“TABURCU OLABİLİR" RAPORU MAHKEMEYE GÖNDERİLMEDİ


Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 11 Mart 2011 tarihine kadar İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsünde yaklaşık iki yıl yatarak tedavi olduğunun belirtildiği iddianamede, Haberal’ın tedavi görmeye başlamasından bir süre sonra taburcu edilmesine yönelik heyet raporu düzenlendiği, ancak bu raporun işleme konulmadığı gibi yargılamanın devam ettiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne de gönderilmediği belirtildi.


‘YATARAK TEDAVİSİ HAYATİ ÖNEMLİ’ RAPORU DÜZENLENDİ


İddianamede, söz konusu raporun adli mercilerden saklandığı ve bu rapordan sonra farklı tarihlerde şüphelinin ‘yatarak tedavisinin hayati öneme haiz olduğunu gösterir raporlar düzenlendiği’ belirtildi.


SEVKİNİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIR RAPORLAR DÜZENLENDİ


Mehmet Haberal’ın sağlık durumu ile ilgili 16 Ekim 2009 tarihli raporu mahkemeye ve Adil Tıp Kurumu'na göndermeyen sorumlu ve yetkililer hakkındaki suç duyurusu yapıldığının kaydedildiği iddianamede, “Yapılan inceleme neticesinde sanık Mehmet Haberal’ın tedavisinde görev alan bazı doktorların sanığın taburcu olmasına yönelik düzenlenen 16 Ekim 2009 tarihli raporu gizlediği, 16 Ekim 2009 tarihinde verilen taburcu edilme kararını geçiştirerek yerine getirmediği, raporun kamuoyunda duyulmasından sonra bu raporun geçersiz olduğu yönünde yeni raporlar ile sanığın Adli Tıp Kurumuna sevkini engellemeye çalışır raporlar düzenlediği, hazırlanan raporların sanık avukatlarının başvuruları sonrasında hazırlandığı anlaşılmıştır" denildi.


ZİYARETÇİLER SAVCILIKTAN GİZLİCE GÖRÜŞTÜRÜLDÜ


İddianamede, soruşturma devam ederken Mehmet Haberal’ın refakatçisi olan şüpheli Muhammet Lütfullah Hüsrev’in, Mehmet Haberal’ı ziyarete gelenleri savcılığın izni olmaksızın usulsüz ve gizli bir şekilde sanık ile görüştürdüğü de ifade edildi.


TABURCU EDİLMESİNİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR


Şüpheli Hüsrev’in, Haberal’ın tedavisini yapan görevliler ile samimi ilişkiler kurarak taburcu edilmesi ve cezaevine gönderilmesini engellemek için Haberal’ın sağlık durumu hakkında kanaat bildirme ve karar vermeye yetkili kişiler olan İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Zerrin Yiğit, Enstitü Müdürü Erhan Kansız, Prof. Dr. Cengiz Çeliker, Prof. Dr. Hatice Sezer Karcıer (Münipoğlu) Doç.Dr. Emir Özgür Barış Ökçün ile servis doktorları Emine Küçükateş ve Nuh Nazmi Gültekin ile yakınlaşmaya çalıştığı da vurgulandı. Şüpheli Erkan Özhun’un da Muhammet Lütfullah Hüsrev’in kontrolünde ve onunla birlikte hareket ettiği, bu şüphelilerin Haberal’ın tedavi gördüğü hastanenin/odasının giriş çıkışını kontrol altına aldıkları, hastane dışında da bu amaçla örtülü bir şeklide korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerine başvurdukları yine hastane çevresinde ayrıca kendilerini koruma görevlisi olarak tanıtan bazı şüphelilerin de bulunduğu anlatıldı.


(BB)