunmaması.

'Zamanlama rastlantı değil'

Hendrick, “Bu nedenle Gülen Cemaati AKP’ye kendileri açısından çeki düzen vermeye çalışıyor” diyor.

Hendrick, Mavi Marmara krizi ve Kürt açılımını 'çatlama noktaları' olarak niteliyor, gerilimin Gezi olaylarıyla tırmandığını, zirve noktasının ise, dershanelere yönelik düzenleme planları olduğunu kaydediyor ve şöyle devam ediyor:

''Erdoğan artık bu ortaklığa ihtiyacı olmadığına inanıyor, Gülen Hareketi'nin daha fazla güçlenmesini artık istemiyor. Dershaneler üzerine başlatılan tartışma bunun yansıması.''

Peki bu operasyonun zamanlaması bir rastlantı mı?

Hendrick’e göre dershanelerin kapatılması sonrasındaki tartışmadan sonra bunun yaşanması rastlantı değil, “bu, yeni Türkiye’nin eski ortakları arasında açık bir iktidar savaşı ve şeçimler öncesi daha çok zarar gören ise AKP tarafı.”

Ama Hendrick'e göre, son soruşturmanın içeriğine bakıldığında, operasyon Cemaat'in gücünü gösteriyor:

“Cemaat sadece çok gelişmiş bir yapıya sahip değil, aynı zamanda kendi çıkarı için hangi adımı ne zaman atacağını çok iyi biliyor. Seçilmemiş bir grup olarak kendi çıkarı için kamuoyunu etkileyebiliyor. Fakat bu bize bir yandan da Hareket'in AKP’nin tek parti yönetiminde nasıl gizli bir etkisi olduğunu gösteriyor” diyor.

'Pasif devrim'

Cemaat ve AKP arasındaki koalisyonunun birbirlerine olumlu katkıları olduğunu söyleyen Hendrick bu işbirliğinin Türkiye’de ''pasif bir devrim'' gerçekleştirdiği görüşünde.

Hendrick'e göre, Gülen Cemaati Türkiye’nin demokratikleşmesi ya da devlet mekanizmasının farklı gruplara açılması gibi önemli hedeflerine AKP döneminde ulaştı, ayrıca kamuda yeterince etkin olmayan AKP kadroları yerine, daha örgütlü olan Cemaat kadroları öne çıktı.

ABD'li akademisyen, Ergenekon sürecinde güvenlik ve istihbarat kadrolarında yaşanan tasfiyelerde boşalan yerleri dolduranın da, bu alanda daha yetişmiş olan Gülen'in destekçileri olduğunu ekliyor sözlerine.

Ortaklıktan mücadeleye

Hendrick’e göre AKP ve Gülen Cemaati arasında varolan işbirliğinin farklı boyutları da var.

''Örneğin gerek Türkiye’de gerekse yurtdışındaki ekonomik alandaki işbirliği bunun örneği'' görüşünü dile getiren Hendrick'e göre, Gülen okulları Türk dış politikasının da açıklanmayan bir parçası.

''Türk yetkililer ne zaman bir yurtdışı ziyareti gerçekleştirse o ülkedeki Cemaat okullarını ziyaret etti'' diyor Hendrick.

Hendrick, “Türk devletinin olmadığı yerlerde Gülen okulları Türkiye’ye resmi olmayan bir katkı sağladı. Bu okullar bulundukları ülkedeki yönetici ve seçkin sınıfla çok önemli siyasi ve ticari ilişkiler geliştirdi. Türk elçiliğinin olmadığı ülkelerde bu okullar Türk yetkililer için yerel siyasetçiler ya da elitlerle görüşme mekânı oldu” diyor.

Özellikle de Türkiye’nin ticaretinin giderek arttığı Afrika, Latin Amerika, Orta Asya ve Güney Asya ülkelerini örnek veriyor Hendrick.

Ama gelinen noktada bu işbirliği dağıldı denmese bile ağır hasar almış gibi görünüyor.

'AKP devlette, Cemaat kamuoyunda güçlü'

AKP ve Cemaat arasındaki mücadelede kim üstün gelecek?

Hendrick’e göre, AKP devlet kaynaklarını kontrol ediyor.

“Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve MGK Erdoğan’ın kontrolünde. Fakat Gülen Türkiye ve uluslararası kamuoyu etkilemede daha güçlü”

Dolayısıyla yeni mücadele alanı seçimler olacak ABD'li akademisyene göre.