Türkiye’nin en önemli sanatçılarından Gülsün Karamustafa’nın Berlin Hamburger Bahnhof Çağdaş Sanat Müzesi’ndeki kişisel sergisi Chronographia adını taşıyor.

Sergi, 1946 doğumlu Gülsün Karamustafa’nın 1970’li yıllardan günümüze kadar ürettiği 110 eseri kapsıyor. Sergide sanatçının “Mistik Transport” (1992), “Meydanın Tarihi” (2005), 1970’lerden hapishane resimleri gibi tanınmış yapıtlarının yanı sıra bugüne kadar hiç görülmemiş işleri yer alıyor. “21’inci yüzyıl için anıt” ise Gülsün Karamustafa’nın bu sergi için özel olarak ürettiği bir iş.


Bu sergi ile Hamburger Bahnhof'ta ilk kez Türkiye’de yaşayan ve üreten bir sanatçının işleri Berlinli sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Serginin küratörü Melanie Roumiguière, DW’ye yaptığı açıklamada, Chronographia adlı serginin iki buçuk yıllık bir çalışmanın ürünü olduğunu söyledi. Roumiguière, Gülsün Karamustafa’nın çeşitli sergilerde işlerini gördüğünü ancak sanatçıyı tanıdıkça işlerinin çok geniş bir yelpazeyi kapsadığını anladığını söylüyor. Hamburger Bahnhof’taki sergi kronolojik sıralamaya sahip olmasa da, sanatçının işlerindeki geniş yelpazeyi ortaya koyuyor. Sergide, 1970’li yıllardan yağlı boya çalışmalar, 1980’lerden tekstilin ağırlıklı olarak kullanıldığı yerleştirmeler ile sanatçının video çalışmaları yer alıyor. Sanatçı eserlerinde göç, popüler kültür, feminizm, toplumsal cinsiyet gibi konuları işliyor.

Hamburger Bahnhof için yeni bir adım

Melanie Roumiguière, Karamustafa’nın eserlerindeki “estetik unsurların son derece heyecan verici” olduğunu vurgulayarak, bunun sanat eserlerinde görmeye alışık olduklarından farklı bir estetik olduğunu ifade ediyor. Gülsün Karamustafa sergisi için yaptığı hazırlıklarda hem sanatçı hem de Türkiye’nin tarihi ve toplum yapısı hakkında çok şey öğrendiğini dile getiren Roumiguière, böylelikle önünde yeni ufuklar açıldığını söylüyor. Bunun sadece kendisi için değil, temsil ettiği kurum olan Hamburger Bahnhof için de önemine değinen Roumiguière, “kanımca bizim için hemen yüzde yüz anlaşılır olmayan işleri burada sergilemek hepimize iyi geliyor” diyor. Roumiguière, bu anlamda bu serginin yeni ufuklar açan, çağdaş sanat müzelerinin geleceğine dönük yeni bir adım olduğuna işaret ediyor. Roumiguière, çağdaş sanat müzelerinin Avrupa dışında üretilen işleri de artık “ciddiye alması” gerektiğini ifade ediyor.

1989’daki 2. İstanbul Bienali ile adını duyuran, bugüne kadar çok sayıda kişisel ve karma sergiye katılan, New York, Londra, Viyana, Chicago, Paris gibi kentlerdeki modern sanat müzelerinin koleksiyonlarında eserleri yer alan Gülsün Karamustafa, Melanie Roumiguière gözünde nasıl bir sanatçı? Roumiguière bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Karamustafa kendini ifade etmek için serbest ve esnek bir form kullanıyor. Kendini tek bir konu, kategoriler veya kullanılan malzeme açısından sınırlamıyor. Biz böyle bir tarza alışık değiliz. Bu çok özel bir tarz. Bunu yapabilmek lâzım. Karamustafa resim, nesneler, video ve mekânı kaplayan yerleştirmelerde farklı malzemeleri birleştirerek, bakış açısını ve pozisyonunu her defasında değiştirerek bu tarzı yakalamayı başarıyor. 40 yıldır farklı bir bakış açısıyla ele aldığı olaylar hâlâ toplumsal açıdan sadece Türkiye’de değil burada da, dünyanın farklı yerlerinde de güncelliğini koruyor. Yerel olanı küreselleştirmek, aslında 1990’lardan beri talep ettiğimiz bir durum. Karamustafa bunu başarıyor.

‘Serginin siyasete indirgenmesi yazık’

Gülsün Karamustafa’nın Hamburger Bahnhof’taki 10 Haziran’da açılan sergisi 23 Ekim’e kadar görülebilecek. Sergiye Alman medyası da büyük ilgi gösterdi. Ancak medyada yer alan haberlerde sergi Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmeler ışığında ele alındı ve Karamustafa’nın işlerinde siyasi göndermeler ön plana çıkartıldı. Bu haberleri eleştiren serginin küratörü Melanie Roumiguière, “özellikle televizyonda sergiye ilişkin haberlerde sadece siyasi boyutun ele alınması çok yazık” dedi. Bu sergideki işlerden bugünkü Türkiye’nin siyasi durumunu okumanın mümkün olmadığını belirten Roumiguière, ancak Gülsün Karamustafa’nın işlerinde Türk toplumunu ve bu toplumun nelerden, nasıl etkilendiğini görmenin mümkün olduğunu ifade etti. © Deutsche Welle /Jülide Danışman / Berlin