Yaklaşık dört saatlik belgeselde, Wade Robson ve James Safechuck, çocukluklarında Jackson tarafından tacize uğradıklarını öne sürüyor ve yaşadıklarını çok detaylı bir şekilde kamera önünde anlatıyor. Belgeselin yayınlanması, Jackson'ın mirası ve itibarına büyük zarar verdiği belirtiliyor. Jackson, 2009 yılında 50 yaşında hayatını kaybetmişti. Çok sayıda radyo istasyonu şarkıcının şarkılarını çalmama kararı aldı, hayranlarını şarkılarını sildiklerini açıkladı ve bazı yerlerde insanların Jackson'ın şarkılarını çalan mekanları terk ederek tepki gösterdikleri yönünde haberler geldi. Yönetmenliğini Dan Reed'in yaptığı bu belgesel, "Michael Jackson'ı dinlemeye devam etmek doğru olur mu" sorusunun sorulmaya başlanmasına yol açtı. 'Michael ailelerin gözünü kamaştırdı' Belgeselde, Jackson'ın "Neverland" olarak bilinen çiftliğinde yaşandığı iddia edilen olaylar mercek altına alınıyor. Yönetmen Reed, BBC'nin Beyond Today adlı podcast programına yaptığı açıklamada, burasının ziyarete gelen çocuk ve ailelerini "büyüleyen sürreal bir yer" olduğunu söyledi. Reed, "Michael'in karizması, statüsü, sahip olduğu olağanüstü ün ve parasından ve o dönemki o pop starlığı, ailelerin gözünü kamaştırmıştı" dedi. Belgeselde başlarından geçenleri anlatan 36 yaşındaki Robson ve 40 yaşındaki Safechuk, Jackson ile aralarında yaşandığını iddia ettikleri cinsel istismarın ilgili ayrıntılı ifadeler kullandı. Her ikisi de çocukken Jackson'a "aşık olduklarını" hissettiklerini ve Jackson'ın da kendilerini çok sevdiğini düşündüklerini söylediler. Wade, Jackson'ın cinsel istismarının yedi yıl, Robson ise dört yıl sürdüğünü belirtti. Michael Jackson, 2005 yılında çocuk istismarı suçlamasıyla yargı önüne çıktı ve yapılan yargılama sonucunda suçsuz bulundu. O dönemde 22 yaşında olan Wade, mahkemede Jackson lehine tanıklık yaptı ve ifadesinde her ne kadar şarkıcı ile zaman zaman aynı yatakta uyumuş olsa da kendisine uygunsuz şekilde dokunmadığını söyledi. Belgeselin yönetmeni Reed ise, mahkemenin görüldüğü 2005 yılında Wade'in henüz yaşadıklarını tam olarak kavrayabilmiş durumda olmadığını ve sevdiği bir kişinin kendisi yüzünden hapse girmesinden "sorumlu olmak" istemediğini ifade etti. 'Michael Jackson'ın büyüsü bozuluyor' Reed, "Wade, ancak mahkemeden beş yıl sonra, kendi oğlu dünyaya geldikten sonra yaşadıklarının ağırlığını fark ediyor. Michael'ın kendisine yaptıklarının tiksindirici olduğunu anlıyor ve bu bir uyanış sürecinin de başlangıcı oluyor" dedi. Leaving Neverland'in ilk gösterimi, ABD'de düzenlenen Sundance Film Festivali'nde yapıldı. Wade ve Safechuck, gösterimin ardından yönetmenle birlikte soru-cevap bölümü için sinema salonuna girdiklerinde ayakta alkışlandı. New York Times, "Michael Jackson, bize bir büyü yaptı ve Leaving Neverland ise bu büyüyü bozuyor" dedi. Jackson ailesi ise belgeseli "eski ve aksi kanıtlanmış iddiaların yeniden ısıtılıp sunulması" olarak nitelendirdi ve belgeselin ABD'li yapımcı şirketi HBO aleyhine dava açtı. Ancak filmin yayınlanmasından bu yana Kanada, Avustralya, İrlanda ve Hollanda'daki bazı radyo kanalları bundan sonra Michael Jackson şarkıları çalmayacaklarını açıkaldı. BBC de Jackson şarkılarını oynatma listelerinden sessizce çıkardığı yönündeki haberlerin ardından bir açıklama yapmak zorunda kalarak, "sanatçıları yasaklamadığını" söyledi. Jackson'ı yok etmek BBC podcast programı Must Watch'ın sunucularından Scott Bryan da belgeselin İngiltere'deki ilk gösterimine davet edilen isimler arasındaydı. Filmi izledikten sonra telefonundaki Michael Jackson şarkılarının tamamını sildiğini söyledi. Bryan, 1980'li yıllarda büyüyen biri olarak "Michael Jackson hayranı olmamanın zor olduğunu" ancak filmi izlediğinden bu yana ne zaman şarkılarını dinlese "rahatsız hissettiğini" söyledi. Bryan, "Birkaç gün sonra bir kafede oturmuş, bilgisyarımda birşeyler hazırlıyordum ve tamamen tesadüfen Michael Jackson çalmaya başladı. Hemen kulaklıklarımı taktım ve başka bir şey dinlemeye başladım. Çünkü yaptığı işe konstrasyonumu kaybettim" dedi. İngiltere'de yayımlanan Independent'ın köşe yazarlarından Lucy Jones, cinsel saldırganlara yönelik "ileriye dönük bir değişim dalgası" olduğunu ve bunun sonucunda da Jackson hakkındaki iddiaların gözardı edilemediğini belirtti. Jones, "#metoo akımının ve Katolik Kilisesi'nde çocuk istismarıyla ilgili ortaya çıkanların ardından [tacizle] ilgili hikayelere artık daha farklı yaklaşılıyor. Gözlerimiz açıldı ve farkındalığımız arttı" dedi. Jackson'ın yasaklanmasını istemeyenler de var Ancak, Michael Jackson şarkılarının yasaklanması konusunda herkes aynı fikirde değil. Avustralya'nın RMIT Üniversitesi'nden Catherine Strong, Jackson'ın şarkılarının yasaklanmasının "kanayan büyük bir yaraya minicik bir yara bandı yapıştırmak" olarak nitelendirdi. The Conversation websitesinde kaleme aldığı yazıda, toplumun bu sorunla "doğrudan yüzleşmesi" gerektiğini belirtti. Strong, "Müzik sektöründe cinsel istismar, sadece bağcıyı dövmekle çözülmeyecek sistematik ve devam eden bir sorun. Michael Jackson'ı radyolarda çalmaya devam etmek ancak bunu yaparken dinleyicilere ne ile suçlandığını hatırlatmak gerek. Bunun aynısı bir suçlamayla karşılaşan ya da suçlu bulunan tüm sanatçılara uygulanmalı" dedi. 'Artık devir değişti' Belgeselin yönetmeni Reed, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Artık devir değişti ve şimdi kadın, çocuk ya da erkek, herhangi biri 'Ben cinsel saldırıya uğradım' dediğinde görmezden gelme değil, oturup anlatacaklarını dinleme zamanı" dedi. Bununla birlikte Reed, film nedeniyle Jackson'a karşı "içgüdüsel tepkiler" gösterilmemesi gerektiğini belirterek, "Filmi izleyen hemen herkes bundan sonra bir daha Michael Jackson şarkıları dinlemeyeceği minvalinde şeyler söylüyor. İnsanlar, Jackson şarkıları çalan mekanları terk ediyorlar. Ben şarkıların yasaklanmaması veya kitapların yakılmaması gerektiğine inanıyorum. Şu anda içgüdüsel tepkiler var ancak bu konuyu hazmetmek ve Jackson'ın şarkılarını saldırgan bir pedofil olduğu gerçeğini bilerek dinlemeye devam etmek gerekiyor" dedi.