Antalya- Serik karayolunda bir aracın çarptığı genç, bilinci kapalı halde 30 Ağustos 2008 tarihinde Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne getirildi. Hastanedekilerin 'Umut Bebek' adını verdiği genci hastanede tanıyan Gülsüm Kabadayı, 110 günü yoğun bakımda olmak üzere 312 gün boyunca Umut'u hiç yalnız bırakmadı.

HASTANEDE TANIDI, KORUYUCU ANNE OLDU

Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, tedavisi tamamlanan felçli genci, devlet korumasına aldı. Hastanede kemik yaşının 17 olduğu belirlenen gence 'Mustafa Öz' adına düzenlenmiş ve doğum tarihi bölümünde 01.01.1992 yazan nüfus cüzdanı verildi. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, genci, tedavi sürecinde annelik yapan Gülsüm Kabadayı'ya, koruyucu aile statüsünde verdi ve Gülsüm Kabadayı'ya 651 lira bakım maaş bağladı.

Konuşamayan, milliyeti bile belirlenemeyen genç, koruyucu anne Gülsüm Kabadayı'nın evinde hayatını sürdürüyor.

ETRAFLA İLİŞKİSİ DAHA İYİ

Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Beyin Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Selim Hacısalihoğlu, bir aracın çarpması sonucu aldığı darbe nedeniyle ağır beden ve beyin travması geçiren Mustafa Öz'e Fizik Tedavi Kliniği'nde bir aydır fizik ve ilaç tedavisi uygulandığını söyledi. Hacısalihoğlu, "Gencin tedavisine devam ediliyor. Kol ve bacak kasılmaları azaldı. Etrafla ilişkisi daha iyi hale geldi. Fizik ve ilaç tedavisine cevap alıyoruz. Bir süre sonra tedaviye ara verip, daha sonra yeniden devam edebiliriz" diye konuştu.

UMUT SES ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR

Umut'un koruyucu aile olarak bakımını üstlenen Gülsüm Kabadayı, bir işi için gittiği hastanede tesadüfen tanıdığı ve sonradan Mustafa Öz adı verilen ancak gerçek kimliği hala tespit edilemeyen gencin sağlığına kavuşacağına olan inancını hiç yitirmediğini vurguladı.

Atatürk Devlet Hastanesi'nde bir ay önce başlayan yeni tedavi sürecinde olumlu gelişmeler olduğuna değinen Gülsüm Kabadayı, gencin mimikleri ve kaşlarında hareketlilik başladığını, dilini ağzından çıkarabildiğini, önceden yalnızca ağzından nefes alabilirken, burnundan da nefes almaya başladığını anlattı.

Bir aylık tedavide önemli gelişmeler elde edildiğine işaret eden Gülsüm Kabadayı, "Atatürk Devlet Hastanesi doktorları ve hemşirelerine teşekkür ediyorum. Umut'la çok ilgileniyorlar. Umut ayağa kalkacak inanıyorum" diye konuştu.

4 YILDIR ONA BEBEK GİBİ BAKIYORUM

Gülsüm Kabadayı, gencin ailesinin bir gün ortaya çıkacağına olan inancını da yitirmediğinin altını çizerek, şöyle konuştu:

"Bir gün annesinin çıkıp geleceğini hissediyorum. Umut'u öz ailesine vermek benim için zor olacak. Umut'a kimse benim gibi bakamaz. Bir gün annesi çıkıp gelse de Umut'u veremem. 4 yıldan fazladır ona adeta bir bebek gibi bakıyorum. Artık, tedavinin meyvesini almaya başladık. Ben Umut'un koruyucu ailesiyim."

'YILIN ANNESİ' SEÇİLDİ

Eşinden boşanan ve babasından kalan 500 lira tutarındaki emekli maaşı ile geçinen yaşları 13, 16 ve 18 yaşlarında 3 erkek çocuk annesi Gülsüm Kabadayı, 2010'da Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon ve Eğitim Vakfı tarafından, 2011'de de İhlas Koleji ve 2012'de de Antalya'daki Fatih İlköğretim Okulu öğrencileri tarafından 'Yılın Annesi' seçildi.

Umut'un tedavisinin sağlıklı yürümesi ve hastaneye yakın olması için geçen yıl Yıldız Mahallesi'nde kiralık bir eve taşınan 40 yaşındaki Gülsüm Kabadayı, görümcesinin 25 Temmuz 2008'de hastaneye yatması nedeniyle hayatının Umut'la kesiştiğini söyledi.

HASTANEDE İLK KARŞILAŞMA

Gülsüm Kabadayı o günleri şöyle anlattı:

"Görümcem 25 Temmuz'da yağlarını aldırmak için hastaneye yattı. Yoğun bakımda bitkisel hayata girdi. 30 Ağustos'ta Umut geldi ve biz orada bir imece oluşturup Umut'a bakmaya başladık. Ben zaten insanlara yardım etmeyi çok severim. Umut'un o hali beni daha da çok etkiledi. Doktorlar o zaman bize yüzde 99 ölecek dedikleri için biz de o yüzde birlik umuda inanalım ve adını 'Umut' koyalım dedik. Hastane kayıtlarına da Umut olarak geçti. Umut'la tanışmamın ardından 1 Kasım'da görümcem vefat etti ve bir süre sonra da Umut'u servise çıkardılar ve bakıma daha çok ihtiyacının olduğu günler böylece başlamış oldu."

"NİÇİN YARDIM EDİYORUM"

İnsanların öz çocuklarını bile cami avlularına, karakol kapılarına bıraktığı bir dünyada hiç tanımadığı yatalak bir gence annelik yaptığını belirten Gülsüm Kabadayı, "Onun yerine kendi çocuklarımı koydum. Üç oğlum var. Onlarla birlikte bakıyoruz. Onlar da çok özen gösteriyorlar. Benim çocuklarım onun canı. Umut onları çok seviyor. Umut'a söz verdim annesini bulacağıma" diye konuştu.

Kimsesiz gence yardım etmesinin altında sevgi eksikliği olduğunu belirten Kabadayı, şöyle devam etti:

"Babam 25 yaşında öldü. Ben 5 yaşındaydım. Annem tekrar evlendi. Amcam olduğu halde üvey baba elinde anne sevgisi hiç görmedim. Benim annemin maddi durumu çok iyi olmasına rağmen bana sahip çıkmadı. Evlendim, dokuz sene çocuğum olmadı. 9 sene sonra üç erkek çocuğum oldu. Anneliğin ne demek olduğunu kelimelerle anlatamazsınız."

GİRİŞİMLER BOŞ ÇIKTI

Halen Gülsüm Kabadayı'nın evinde özel bakımda tutulan ve Mustafa Öz kimliği verilen Umut'un gerçek kimliğine ulaşılması konusunda somut bir adım atılamazken, 3 kez girişimde bulunuldu, ancak sonuç alınamadı.

2009 yılında Gönül Demir adlı kadın, Umut'u 6 yıl önce kaybettiği oğluna benzetti ancak DNA testi olumsuz çıktı. Yapılan parmak izi taramasında, kayıp başvuruları arasında bulunamayan Umut'un bu kez Türk olmadığı düşünülerek Antalya Emniyet Müdürlüğü iri vücut yapısı ve hafif çekik gözleri nedeniyle Asya ülkelerinden gelmiş olabileceği ihtimaliyle İnterpol'ü bilgilendirdi. Bir Rus aile, kayıp oğullarına benzettiği Mustafa Öz'le ilgili fotoğraf istedi. Özellikleri ve fotoğrafı gönderilen Rus aile, Öz'ün oğulları olmadığını bildirdi.

ÖZBEK AİLE DE DEĞİL

2011 yılında Antalya'da yaşayan Rus vatandaşı Elena Elizabeth Piven, Rusya devlet televizyonu ORT'de kayıpları konu alan ‘Beni Bekle’ adlı programda Özbekistan'da yaşayan fakir bir ailenin çocuğunun kayıp olduğuna dair yayını izledi. Özbekistan'ın başkenti Taşkent'in bir köyünde yaşayan Kitaev Ailesinin 17 yaşındaki oğulları Alexander Kitaev ile hakkındaki gelişmeleri basından takip ettiği Umut ile yaş ve yüz benzerliği dikkatini çeken Piven, televizyon kanalına mektup yazarak Özbekistan'daki aileye ulaştı. Özbek aile de gencin, kayıp oğullarına benzemediğini bildirdi.