Çekimlerin Hamburg durağında biraraya geldiğimiz Nebil Özgentürk, şu ana kadar Almanya’nın dokuz ayrı kentinde ‘göç yolculuğu’ yaptığını ve çekimlerin yapılması sırasında da birbirinden ilginç hikayelerin ortaya çıktığını söyledi. Bugüne kadar Almanya’da profesyonel anlamda göç ile ilgili belgeselin çekilmediğine dikkat çeken Özgentürk ‘Almanya’ya göçün 55 yıllık hikayesini vermek bizim için çok farklı bir duygu. Her bir çekimde birbirinden farklı güzel, değerli hikayeler çıkmakta. Hikayelerimiz de başarı hikayesi de var, ağlatan sahneler de. Ünlü yazar Said Faik’in dediği gibi öykü tadında bir belgesel olacağına inanıyorum’ dedi. ‘SANATTA BAĞIMSIZ OLMAK’ İSTEDİK Belgesel çekimleri için herhangi bir yerden maddi destek ya da alıyor musunuz? şeklindeki soruya ise Özgentürk şöyle yanıt verdi: ‘Biz ne Alman ne de Türk devletinden herhangi bir maddi yardım almak istedik. Sanatta bağımsız olabilmek esastır. Başka türlü bağımsız olamayacağımıza inandık. Türkiye’de şu anda sanattan bahsedebilmek çok zor. Bu hükümet insanın kişiliklerini yok etti. Eskiden otosansür, basın-sanat yasaları gibi uydurma yasalar ile sanata yasaklar konuyordu, şimdi ise kişilikler yok ediliyor. Bu en vahimi. Sanatta dik durmak gerekiyor’ dedi. Almanya’nın ilk gelen kuşağın dile getirdiği gibi artık ‘Acı Vatan’ olmadığını da ifade eden Özgentürk ‘ Çekimlerimizde Almanya Acı Vatandır şeklinde açıklamaların artık bu toplumda yer bulmadığına tanık olduk. O denli başarı elde edilmiş olaylar ve kişiler var ki. Almanya’ya göçün hatıra defterini verirken NSU cinayetlerinden, kız çocuğunu kaybetmiş bir aileden, siyasi nedenlerle Almanya’ya göç eden vatandaşa kadar hemen hemen herkesi vermeye çalıştık. Çekimini Hamburg’da gerçekleştirdiğimiz İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sından kaçan ve Türkiye’ye sığınan Alman tercüman ve yazar Cornelius Bischoff’un anlattıkları da duygu içeren anlardı’ dedi. Süheyla Kaplan