Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Antalya'da Ak Parti Ar-Ge Başkanlığı'nın düzenlediği 11'inci dönem Siyaset Akademisi 'Lider Ülke Türkiye' programının açılış konuşmasını yaptı. Erdem Bayazıt Kültür Merkezi'nde, aralarında Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ar-Ge Başkanı Reha Denemeç'in de bulunduğu partililere seslenen Başbakan Yardımcısı Arınç, Siyaset Akademisi'nın Antalya'da yeni başlayan döneminde 400'den fazla kursiyerin kayıt yaptırdığını söyledi. Partisinin bu programında yer almak için Ak Parti üyesi olma zorunluluğu bulunmadığını, memurların, çalışanların da bu programa katılabilceğini belirten Arınç, "Burası bir ideolojik eğitim merkezi değil" dedi.

'BENİM YERİME GEÇMEK İSTEMEZ MİSİNİZ?'

Arınç, yaklaşık 1 saati bulan konuşmasının başında, 570 kişilik Erdem Bayazıt Kültür Merkezi salonunda kalabalığa dikkat çekerek, ayakta kalanlara salondaki boş yerleri gösterdi. Bu sırada ön sıralardan ayakta kendisini dinleyen Sibel Çelen'i işaret ederek, "Anayasa değişti hanımefendi. Benim yerime oturun bakalım. Buyrun. Artık kadınlara pozitif ayrımcılık var. Erkekler ayakta kalabilir, ama kadınların oturmasını arzu ediyorum" diye seslendi. Çelen, nazikçe Başbakan Yardımcısı Arınç'ın boşalttığı koltuğa oturmayı reddedince Bülent Arınç'ın "Ben ayakta mı kalacağım diyorsunuz. Benim yerime geçmek istemez misiniz? Temelli değil canım. Benim yerime bir arkadaş geçsin, hangi babayiğit varsa" sözleri salonda alkışlarla karşılandı. Çelen, bu sözlerin üzerine salonda Bülent Arınç için ayrılan koltuğa oturdu.

'LAGADA LÜGADA MÜZİKLE OLMAZ'

Antalya'da Siyaset Akademisi programında konuşmak için salona girerken Ak Parti'nin seçimlerde kullandığı çeşitli müziklerin kullanıldığına dikkat çeken Arınç, "Burada bir eksiklik var. Çalınan bu müzikleri bence son seçimlerde hepimizin gönlünde yer eden, başka bir klip ve müzik bunların hepsini sol tarafta bıraktı. O müzik eminim bu seçimlerde bize 5 puan ekledi. 'Aynı dağın yeliyiz biz, aynı sazın teliyiz biz' burada çalınmalıydı. Ak Parti il teşkilatının dikkatini çekiyorum. Lagada lügada müzikle olmaz bu işler" diye konuştu.

Bu parçanın bazı partililerin cep telefonunda olduğunu, duyduğu zaman 'aman kapatma' dediğini belirten Arınç, "İnsanın bu kadar ruhunu okşayan, gönül teline dokunan, gözyaşı dökmesine neden olan bu kadar başarılı bir müzik yapılmamıştı" dedi.

Başbakan Yardımcı Arınç, konuşması devam ederken bir partilinin cep telefonundan söz konusu şarkı çalmaya başladı. Konuşmasını kesen ve "Cep telefonundan mı geliyor o?" diye soran Arınç, "Burada hala yok değil mi o müzik? Kalbim, gönlüm o kadar istiyor ki, 'Burada çalacağız' deseler ben 5 dakika dinlemeyi tercih ederim. Yok. Notu kırdım" diye konuştu.

'BU DÖNEMİN SONUNDA EMEKLİLİK GÖRÜNÜYOR'

AK Parti'nin 14 Ağustos 2001'de kurulduğunu, kendisinin de kurucular kurulu içinde yer aldığını, fakat siyasete ilgisinin Ankara Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken başladığını anlatan Bülent Arınç, 1995 yılında girdiği parlamentoda bu dönemin sonunda kendisine emeklilik göründüğünü söyledi. Ak Parti tüzüğünden kaynaklanan bu durumu 'Mecburi emeklilik' olarak adlandıran, ama bundan da mutlu olduğunu dile getiren Arınç, şunları söyledi: "Geçmişte bütün seçimlerde aday olmayı gönlümden geçirirken zaruretler sebebiyle biz 'Durmak yok yola devam' dedik. En son 2007 seçimlerinde meclis başkanlığından ayrılırken 'Bu işe de bir nokta koymak lazım. Arkası geliyor. Hamdolsun parti de çok güçlü, artık bize ihtiyaç duymuyor' diye düşünmüştüm. Eğer bize Nisan ayında cumhurbaşkanını seçme imkanını tanısalardı bu kararımı gerçekleştirecektim. Ama Meclis Başkanıyım, meclise cumhurbaşkanımızı seçtirmediler. Çok engeller çıkarttılar. Bu engellerden siyasi olanlarını hepsinin üstesinden geldik. Ama hokkabazlıkla baş edemedik. 367 diye bir ucube çıkardılar. Bu ucube Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilince biz mecliste 550 milletvekili cumhurbaşkanımızı seçemedik. Dolayısıyla ahdettim, 'Bana cumhurbaşkanı seçme imkanı tanımadılar. Bu cumhurbaşkanlığı seçiminde bütün gücümle çalışacağım' dedim. O yüzden 2007'de tekrar seçimi kazandık, Ağustosta 'Gül' gibi cumhurbaşkanımızı seçtik."

Gelecek seçim döneminde Ak Parti milletvekilliğinden ayrılırken gözünün arkada kalmayacağını ve partiyi daha güçlü kılacak kadrolarının olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, benzer bir süreci partinin kuruluşundan 15 ay sonra girdikleri ilk seçimde de yaşadıklarını anlattı. Kendilerine çıkartılan engel üzerine engellere seçimlere tam 1 ay kala Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili adaylığının iptal edilmesinin eklendiği İstanbul birinci bölge birinci sıra milletvekili adaylığının boş kaldığını hatırlatan Başbakan Yardımcısı Arınç, o günlere ilişkin şunları söyledi: "Ben de o dönem partinin grup başkanıyım. Karşımdaki partiler bana gülmeye başladılar. Mesela Ufuk Söylemez'i hatırlıyorum. O zaman DYP'deydi. Mesut Yılmaz ve diğerlerini, CHP'den DSP'den başkalarını hatırlıyorum. Hepsi birden bana televizyondan alaycı ifadeyle 'Sizin başbakan adayınız kim?' diye sormazlar mı. Arkadan da gülüyorlardı. Neydi bunun anlamı. İşte sizin çok güvendiğiniz insan milletvekili olamayacak. Milletvekili olamayınca, hatta 'Muhtar bile olamayacak' diyorlardı o zaman. Başbakan da olamayacak, siz boşuna seçimlere giriyorsunuz anlamında. Biz bu oyunu şöyle bozduk. Onlara karşı dedim ki, 'Genel Başkanımız ve Başbakan adayımız seçimlere giremiyor. Peki soruyorum size Çiller şu veya bu sebeple seçilemezse 'Doğru Yol Partisi'nin başbakan adayı kimdir?' Cevap veremediler, ikinci bir isim söylemeyemediler. Baykal bu seçimi kazanamazsa ya da başka türlü seçilemezse 'Ey CHP senin başbakan adayın kim?' Hepsine sordum hiçbirinden cevap geldi. İkinci, üçüncü isimleri yoktu. Orada bir kişi var, o olacaksa olacak diye düşünüyorlardı. Hiç biri cevap veremeyince ben onlara 10 başbakan adayını saydım. Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin, Veli var mı bir itirazınız?"

CHP ZAR ZOR BİRİNİ SEÇTİ HALA YERİNE ISINAMADI

Bu durumun hala diğer siyasi partiler için geçerliliğini koruduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, "Var mı CHP'de böyle. Zar zor bir tane seçtiniz. Hala adam yerine ısınamadı. DSP nereye gitti, ANAP nerede, DYP'ye ne oldu? Sayın Bahçeli'den başka şu var diyebiliyor musunuz? Öbürüne hiç dokunmayacağım. Onlar birisine bir talimatla şu veya bu talimatla bir yere geliyorlar" diye konuştu.

Bugün sadece 12 Eylül darbesini yapan 'iki yaşlı insanın' yargılanmadığını, 27 Mayısların, muhtıraların da 28 Şubatların da hesaplarının sorulduğunu savunan Bülent Arınç, "O iki yaşlı insanın şahsında, bugüne kadar cuntacılık yapan, darbecilik yapan, müdahaleyi aklından geçiren, kaşını kaldıran, iki satırlık yazı yazan, hükümetler düşüren ve milletin iradesine karşı 'Sen cahilsin, sen bunları bilmezsin. Bu ülkeyi de ancak biz yönetiriz diye iki de bir zart zurt darbeler peşinde koşanlar yargılanıyor. Bu irade, bu düşünce yargılanıyor. Kolay mı bundan sonra bunu aklına getirmek" dedi.

'HADDİNİ BİL'

Başbakan Yardımcısı Arınç, Ak Parti'nın özgürlüklerin mücadelesini yaptığını ve gönlünden bu adamları devirsek daha iyi olacak diyenlerin karşısında dimdik durduklarını ve milletin emanetini sokakta bırakmadıklarını söyledi. Arınç, "27 Nisan gecesi size cumhurbaşkanı seçtirmek istemiyoruz diyenlere 28 Nisan sabahı 'Haddini bil otur oturduğun yerde' dedik" diye konuştu. Bunu diyebildikleri için bugün yüzde 50 alabildiklerini, çünkü milletin korkak, ciddi olmayan, birisi kaşını kaldıracak ödü patlayacaktan, öksürdü elindeki kağıdı titreyerek yere düşürenlerden sıtkını sıyırdığını belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, "Herkes haddini bilecek" dedi.

DEMİREL TAKLİDİ

Sonuna kadar milletin iradesine ve demokrasiye sahip çıktıklarını dile getiren Bülent Arınç'ın 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel taklidi de salondan büyük alkış aldı. Başbakan Yardımcısı Arınç şöyle konuştu: "Öyle şapkasını alıp kaçan, sonra da 'Niye şapkanı alıp gittin?' diyenlere 'Ne yapacaktım ya. Şapkamı da bırakacaktım' diyor. Adam şapkasını bırakmamakla övünüyor. Sonra diyor ki onlara bırakmadım, şapkayı hiç olmazsa kaçırdım. Bizim bırakacak şapkamız yoktu. Bir de bizim niyetimiz de yok. Biz çok şükür milletin emanetine sahip çıktık. Şimdi 12 Eylül'de 'Sen niye müdahil değilsin' diye sormuşlar. 'Millet beni cumhurbaşkanı yaptı, benim hesabım bitti' demiş. Biz niye ayaktayız ve niye birileri artık siyasetten çekilse daha iyi olacak noktasına geldik."



EB (HA/RT)