Gazetenin kendi deyimiyle bu bir sayfa değişimi. Yani “yeni bir çağa adım atma” veya “bir dönemin sonu”.
1979’dan bu yana basılı olarak çıkan taz, bu adımı “ekonomik zorunluluk değil, bilinçli bir yenilenme” olarak niteliyor.
“Krizde değiliz, zamanın ruhuna uyum sağlıyoruz”
Baş editör Barbara Junge, kararı “kriz değil, stratejik dönüşüm” olarak tanımlıyor:
“Herhangi bir mali baskı altında değiliz. Aksine, bu adımı güçlü olduğumuz için atıyoruz. Gazeteciliğin geleceği dijitalde.”
2019’da başlayan dijital dönüşüm sürecinde gazete, abonelerine “dijital göç” için adeta rehberlik yaptı. Şehir turları, teknik destek hatları, tablet kampanyaları ve ayrıntılı eğitimlerle okurlar ikna edildi. O dönemde abonelerin üçte biri “bırakırım” derken, bugün yalnızca yüzde 12’si basılı versiyondan vazgeçti.
Gazetenin hâlâ 14.000 basılı abonesi var, ancak dijital okuyucu sayısı bu rakamın kat kat üzerinde. Junge, “Okurlarımızın sadakati olmasa bu mümkün olmazdı. Bizim okurlarımız, gazeteciliği bir dayanışma biçimi olarak görüyor,” diyor.
Taz, Almanya’da dijitale geçen ilk ulusal gazete oldu
Bu adımla taz, Almanya’da tamamen dijitalleşen ilk ulusal gazete unvanını aldı.
Deutscher Journalisten-Verband (Alman Gazeteciler Birliği) üyesi Steffen Grimberg, süreci “cesur ama kaçınılmaz” olarak değerlendiriyor:
“Yayıncılık artık 20–30 yıl önceki kadar kârlı değil ama hâlâ sürdürülebilir. taz bu geçişte öncü olacak.”
Alman Gazeteciler Birliği'nden (DJV) Grimberg’e göre Almanya’daki basın, güçlü bölgesel yapısı sayesinde hâlâ dirençli. Ancak doğu eyaletlerinde ve kırsal bölgelerde gazeteciliğin zayıfladığına dikkat çekiyor.
Gazetecilik krizde mi, Evrimde mi?
Almanya Dijital Yayıncılar ve Gazete Yayıncıları Birliği(BDZV-Bundesverband Digitalpublisher und Zeitungsverleger)) verilerine göre, ülkedeki basılı tirajlar her yıl ortalama %9 düşüyor. Baskı ve dağıtım maliyetleri yükselirken, reklam gelirleri dijitale kayıyor.
BDZV yöneticisi Christian Eggert, “E-gazete, geleneksel basılı gazete ile tamamen çevrimiçi yayıncılık arasında köprü kuran, geçişi kolaylaştıran ideal bir modeldir.” diyor.
Ancak uzmanlara göre mesele yalnızca teknoloji değil, demokrasi meselesi. Katolik Eichstätt Üniversitesi’nden Prof. Klaus Meier, gazeteciliğin demokratik toplumlar için “vazgeçilmez bir güvence” olduğunu hatırlatıyor:
“ABD’de bazı bölgelerde artık hiç gazete kalmadı. Bu boşluğu partizan bilgiler dolduruyor ve toplumu kutuplaştırıyor. Almanya bu hatayı yapmamalı.”
Yeni medya düzeni: Sosyal medya, hız ve algoritmalar
taz'ın editörleri, dijital dönüşümün sadece platform değişikliği değil, haberin doğasının da dönüşümü olduğunu vurguluyor. Baş editör Junge’ye göre artık gazetecilik, “dikkat ekonomisiyle” yarışıyor:
“Instagram ve TikTok hız ve kışkırtıcılığı ödüllendiriyor. Bizse derinlikli gazeteciliği görünür kılmanın yollarını arıyoruz.”
Gazete, bu amaçla son yıllarda video haberciliğe ve sosyal medya içeriklerine ciddi yatırım yaptı. Junge, “Özellikle Instagram’da takipçi sayımız patladı” diyor.
Kağıttan ekrana: Yeni bir başlangıç mı, sonun başlangıcı mı?
Gazete yönetimi, bu kararı “sıfır noktasından başlamak” olarak tanımlıyor. Junge, yeni başlangıcı “Eğer işler beklediğimiz gibi gitmezse bile elimizde birkaç yıllık rezervimiz var,” diye açıklıyor.
Ancak gerçek şu: Taz’ın dönüşümü yalnızca kendi kaderini değil, Alman basının geleceğini de şekillendirebilir.
Bu adımın ardından diğer büyük gazetelerin —özellikle kriz içindeki bölgesel yayınların— taz’ın dijital stratejisini yakından izlemesi bekleniyor. Belki de bu dönüşüm, Almanya’da gazeteciliğin yeniden tanımlanacağı “dijital Rönesans”ın başlangıcı olacak.