17 Nisan’da NSU davasının görüleceği Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin Türkiye kökenli basın mensuplarının da aralarında bulunduğu göçmen basının duruşmayı izleyebilmesi için getirilen bütün önerileri reddederek, geri adım atınca , Sabah gazetesi Federal Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Federal Anayasa Mahkemesi sözcüsü, başvurunun ellerine ulaştığını, kararın davanın başlayacağı 17 Nisan öncesinde alınması için çaba gösterileceğini açıkladı. Medya hukuku alanında uzman avukat Ralf Höcker tarafından yapılan başvuruda, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin basın mensuplarına uyguladığı akreditasyon yönteminin basın özgürlüğünü ve eşitlik ilkesini ihlal ettiğini belirtildi.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin, basın mensuplarının akreditasyonlarını başvuru sırasına göre yaparak, Türkiye kökenli gazetecilere sabit yer ayırmamasına tepki gösteren Münih Belediye Başkanı Christian Ude, mahkemenin uygulamasını eleştirdi. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Ude, Süddeutsche Zeitung'a yaptığı açıklamada, davanın siyasi boyutunun göz önünde bulundurulmadığını, izlenen tutuma akıl erdiremediğini söyledi.
Alman Haber Ajansı’na açıklama yapan Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu da, 17 Nisan'daki duruşmayı izlemek üzere mahkemeye gideceğini söyledi. Karslıoğlu, Almanya'da Neonazi bir terör hücresinin işlediği seri cinayetlerde Türkler’in hedef seçildiğini vurgularken, “Büyükelçi olarak benim görevim, geri kalanların yanında olmaktır” dedi. Büyükelçi Karslıoğlu, daha sonraki duruşmalara bizzat katılamayacağını ancak başkonsolosun veya konsolosluktan bir temsilcisinin davayı takip edeceğini kaydetti. Karslıoğlu, Türk basınına sabit bir yer ayrılmamasını ise eleştirerek, mahkemenin “daha duyarlı” bir tutum izleyebileceğini belirtti.
2002-2008 yılları arasında Alman Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Prof. Winfried Hassemer, demokrasinin en temel ilkelerinden kuvvetler ayrılığından dolayı, Alman mahkemelerinin bağımsız olduğunu açıklarken, "Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi 'Davayı yönetmekle ben yetkiliyim ve davanın ayrıntılarını da belli bir çerçeve içinde ben belirlerim’ diyebilir. Buna, mahkemenin hakkı vardır. Bu ayrıntılara, kamuoyunun davayı ne şekilde takip edeceğini organize etmek de dâhildir. Davanın kamuoyuna açık olması, Alman Anayasasında güvenceye alınmıştır ancak kamuoyuna nasıl açılacağını belirlemek, mahkemelerin görevidir" dedi.