Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği (GABB) 2012 yılı 1'inci Olağan Genel Kurulu Diyarbakır'ın merkez Bağlar Belediyesi Konferans Salonu'nda yapıldı. Genel kurula GABB Başkanı olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve birlik üyesi belediye başkanları katıldı. Toplantı açılışında 'Özgürlük ve demokrasi şehitleri' adına 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı. Baydemir, konuşmasında tutuklu BDP'lilerle ilgili açıklamalarda bulundu. Konuşmasına Kürtçe başlayan Baydemir özellikle 2009 seçimlerinden sonra bölgedeki yerel yönetimler üzerindeki baskı politikasının had ve hesabının neredeyse kalmadığını belirterek, "Darbe dönemlerinde nasıl ki yerel yönetimler, seçilmişler, meclis ılga edilip işlevsiz bırakılırdı, 2009 yılından bugüne değin iktidarın, hükümetin, ilgili bakanlıklarının belediyeler üzerindeki politikası tam da bir darbe politikasıdır" dedi.

32 BELEDİYE BAŞKANI CEZAEVİNDE

Konuşmasında Türkiye kamuoyuna da çağrıda bulunan Baydemir, şöyle dedi:

"Ey Türkiye kamuoyunun vicdanı; şu anda Şırnak'ta görev başında tek belediye başkanımız kalmamıştır. Şu anda cezevinde 32 belediye başkanımız bulunmaktadır. Pek çok beldemizin ve ilçemizin meclis çoğunluğu cezaevindedir. Böylesi bir baskı politikası ancak darbe dönemlerinde olur ve tozpembe bir ülke dünya kamuoyuna sunulmaya çalışılıyor. Olduğundan çok farklı bir politikaya sahipmiş gibi pişkince bir söylem kullanılıyor. Bu politika Kürt halkı tarafından çok iyi görülüyor ve okunuyor. Bunun vicdanlardaki yeri çok büyük bir öfkeye doğru ilerliyor. Halk 'Belediye Başkanınızı bile koruyamıyorsunuz, o halde ne barışı başkan?' diye bana soruyor. 'Senin belediye başkanın, meclis üyen cezaevindeyken hangi barıştan bahsediyorsun başkan?' diyorlar. Bu soruya belediye başkanımızı, meclis üyemizi cezaevine koyanlar gelip cevap versin."

Başkan Baydemir, tutuklu belediye başkanları ile ilgili eleştirilerini sürdürüp, şöyle dedi:

"Hükümet yetkilileri, belediye başkanlarımızı, bürokratlarımızı cezaevine koyan politikanın sahipleri, bazen konuşurlar. Örneğin Suriye'ye ilişkin veya dünyanın başka yerlerine ilişkin konuşurlar. Her konuşmaları bu konuda tıpkı Musa'nın nasihatleri, söylemleri gibi. Ne kadar güzel söylemler. Ama bunların Türkiye'ye BDP'lilere Kürtler'e uygulamalarına baktığımızda adeta Firavun'un uygulamaları gibi. Söylem Musa'nın söylemi, uygulama Firavun uygulaması. Artık Firavun uygulamasından vazgeçin. Herkes çok iyi bilsin ki, biz burada bulunan belediye başkanları olarak, koşullarımız ne kadar zor ve zahmetli olursa olsun, görevde kalacağımız veya cezaevine gireceğimiz son saniyeye kadar, bu halk için mücadele etmeye, halkın tüm değerlerinin yanında yer almaya, üretmeye ve hizmet etmeye devam edeceğiz. Arkadaşlarımız cezaevinden çıkıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün buraya çok sayıda arkadaşım vekil olarak geldi. Böylesi bir tabloda mücadele etmeye çalşıyoruz. Böylesi bir tabloda araştırma şirketlerinin sorgulamaları neticesinde Türkiye'deki yerel yönetimler pratiğinde ilk 10'a girebiliyoruz. Bu da halkın ve belediyelerin verebileceği en büyük yanıtlardan biridir. Onun için ne Musa'nın nasihatlerine, ne firavunun zulmüne ihtiyacımız var. Kim bizi, bu halkı zulümle üretimden koparabileceğini düşünüyorsa, aldandığını ifade etmek istiyorum. Zulüm politikasına, firavun politikasına asla boyun eğmeyeceğiz. Halka hizmet Hakk'a hizmettir."



FB,SS(GG/İD)