Altı ay önceki seçimde Nicholas Sarkozy’yi mağlup ederek iktidara gelen Fransa’nın Sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande’ın popülaritesi dibe vurdu. Hükümeti içerisindeki uyumsuzluk nedeniyle eleştirilen Cumhurbaşkanı’nın karnesindeki en zayıf not olarak ekonomik krizle mücadele gösteriliyor.


İktidarda 6. ayını dolduran Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande zor günler yaşıyor. Nicolas Sarkozy’den koltuğu devralan Hollande’a destek oranı ilk 200 günde yüzde 20 azaldı. 1950’den bu yana ilk kez bir cumhurbaşkanı iktidardaki 6. ayında bu kadar hızlı bir destek kaybı yaşadı. Mayıs ayında yüzde 60 destek oranıyla Elysee Sarayı’na oturan Hollande’a destek bugün yüzde 38’e düştü. Kamuoyundaki destek oranını tekrar canlandırmak isteyen Hollande salı akşamı 400 gazetecinin karşısına çıkarak iktidardaki 6 aylık bilançosunu savundu. İşsizlik oranının yüzde 10’u geçtiği Fransa’da Hollande seçmenlerin gönlünü tekrar kazanmak için 5 yıllık iktidarının en büyük hedefinin işsizliği azaltmak olacağını vurguladı. Ancak, dün (bugün-çarşamba) Hollande’ın açıklamalarına geniş yer ayıran Fransız basını, cumhurbaşkanını somut tedbirler açıklamadığı ve beklentilerin altında kaldığı gerekçesiyle eleştirdi.

Sık sık 5 yıllık iktidarı boyunca hızlı ve radikal kararlar almasıyla tanınan eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile kıyaslanan Hollande, Fransız basını tarafından pasif kalmakla ve kararsızlıkla suçlanıyor. Fransız basını L’Express dergisi son sayısında “Bu ülkenin gerçekten bir Cumhurbaşkanı var mı ?” manşetiyle çıktı. Le Nouvel Observateur’da Hollande’ın basın toplantısını eleştiren Patrick Quino, Sosyalist Cumhurbaşkanının ekonomik krizle mücadele adına açıkladığı tek somut tedbirin kamu giderlerinde 60 milyar Euro’luk tasarruf olduğunu belirtiyor. Ancak, Quino’ya göre bu tasarrufun nasıl sağlanacağına dair hiçbir somut tedbir açıklanmış değil.

Hollande’a yönelik temel eleştirilerden birisi de Sosyalist hükümet içindeki uyumsuzluk. Başbakan Ayrault, haftalık 35 saatlik çalışma süresinin artırılmasını savunurken, Çalışma Bakanı Jean-Michel Sapin hükümetin bu yönde bir çalışması olmadığını belirtiyor. Kabinenin en güçlü isimlerinden üretimi ıslah etmekten sorumlu bakan Arnaud Montebourg, açıkça ihraç ürünlerinin Fransa’da satışının yasaklanmasını isterken, Ekonomi Bakanı Pierre Moscovici AB’nin ekonomik korumacılığı yasaklayan antlaşmalarına sadık olduklarını belirtiyor. Seçimlerde Sarkozy’ye karşı Hollande’ın adaylığını destekleyen sol partiler de bölünmüş durumda. Hükümete iki bakan veren Yeşiller, Hollande’ı koalisyondan çıkmakla tehdit ederken, aşırı solun en güçlü temsilcisi Jean-Luc Melenchon, iktidarın ekonomik programını ‘utanç verici’ bulduğunu açıkladı.

Hollande’ın destek kaybı yaşamasındaki en büyük faktör ise ekonomik krizle mücadelede yetersiz kalması. Le Monde, Hollande ve kurmaylarının iktidara gelmeden önce Fransa’daki finansal krizin ciddiyetini küçümsediğini savunuyor. Özellikle Alman basınında sık sık Fransa’nın yeni İspanya olabileceği ve krizle birlikte AB içindeki ağırlığı artan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Hollande’ın ekonomik krizle mücadelede yeterliliğini sorguladığı iddia ediliyor. Alman Die Zeit gazetesi, Alman Finans Bakanı Wolfgang Schauble’nin Fransa ekonomisi için bir reform paketi hazırladığını iddia etti. Hollande son basın toplantısında bu iddiaya “Kimse kimseye ders veremez.” sözleriyle cevap verdi. Ancak, ülke içinde de patronlar kulübü MEDEF’in başını çektiği sanayiciler ülkenin ağır bir finansal krizin eşiğinde olduğunu savunurken, Hollande’a ‘şok tedavi’ çağrısında bulunuyor. Ancak, ‘şok tedavi’ tekliflerini reddeden Cumhurbaşkanı, işverenler ve sendikalar arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor.

Sarkozy geri mi dönüyor?

Mayıs ayında cumhurbaşkanlığı koltuğunu Hollande’a kaptıran Nicolas Sarkozy’nin siyasete yeniden döneceği iddia ediliyor. Anketlerde popülaritesi tekrar yükselişe geçen Sarkozy şimdilik siyaset arenasından uzak kalmayı tercih ediyor. Sarkozy’ye yakın isimlerden eski Tarım Bakanı Bruno Le Maire, “Sarkozy ile son görüşmemizde kendisini siyasete geri dönmek zorunda hissettiğini söyledi. Her ne kadar kendisi siyasete dönmek istemese de, şartlar gerektiğinde geri dönmesinin ahlakî bir zorunluluk olduğunu düşünüyor.” dedi. Sarkozy’nin eski partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) ise bu hafta sonu yeni genel başkanını seçmeye hazırlanıyor. Liderlik yarışı UMP’nin aşırı sağ çizgiden uzaklaşmasını savunan eski Başbakan François Fillon’la mevcut UMP Genel Sekreteri Jean-François Cope arasında geçecek. Ancak, pazartesi günü yapılan bir anket UMP seçmenlerinin yüzde 64’ünün Sarkozy’nin parti liderliğine geri dönmesini istediğini ortaya koydu.