Davanın sanıkları Evren ve Şahinkaya'nın avukatı Bülent Acar, savcılığın dava konusuyla ilgili soruşturma yapma, mahkemenin de davaya bakma yetkisi olmadığını savunarak, 'İddianamenin yok hükmünde olduğuna karar verilmesini' ve 'iddianamenin kabul kararının okunmamasını' istedi. Ancak mahkeme, bu talebin reddine karar vererek, duruşmaya devam etti.

Ankara 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada salondakilerin tespiti ardından sanıkların avukatı Bülent Acar söz aldı. Acar, beğenilsin ya da beğenilmesin, 1982 Anayasası'nın yürürlükte olduğunu anlatırken bu Anayasa'nın dikkate alınmaması durumunda, Türkiye'nin 11 Eylül 1980'e dönmesi gerektiğini kaydetti. Acar, "O zaman bu devletin hukuku 11 Eylül 1980'de kalmıştır. O tarihten bu yana kurulan bütün hükümetler de gayrimeşrudur. Eğer böyleyse, TBMM adına başvuruda bulunanlar da Cumhuriyet Senatosu'nu kurmalıdır. 1982 Anayasası'nın hala yürürlükte tutulan maddeleri, sayın iddia makamını ve mahkemenizi bağlar. Hiç kimse Anayasa'nın bu hükümlerini yok sayamaz" dedi.

"CUMHURİYET SAVCISININ YETKİSİ YOK"

Mahkemenin, 1961 Anayasası'na göre değil, 1982 Anayasası'na göre karar vereceğini belirten Acar, "Cumhuriyet savcısının böyle bir soruşturma yapma yetkisi yoktur. Soruşturmasız dava olamaz. Dolayısıyla yüksek mahkemenizin de hukuken yok olan böyle bir davaya bakma yetkisi yoktur. Her türlü mahkeme işlemi erksizlik nedeniyle yok hükmündedir. İddianamenin yok hükmünde olduğuna karar verilmesini istiyoruz. İddianamenin kabul kararının da yok hükmünde olduğunu düşünüyoruz. İddianame kabul kararının okunmamasını ve belirttiğimiz hususlarda karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.

Mahkeme heyeti, ara karar için müzakereye çekildi, ardından sanıklara isnat edilen suçun mahkemenin görev alanında düzenlenen suçlardan olması karşısında, sanıkların avukatının isteminin reddine oybirliğiyle karar verildiğini belirterek, duruşmaya devam etti. Duruşmada daha sonra iddianamenin kabul kararı okundu.

Duruşmayı izlemeye gelenlerden TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, komisyonun 1990'da kurulduğunu, bu nedenle hukuken davaya 'fiili müdahil' olamadıklarını, ancak 'fikren müdahil' olduklarını söyledi. İnsan hakları ihlallerinin en fazla savaş ve darbe dönemlerinde görüldüğünü anlatan Üstün, "Bir daha böyle şeylerin yaşanmaması için bu davaya fikren müdahiliz" dedi.

CHP'Lİ CİHANER: YARGILAMA TİYATROSU

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ise davaya daha çok kişinin katılabileceği bir duruşma salonu hazırlanmamasını eleştirdi. CHP'nin darbenin en büyük mağduru olduğu için müdahil olma talebinde bulunduğunu belirten Cihaner, "Ben kişisel olarak duruşmayı 'Yargılama tiyatrosu' olarak görüyorum. Çünkü ceza hukuku tekniği açısından iddianame çok büyük sıkıntılar içeriyor" diye konuştu.

12 Eylül döneminde Manisa'daki bir davanın ardından idam cezasına çarptırılan Halil Esendağ'ın annesi Mürvet Esendağ yapıtğı açıklamada, "Benim çocuğum askere silah, polise taş atmadı. İdamla yargılandı. Şahitsiz, ispatsız hücrede yatırdılar. Bizimle görüştürmediler. Benim çocuğum ispatsız, şahitsiz idam edildi. Bunu yapanları Allah'a havale ediyorum" dedi.

DTP desteğiyle Mardin'den Bağımsız milletvekili Ahmet Türk de Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi açısından bu yargılamanın fırsat olması temennisinde bulundu. Türkiye'de bir daha darbe olmaması gerektiğini belirten Türk, "2-3 insanın yargılanıp cezaevine girmesi önemli değil, önemli olan geçmişin açığa çıkması. Bu yargılama gerekli şekilde yapılırsa toplumsal barışın sağlanmasına katkı sağlar" dedi.

ZEYBEK: HAYATIMIN 33 YILI SEBEPSİZ YERE ÇALINDI

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Başkanı Namık Kemal Zeybek, Kenan Evren Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davayı tiyatro olarak nitelendirdi. Zeybek yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül darbesiyle yaşamının 33 yılının sebepsiz yere çalındığını belirtirken, şöyle konuştu;

"İlgili, ilgisiz siyasi partilerin müdahil sıfatını takınıp, rol alarak bu tiyatroya geçerlilik ve önem kazandırmasını da garipsiyorum. 12 Eylül dahil, yapılan tüm darbelerin mağduru ve muhatabı bizim partimiz ve siyasi kadrolarımız olmuştur. Şahsen de 12 Eylül Davası'nın gayrimeşru düzeninin ve uygulamalarının mağduruyum. Buna rağmen yasaların bana verdiği tazminat talebi hakkımdan da devletimi dava etmiş duruma düşürmemek için vazgeçmiştim. Tüm bunlara rağmen bu oyuna alet olmayacağımızı kamuoyunun ilgisine ve takdirine sunuyorum."

Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı, 12 Eylül davası sanıkları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın sağlık durumlarının duruşmalara katılmalarına elverişli olup-olmadığının tesbiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan sorulması gerektiğini bildirdiği açıklandı. Duruşmada, Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı'nın gönderdiği zarf açıldı. Grup Başkanlığı'nın cevabında, sanıkların duruşmaya katılıp katılmayacaklarına ilişkin değerlendirmenin Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı'nda yapılmasının mümkün olmadığı, bunun, İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan sorulması gerektiği cevabını verdiği bildirildi.



ÜK,FK(AY/İD)