"NSU-Nasyonal Sosyalist Yeraltı" örgütü sorumlularına karşı sürmekte olan davaya ilişkin müdahil avukatlarca tutulan raporlar.

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi verdiği kararla NSU’nun işlediği suçların ve onların arka planının aydınlatılması için gerçekten çaba gösteren herkeste darbe etkisi uyandırdı.

Olayları aydınlatmaya yönelik çabaların Beate Zschäpe’nin ağır şekilde cezalandırılmasına indirgenmesi ve aynı zamanda destekçilerin oynadıkları rolün önemsizmiş gibi gösterilmesi ve devlet makamlarının her türlü sorumluluğunun reddi davanın şu ana kadarki seyri sonucunda korkulanın da ötesine geçti.

Mahkeme Beate Zschäpe’yi NSU’nun suçlandığı eylemlerde suç ortaklığı nedeniyle ömür boyu hapse mahkum ederken suçunun çok ağır olduğu tespitinde bulundu. Yani Zschäpe en azından 20 sene tutuklu kalacak. Ancak tam da hiçbir pişmanlık göstermeyerek son ana kadar susan, NSU’ya olan ideolojik bağlılıklarını açıkça gösteren ve militan Nazi camiası tarafından kahraman statüsündeki suçlular mahkeme tarafından son derece hafif cezalara çarptırıldılar.

Dokuz cinayete yardım ve yataklıktan 10 yıl hüküm giyen Wohlleben’in cezasında mahkeme Federal Savcılığın talep ettiği cezanın çok altında kaldı. Ancak Wohlleben’in dava sürecinde ideolojisine açık şekilde sahip çıkması; Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’ı NSU’nun kuruluş sürecinde desteklemesi ve NSU’nun oluşturduğu özel tehlike de mahkemeyi verdiği cezayı yüksek tutmaya teşvik etmedi. Bu da Wohlleben’in mahkemeyi muhtemelen hemen bugün serbest biri olarak terkedebilme ihtimali olduğu anlamına geliyor, çünkü neredeyse 7 senelik gözaltında tutulma sürecinin ardından verilen 10 senelik bir cezada gözaltı halinin devamı orantısız kaçıyor. Yani Wohlleben Thüringen’deki destekçilerinin yanına, özellikle de şu sıralar çok sayıda Neonazi konseri veFree Fightetkinliği düzenleyen ve NSU davasının sanıklarıyla dayanışma bildirileriyle kendilerini bilinçli bir şekilde NSU ağının devamı olarak gören ve diğer yandan da propaganda ve maddi kaynaklarla gelecekteki yeni bir terör dalgasına zemin hazırlayan Saksonya ve Thüringen’den eski Blood & Honour aktivistlerinin yanına bir kahraman olarak dönecek.

Mahkemenn özellikle hafif bir ceza verdiği diğer sanık ise André Eminger. Köln’deki Probsteigasse’de gerçekleştirilen patlayıcılı saldırıya yardım etmiş olduğunun kanıtlananamış olması kabul edildiğinde bile 2,5 senelik bir ceza akla yatkın değil. Mahkeme Eminger’in Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe’nin yaşadığı evde gerçekleşen su hasarına kadar onların terörist faaliyetlerinden haberinin olmadığını bu şekilde kabul etmiş oluyor. „Üçlü“nün politik hedeflere sahip başka suçlar işlemeyi planladıkları ona sözde anca bunun ardından söylenmişti. Ardındansa sadece bir tren kartı tedarik etmişti ki hüküm giydiği destek eylemi buydu. Bu gerekçe hiç makul değil ve ayrıca heyetin Eminger’e yönelik tutuklama emrindeki açıklamalarla da çelişiyor. Ama böylesi bir hüküm özellikle de Eminger’in delillerin açıkça ortaya koyduğu ideolojik yönelimini görmezden geliyor. Eminger ırkçı cinayetlerin propagandasının yapıldığı, sağ terör fikirlerinin yayıldığı bir fanzinin çıkarılmasından sorumlu. Müdahil davacılar bu nedenle Zwickaulu muhbir Ralph Marschner’in sorgulanmasını talep etmişti, çünkü Marschner Eminger’in diğer faaliytleri hakkında bilgi verebilirdi. Ancak Anayasayı Koruma Dairesi ve Federal Savcılık bu dilekçeye engel oldu, mahkeme olayların aydınlatılmaya devam edilmesini istemedi. Şimdi Eminger’in Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos’un eylemlerinden haberinin olduğuna dair başka bir bilgi olmadığı argümanı öne sürülüyor. Yani Anayasayı Koruma Dairesi olayların açıklığa kavuşturuşlmasını engelledi ve bu da sonuçta Eminger’in daha hafif bir cezaya çarptırılmasını sağladı.

Wohlleben ve Eminger’in hafif cezalara çarptırılmalarının tek bir amacı olabilir: Mahkeme, Federal Savcılığın NSU’nun üç kişiden oluşan ve az sayıdaki destekçilerinin haklarında fazla bir şey bilmediği bir grup olduğuna yönelik temel varsayımını var gücüyle destekliyor ve davaya olayların aydınlatlmasına yönelik tüm çabaları sonlandıracak bir şekilde son vermek istiyor. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi aynı zamanda sağ terör örgütlerinin üyeleri ve destekçilerine (örneğin Freital Grubu’na) son dönemde verilen yüksek cezaları, o davalarda destek nedeniyle verilen cezaların çok altında kalarak ve örgüt üyeliği için alışılmadık yükseklikte kriterler koyarak neredeyse abartılıymış gibi gösteriyor. Mahkemenin sanıklar Eminger ve Wohlleben’in silah arkadaşlarına verdiği mesaj, yıllar süren ırkçı motifli bir cinayet serisinin ve onun desteklenmesinin bile Alman mahemelerinde Neonazi tehlikesinin gerçekçi bir şekilde değerendirilmesine yol açmadığı.

Cinayet kurbanları ve bombalı saldırılardan sağ kalanların yakınları, soruşturmalar sürecinde kurumsal ırkçılığı deneyimlemelerinin ardından bugün Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde mahkemenin de, ölümcül Nazi yapılarının yanı sıra devletin olayların aydınlatılmasını engellemesinin ve olaylardaki sorumluluğunun konu edilmesinin de üstünü örterek azınlıklara ve bununla birlikte çok kültürlü bir topluma yönelik saldırılara devletin yerinde bir karşılık vermesi umudunu nasıl yerler bir ettiğini gördüler.

Mahkemenin kararının gerekçesini açıklaması daha sona ermeden, beş yılı aşkın bir dava sürecinin sonunda NSU’nun kurbanlarının cevaplardan çok yeni sorularla karşı karşıya kaldıkları, sorumlu yetkililerin NSU kompleksinden daha da güçlenerek çıktıkları, köklü politikcıların rahatlamış şekilde konuyu kapattıkları ve Wohlleben ile Eminger’in aralıksız şekilde militan eylemlerde bulunan ve NSU’nun eylemlerini mümkün kılan ve bu eylemlerden zarar görmeyen Nazi camiasına geri döneceği belli oldu.

Mahkeme NSU teröründen alınan başlıca dersi, yani NSU ideolojisi ve onun ölümcül uygulamasını ciddiye alma gerekliliğini görmezden geliyor. Nazi cinayetlerinin ve diğer ırkçı şiddet eylemlerinin (potansiyel) mağdurları ve bu tehlikelere karşı mücadele verenler bu mücadelelerinde devlete en ufak bir şekilde bile güvenemeyeceklerini yeniden anlamış oldular.

NSU Davası Müdahil Avukatları

Serkan Alkan
Seda Başay
Antonia von der Behrens
Önder Boğazkaya
Christina Clemm
Dr. Mehmet Daimagüler
Dr. Björn Elberling
Berthold Fresenius
Martin Heising
Alexander Hoffmann
Carsten Ilius
Ali Kara
Stephan Kuhn
Edith Lunnebach
Yavuz Narin
Gül Pinar
Eberhard Reinicke
Kiriakos Sfatkidis
Sebastian Scharmer
Isaak Sidiropoulos
Dr. Peer Stolle
Turan Ünlüçay