Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde 14 Temmuz 2011 günü 13 askerin şehit olduğu, 7 askerin yaralandığı saldırıda ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle tutuksuz yargılanan Silvan 4'üncü Taktik Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Toprak, 4'üncü Taktik Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Milbay Şahin, 1'inci Bölük Komutanı Üsteğmen M. Emin Karayüz ve 2'inci Bölük Komutanı Üsteğmen Necmettin Erdoğan'ın yargılanmasına Diyarbakır 7'inci Kolordu Askeri Mahkemesi'nde devam edildi.

UZMAN ÇAVUŞ ALBAS: KOMUTAN 'DAYANIN' DEDİ, 20 DAKİKA SONRA HELİKOPTER GELDİ

Duruşmaya tutuksuz sanıklardan 4'üncü Taktik Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Milbay Şahin, şehit askerlerden Noyan Aydın'ın annesi Ayşe Aydın, Yekta Başar'ın babası İsa Başar, Aykut Velimehmetoğlu'nun babası Beytullah Velimehmetoğlu ve avukatlar katıldı. Duruşmada ilk olarak çatışma sırasında bölgede bulunan Uzman Çavuş Ahmet Alvas'ın tanık olarak ifadesi alındı. Silvan saldırısından önce Hazro İlçe Jandarma Komutanlığı’na yapılan saldırıyı yaşadığını belirten Alvas, "Daha sonra olay bölgesine gittik. İki defa saldırı olacağı yönünde ikaz edildik. Çok sıcaktı ve askerlerimiz yorgundu. Görevden gelmiş ve istirahat etmeden göreve çıktık. Sayımız azdı. Çatışma bize el bombası ve roketlerin atılmasıyla başladı, sonra yangın çıktı. Teröristlerin bağrışmalarını duyuyorduk. Çatışma 30-35 sakika sürdü. Biz bir ara ortaya toplandık. Bize 'teslim olun' diye bağırmaları üzerine biz 'helikopter geliyor' diye korkutmak istedik. Helikopterin geç geldiğini söyleyebilirim. Dumandan nefes alamıyorduk. Bölük komutanı telefonunu düşürmüştü. Çatışmanın sonuna doğruydu. Telefonu aldım, bu sırada bölge komutanı Ünal Karaosmanoğlu aradı. Bana durumu sordu, şehitler olduğunu söyledim. Bana 'Dayanın' dedi ve kapattı. Bu görüşmeden 20 dakika sonra helikopter gelmeye başladı" dedi.

UZMAN ÇAVUŞ İSA DOĞAN; KÖMÜRLÜKTE YATIYORDUK

Duruşmada tanık olarak dinlenen uzman çavuş İsa Doğan sürekli pusuya çıktıklarını ifade ederek, "Yoruluyorduk. Karakolda yer olmadığı için kömürlükte ve sivrisineklerin içinde yatmaya çalışıyorduk ve dinlenemiyorduk. Akşam Hazro Karakolu'nun basıldığını duyduk. Bizde araçlarla Mutluca Boğazı'na gittik. Araçlardan indikten sonra yaya olarak Dolapdere Mevkii'ne geçtik. Bölüğümüzün 2 timi nöbete, 1 timi istirahata çekildi. Ben istihrahata çekildim. Uyanıp yemek yedikten sonra çatışma başladı. Tabur komutanının yaralı olduğunu, bir arkadaşımın da şehit olduğunu görünce şoka girdim. Dayanamadım ve mermilerimi boşalttım. Şoka girdiğim için çatışmanın 5 dakika sürdüğünü sandım. Daha sonra arkadaşlar 50 dakikaya yakın sürdüğünü söyledi. En çok şehit veren tim istirahat eden timdi. Tabur komutanı panikteydi. Bana roket atmamı söyledi. Emre Astsubay ise atmamamı söyledi. Bende atmadım. Çünkü Tabur Komutanı yaralı ve panikteydi" dedi.

'O GÜNE KADAR GERÇEK MERMİYLE ROKET ATMADIM'

Tanık ifadesi ile ilgili söz hakkı verilen şehit Noyan Aydın’ın annesi Ayşe Aydın, uzman çavuşa eğitimi boyunca hiç gerçek roket atıp atmadığını sordu. Uzman çavuş ise acemi birliğinde roket attığını, ama bunun gerçek mühimmat olmadığını belirterek, "Usta birliğinde hiçbir şekilde gerçek roketle eğitim görmedim ve kullanmadım. Ben ve arkadaşlarım daha önce hiç çatışmaya girmedik" dedi.

MAHKEME BAŞKANI'NDAN YALAN TANIKLIK UYARISI

Tanıklardan uzman onbaşı Muhammet Ak ise bölgeye giden askerlerin bir kısmının yeni olduğunu ve yorulduklarını belirterek, "Telsiz kesintisi olduğunu söyleyerek dikkatli olmamız konusunda uyarıldık. 15-20 dakika sonra çatışma başladı. 45 dakika boyunca temas sürdü. Çatışma bittikten yarım saat sonra helikopter geldi" diye ifade verdi.

Bu sırada mahkeme başkanı Hakim Yarbay, tanık Uzman Onbaşı Muhammet Ak'ı üç kez uyardı. Mahkeme Başkanı, "Yalan tanıklık 1-4 yıl arası hapis cezası gerektirir. Seni uyarıyorum. Sen görmediğin, bilmediğin şeyleri söylüyorsun. O zaman erdin, şimdi uzman çavuşsun. Müthiş bir taktik bilgin mi var?" dedi.

ŞEHİT ANNESİ SALONDA AĞLADI

Bu sırada söz alan şehit annesi Ayşe Aydın, tanıkların doğru söylemediğini belirterek, "Böyleleri varken benim gibi anneler daha çok ağlar. Tanık doğruyu söylemiyor. Nöbetteydim diyor, ama teröristler onun dibine kadar geliyor. Bunlardan hiç birşey olmaz. Bir de tutup bunları komutan yapıyorlar. Biz sadece oğlumuzun acısını almaya geldik. Kaybedecek hiç bir şeyim yok. Bir oğlum vardı. O'nu da kaybettim" diyerek ağladı.

TUĞGENERAL KARAOSMANOĞLU:BİRLİĞİN ORADA OLMAMASI GEREKİYORDU

Mahkemede daha sonra dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı olan Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu'nun talimatla alınan ifadesi okundu. Tuğgeneral Karaosmanoğlu ifadesinde, şunları söyledi: "Hazro'da saldırı olduğu zaman İHA'lardan destek istedim. Birlikleri de takip amacıyla görevlendirdim. Hazro, Lice bölgesinde keşif uçuşu yapıldı. Operasyon için plan yaptım. Valiliklerden de onay alındı. Olay belirlediğimiz 4'üncü sektör bölgesinde oldu. Brifinglerde bana birliklerin plana uygun olarak konuşlandığı söylendi. Teröristlerin telsizlerinde 'Askerler sallana sallana yürüyor, neden vurmuyorsunuz?" konuşmaları tespit edilmişti. Bütün birlikleri arayarak uyardım. Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürü beni arayarak teröristler arasındaki konuşmayı aktarmıştı. Komando Alay Komutanı saat 14.45'te arayarak temas sağlandığını söyledi. Albay çatışmanın planlanan bölgenin dışında olduğunu ve zayiat verdiğimizi söyledi. Bende Kolordu Komutanı'nı arayıp taarruz helikopteri istedim. Saat 16.00 sıralarında bir helikopterle yaralıları tahliye ettik. Saldırının yaşandığı Şoriktepe saldırıya müsaitti. Birliğin orada olmaması gerekiyordu. Ayrıca çatışmanın başladığı bize geç bildirildi. O nedenle müdahale geç yapıldı. 4'üncü sektördeki birlikler planlanan zamanda yerlerine ulaşamamış. Ama bana saat 05.05'te planlanan bölge olan Malayır Tepe'ye vardıklarını bildirmişlerdi. Ama orada değil, saldırının olduğu bölgedelermiş. Ancak bize planlanan bölgeye ulaştıklarını bildirmişler. Timler harekat planına uymamış ve bana yanlış bilgi vermişler."

BİNBAŞI'DAN TUĞGENERAL'E CEVAP: YANLIŞ BİLGİ VERMEDİM

Tuğgeneral Karaosmanoğlu'nun ifadeleri üzerine söz hakkı verilen tutuksuz sanık 4'üncü Taktik Jandarma Tabur Komutanı Komutanı Binbaşı Milbay Şahin, "Biz sabah saat 04.00 gibi Şoriktepe'ye yerleştik. Hayvan hareketleri tespit ettiğimiz için hareket edemedik. Durumumuzu da harekat merkezine bildirdik. Deşifre olmamak için bu bölgeden hareket edemedik. Bu durumu bağlı olduğum alay komutanına bildirdim. Çatışma sonrasında da operasyon öncesinde de Ünal Paşa ile hiç görüşmedim. Toplantı sırasında Alay Komutanı'na 2'inci bölüğün yorgun olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini söyledim. Ancak uygun görmedi. Jandarma Bölge Komutanı ile herhangi bir görüşmem olmadı. Ben yanlış bilgi vermedim" dedi.

Duruşmada daha sonra talimatla ifadeleri alınan tanıkların beyanı okundu. Mahkeme tanık beyanlarının okunmasına devam edilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.



FB (GG/RT)