ABD Başkanı Donald Trump, ‘Türkiye'yi ekonomik yönden mahvederiz' tehdidinin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Ankara'nın Trump'a tepkileri Türkiye kamuoyunda ‘yumuşak' bulunurken, Trump'ın kimin nasıl tesis edeceğini belirtmeden "20 millik güvenli bölge yarat" ifadelerini kullanarak yazdıkları üzerinden ‘tampon bölge' tartışmaları başladı.

Sputnik'teki haber şöyle:

ABD tarafının açıklamasında yer almasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile konuşmasından ‘tampon bölge' meselesini öne çıkartarak bunu Türkiye'nin kurmasında uzlaşma olduğunu açıkladı. Erdoğan buradan yola çıkarak Suriyeliler için bahçeli evler inşa edilecek, yerel idareyi Türkiye'nin şekillendireceği bir bölge manzarası çizdi.

Son tartışmaları Şam'da uzun yıllar görev yapmış Gazete Duvar internet sitesi yazarı ve Artı Tv yorumcusu, gazeteci Musa Özuğurlu ile konuştuk.

‘TÜRKİYE, KÜRTLERE SALDIRI SÖYLEMİYLE RUSYA VE ŞAM'I KARŞISINA ALMIŞ OLDU'

Musa Özuğurlu'ya göre Trump yönetimi iki müttefikiyle, bir yandan Suriyeli Kürtler diğer yandan da Türkiye ile ilgili net tavır almak istemiyor ve denge kurmaya çalışıyor. ‘Tampon bölge' meselesinin ABD ile Türkiye'nin üzerinde uzlaşabileceği tek nokta olduğunu belirten Özuğurlu, ancak bunun pek çok sorunu beraberinde getireceğine dikkat çekti. Özuğurlu'ya göre ‘tampon bölge' bir yandan Ankara'nın Kürtlere müdahalesini önleyebilir, diğer yandan da Arap dünyası ile Türkiye arasında fiziki bir tampon Türkiye'ye karşı oluşturulabilir:

Recep Tayyip Erdoğan

"İki tarafın da istediği ortak çözümü bu olduğunu düşünebiliriz. Amerika Birleşik Devletleri bir taraftan Suriye'deki müttefikleriyle diğer taraftan Türkiye gibi bir müttefikini dengeli tutmaya çalışıyor. Bu nedenle bir tarafla ilgili olarak net bir tavır almak istemiyor. Trump'ın çıkışı, çok sert. Ama diğer yandan gerçekten de pratikte bir şekilde denge kurmaya çalıştığını görebiliyorum. Türkiye açısından da aynı durum söz konusu. Türkiye de bir yandan Amerika Birleşik Devletleri'ne Kürtlerle ilgili diş geçirebileceğinin farkında diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri'nin en azından böyle bir çözümü önererek ya da bu çözümün hayata geçirilmesiyle birlikte ‘İstediğimizi aldık' derdinde. Dolayısıyla Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında istememelerde ortada buluşabilecekleri tek nokta şu anda böyle bir tampon bölge gibi görünüyor. Bu beraberinde birçok sorunu da getirecektir, sonuçları da olacaktır. Benim tabirim Ankara da artık Suriye konusunda ya da Kürtler başlığı altında çok da adım atılamayacağı idrak edilmiş durumda. Mümkün olduğunca durumdan ne kadar faydalanabiliriz, onu düşünüyor Ankara. Bu nedenle tampon/güvenli bölge formülü bir çıkış olarak kullanılabilecek. Böyle bir formül bir taraftan Ankara'nın Kürtlere müdahalesini tamamen önleyecek, Amerika bunu da hesaplıyor, diğer yandan Arap dünyası ile Türkiye arasında fiziki bir tampon bu sefer Türkiye'ye karşı oluşturulmuş olacak. Ankara ne yaparsa yapsın, Kürtlerin herhangi bir şekilde o veya bu şekilde bir oluşum içinde olmasının önüne geçemiyor. Amerika Birleşik Devletleri, şu anda eğer o tampon bölgeyi gerçekten hayata geçirir ve Kürtleri de bunun güneyine alır ve ‘Türkiye tehlikesini' bir şekilde bertaraf ederse zaten amacına ulaşmış olacak."

‘TÜRKİYE KENDİ SİLAHIYLA VURULACAK GİBİ GÖZÜKÜYOR'

Ancak Özuğurlu bir ‘tampon bölge' formülünün bu sefer de Türkiye ile Rusya arasında sorunlara sebep olacağını belirtti. Türk hükümetinin Kürtlere dair sert söylemlerinin de gelişmelerde etkili olduğunu söyleyen Özuğurlu, Ankara'nın hem Şam hem de Rusya ile karşı karşıya gelme ihtimaline dikkat çekti. Özuğurlu, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun İdlib'de olup bitenlerden Rusya'yı sorumlu tutan ifadelerine de dikkat çekti:

ABD Başkanı Donald Trump

"Ama diğer yandan Türkiye'nin böyle bir formülü kabul etmesi bu sefer Rusya ile arasında birtakım problemlere neden olabilir. Çünkü Rusya, Türkiye'nin herhangi bir şekilde siyasetiyle Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı da mücadele etmesini istiyordu. Ama böyle bir uzlaşıya gidilmiş olması Türkiye'nin bu konuda İdlib'te olduğu gibi gerekeni yerine getirmediği anlamına gelecek. Şam açısından da baktığımızda Türkiye'nin şu ana kadar kullandığı dilin bir şekilde Amerika'yı bu tür hamlelere yönlendirdiğini söyleyebiliriz. Eğer Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri'nin çekilme açıklaması sonrasında daha yumuşak bir tavır sergileseydi, Kürtlere saldırı söylemini yinelemeseydi belki Amerika Birleşik Devletleri çekilecekti. En azından bir takvim içinde çekilecekti. Kürtler bir taraftan Şam ile görüşürken Amerika Birleşik Devletleri ile temaslarında ‘Bakın, Türkiye'nin bize saldırı olasılığı var' söylemini geliştirmeyecektiniz. Dolayısıyla Ankara'nın şu ana kadar ki çekilme açıklaması sonrası gütmüş olduğunu siyaset Trump'ın yeniden danışmanları tarafından ikna edilerek ‘Bakın orada müttefiklerimizi yalnız bırakıyoruz' argümanıyla yeniden Kürtlerle ilgili böyle sert açıklamalar yapmaya itti. Bu durumda Türkiye bir taraftan Şam'ı tekrar karşısına almış oldu, bir taraftan Rusya'yı karşısına almış oldu. Çünkü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, İdlib ile ilgili olarak Rusya'yı da suçlayıcı bir ifadesi var. ‘Bu teröristlerden rejim ve onu destekleyenler sorumludur' diye… Diğer yandan da tabii Türkiye şu anda kendisine karşı oluşturulacak olan bir güvenli bölge ile karşı karşıya. Kendi silahıyla vurulacak gibi görünüyor."

‘ANKARA, ÖCALANLI GÜNLERE DÖNÜLMESİNDEN KORKUYOR'

Kürtlerin Şam ile anlaşma olasılığının Ankara'yı oldukça rahatsız ettiğini söyleyen Özuğurlu'ya göre Erdoğan yönetimi, Abdullah Öcalanlı günlere dönülmesinden korkuyor. Özuğurlu, Erdoğan hükümetinin aslında ABD'nin Suriye'den çekilmesini istemediğine dikkat çekerken, Ankara'nın asıl kabusunun Kürtlerin Şam ile anlaşması olduğu görüşünü dile getirdi:

Kamışlı'daki kutlamalarda PYD bayrağı

"Tamamen (çekilmede) Türkiye bütün argümanlarını kaybedecek. Çünkü iki başlık var, bir tanesi İdlib. İdlib ile ilgili olarak Astana sürecindeki Türkiye'nin garantörlüğü. İkincisi de İdlib ile ilgili olarak Türkiye'nin güvenlik algılaması ve bu nedenle Amerika ile yaşadığı sorunlar veya Kürtlere karşı yapacağı olası bir harekat. Türkiye bu ikisini de kaybedecek eğer Amerika Birleşik Devletleri giderse. İdlib'ten daha önemli olan Kürt bölgesi. Orada Kürtlerle dikkat edecek olursak Amerika'nın çekilme sinyali ile İdlib'te ortaya şu çıktı. Kürtlerin Şam ile anlaşma olasılığı. Şu anda durum değişti ama eğer böyle bir durum gerçekleşseydi, asıl Ankara'nın kabusu bu. Yani daha önceki Abdullah Öcalanlı günlere dönülmesinden korkuyor Ankara. Dolayısıyla onlar açısından çok olumsuz ve bu kez sahadaki birtakım aktörlerle karşı karşıya gelerek yani bir NATO müttefiki ya da onun dışında bir müttefik ile karşı karşıya gelerek değil doğrudan savaş olabilecek bir yerel güç ile karşı karşıya gelecek. Bu Ankara'nın istemediği bir durum. İkincisi İdlib konusunda gerçekten de Rusya'nın artık çok kararlı şekilde Şam'ın da aynı şekilde adım atacağı bundan sonrası için kaçınılmaz bir durum. Burada da Astana sürecinde elde ettiği avantajı da kaybedecek. Türkiye bu iki aktörle karşı karşıya gelmek yerine Amerika Birleşik Devletleri gibi ‘uzaktan gelen' ve aslında bir şekilde var ve yok arasında olan bir gücün orada olması elverişli olarak orada görülebilir. Bu yüzden ben Ankara'nın iktidarın gerçekten de Amerika Birleşik Devletleri'nin o bölgeden çekilmesini istediğini hiç zannetmiyorum. Varsayalım ki Amerika Birleşik Devletleri tamamen yok, bir olasılık olarak hiç orada değildi. Mesela iktidar, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni oraya sokacak ve bir savaş başlatacak mıydı? Bu durumda şöyle bir şey de var. Amerika'nın orada olması aslında bir yandan bunu önlüyor ve bir şekilde Amerika, Türkiye açısından baktığımızda asıl tampon bölgeyi orada Kürtlerle şu anda arada oluşturan ülke ve burada iktidarın faydasına söylem var. Herhangi bir şekilde meydan okuma var. Bunu pratiğe dökecek bir durum söz konusu değil. Bunun da sebebi Amerika'nın varlığı. Bunun pratiğe dökülebileceğini hiç zannetmiyorum. Eğer dökülürse de çok kanlı bir süreç olacağı için… Bundan bir süre önce bir komutanın görev yerinin değiştirilmesine de şahit olduk bu nedenlerle. Bu iş çok kanlı bir süreç olacağını öngörebiliriz. Bu yüzden Amerikan'ın orada kalması şu anda iktidarın devam ettirdiği siyasetin faydasına bence."

‘İDLİB'TEKİ TAMPON BÖLGE GİBİ OLABİLİR'

Özuğurlu, oluşturulmasından bahsedilen ‘tampon bölge' meselesinin altının doldurulmakta zorlanılmasına da dikkat çekti. Rusya ile İdlib'de yapılana benzer bir ‘tampon bölge' gündeme gelebileceğini belirten Özuğurlu, ancak bunu örneğin Arapların yapamayacağını belirtti. Özuğurlu, TSK ile Kürtlerin karşı karşıya gelebileceği durumlar da yaşanabilme olasılığına atıf yaparken, bu fikrin kendisine şüpheyle yaklaştı:

İdlib'de Suriye ordusuna ait bir top

"Türklerle beraber kurar mı, onu doğrusu kestirmek mümkün değil. Pompeo'nun Suudi Arabistan'da yapmış olduğu bir açıklama var, bir Arap gücünden bahsediyor. Bence bu daha da uzak bir olasılık. Çünkü bu ülkelerin herhangi bir şekilde pratikleri ya da deneyimleri zaten yok. Ama şu olabilir. İdlib'te Türkiye ve Rusya arasında varılan bir anlaşma vardı tampon bölge ile ilgili olarak. Belki bu şekilde tampon bölge olabilir. İnsandan arındırılmış bir bölge olabilir ya da silahlı militanlardan arındırılmış bölge olabilir. Ama bu Türkiye ile birlikte yapıldığı anlamına gelmez. Fakat muhtemelen açıklamalarda ‘Türkiye'nin de istediği buydu. Dolayısıyla Amerika böyle bir formül buldu. Bu nedenle aslında Türkiye ile birlikte yapılmıştır' denilecek. Ama pratikte öyle olacağını zannetmiyorum. Herhangi bir şekilde Türkiye ile Kürtler arasında bir tampon bölge olacak o ya da Kürtlerin Türkiye ile temasını kesmek üzere bir tampon bölge olacak. Bu nedenle tam da bu tampon bölge içerisinde TSK unsurları ya da ÖSO'nun bulunacak olması Kürtlerle bu güçleri karşı karşıya getirecektir ki o zaman tampon bölge diye bir şey olmayacak ortada. Bu nedenle ben Türkiye ile birlikte yapılacağını zannetmiyorum. Hele hele oraya ÖSO unsurlarını Türkiye sokmaya çalışırsa, bu Şam'ın da Rusya'nın da büyük tepkisini çekebilir. Çünkü bu Türkiye'nin bir şekilde bütün o sınır boyunca yayılması anlamına gelir ki Suriye açısından baktığımızda çok da kabul edilebilecek bir durum değil."

‘TÜRKİYE, ABD İLE KÜRTLER KONUSUNDA BİR ANLAŞMAYA GİDERSE, BU RUSYA VE ŞAM'IN PLANLARINA DARBE VURACAK'

Özuğurlu diğer yandan İdlib'de el Kaide unsurlarının yeniden etkinleşmesinin yarattığı sorunların altını çizdi. Rusya ve Suriye açısından bu operasyonu durduran şeyin kuzeydoğudaki karmaşık durum olduğunu anımsatan Özuğurlu, Türkiye ile ABD'nin Kürtler ile ilgili anlaşma sağlaması halinde de Rusya ve Şam'ın bütün planlarının suya düşeceğini anımsattı:

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın

"İdlib için hiç beklenmez bundan sonra Suriye ve Rusya tarafından ve İdlib operasyonu başlatılır. Yani Rusya bugüne kadar Türkiye'yi de gözeten birtakım politikalar yürüttü Suriye'de ve bundan sonra da yürütecek anormal bir durum olmazsa. Ama zannediyorum Türkiye'nin özellikle bu son birkaç gün içerisinde yaptığı diplomatik manevraları da not ediyordur bir kenara. Bu nedenle İdlib meselesi her an bozulabilir. Eğer Kürt tarafında birtakım gelişmeler yaşanırsa İdlib operasyonu zaten kaçınılmaz bir şey. Ama erkene alınabilir. Bir de yeterince gerekçe oluştu. HTŞ'nin diğer gruplara saldırmasıyla aslında yeterince gerekçe oluştu. Şu anda sadece bu operasyonu durduran Kürt bölgesindeki gelişmelerin ne olacağı, herkes bunu bekliyor. Ama zannediyorum eğer Türkiye herhangi şekilde Amerika Birleşik Devletleri ile Kürtler konusunda bir anlaşmaya giderse, çünkü bu anlaşma Rusya ve Suriye'nin o bölgeyle ilgili bütün planlarına darbe vuracaktır. Yani Rusya ve Suriye'nin istedikleri şu: Herhangi bir şekilde Kürtler ile anlaşmak. İdari olabilir ya da başka şekilde tanımlanabilir. Ama bu sorunun bitmesini istiyorlardı. Eğer Türkiye, Amerika ile anlaşır ve orada herhangi bir başka gelişme yanaşırsa bu da Rusya ve Suriye'nin bütün planlarının altüst olması, hatta bundan sonraki bütün siyasi sürecin altüst olması demektir. Şu ana kadar sergilenen bu politika Rusya ve Suriye açısından son derece istikrarsız bir politika olarak değerlendirilecektir. Amerika Birleşik Devletleri'nin geri dönüyoruz ya da burayı terk etmiyoruz açıklaması ne kadar geçerli olabilir? Bütün bu tartışmaların dışında Amerika Birleşik Devletleri'nin o bölgede barınamayacağını, o bölgeyi çok iyi tanıyanlar söylüyor. Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri eninde sonunda o bölgeyle ilgili politikasını ya da pratiğini değiştirmek zorunda kalacak. Bu demektir ki belli bir süre sonra Kürtler yine Şam ile karşı karşıya kalacak. Bu nedenle bugün uyguladıkları bu siyaset, bir taraftan Şam ile görüşme ve daha sonrasında Amerika'dan gelen açıklamayla görüşmeler kesildi gibi açıklamada bulunmaları istikrarsız bir durum doğuruyor. Zannediyorum Şam ve Rusya'nın bundan sonra daha fazla sertleşmesine sebep olabilir. Bir şekilde bundan sonraki pratikte şöyle bir şey de var. Eğer tampon bölge oluşturulur ve Kürtlere sadece o tampon bölgenin güneyi verilirse ki öyle kalacak bu sefer Kürtlerin güney sınırında yani Fırat boyunda Suriye bölgesi ile komşu olacağını göreceğiz. Bu da o bölgelerde birtakım çatışmaları tetikleyebilir. Bundan sonra belki de eğer öyle bir pratik hayata geçerse, Suriye tarafından Kürtlere yönelik saldırı olacağını öngörebiliriz. Esad'ın ‘Gerektiğinde silaha başvurulabilir' gibi bir açıklaması vardı. Kürtlerin böyle bir politikası zannediyorum Suriye ve Rusya'yı biraz daha sertleşmeye doğru itecek."