Haber -Süheyla Kaplan-

Yorum -Mehmet Atak-

Çok sayıda yurttaşın katıldığı ve bazı izleyicilerin ayakta izlediği oyun öncesi konuşan Levent Kırca, Silivri Cezaevi’nde yatan yurtseverler için bu oyunu sergilediğini ve onlar için burada bulunduğunu söyledi. Bir özel televizyon kanalinda  Tv’de yayınlanan "Olacak O Kadar" adlı televizon programındaki taklitlerinden dolayı siyasi iktidar tarafından programın yasaklandığını belirten Kırca, " Benim programımı yasaklasalar da ben buralarda sahne alarak konuşuyorum. Silivri"dekiler tutsak ama bizler de dışarda tutsağız. Bunların Atatürk"e tahammülleri yok" dedi.


. Konuşması sırasında gazeteci Nedim Şener’in bir televizyon kanalında ağladığı görüntüleri izleten Kırca, bunun sebebinin Nedim Şener’in kızının cezaevi ziyareti sırasında yaşadığı olayları anlatması üzerine yaşandığını söyledi. Nedim Şener’in kızının eteğinde bulunan düğmenin ötmesi üzerine eteğinin çıkartıldığını ve babasının yanına iç çamaşırıyla gittiğini anımsatan Kırca, bu durumun Şener’i çok üzdüğünü, utanç verici bir durumun yaşandığını ve buna hiçbir babanın katlanamayacağını belirtti.


 Oyun esnasında Sivas’ta yakılarak katledilen 35 aydını da unutmayan Kırca, “Biz sanatçılar girişimi olarak Sivas’ta yakılan aydınları unutmayacağız ve unutturmayacağız” dıyerek gösterisine devam etti.

Kırca ayrıca Silivri"de tutuklu gazeteci Tuncay Özkan için çok  sevdiği "Jandarma" adlı türküyü söyledi.

" TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ EN KISA ZAMANDA KURTARACAĞIZ, PAYIDAR EDECEĞİZ"


Tiyatro sonrasında gazetecilere açıklamada bulunan Kırca, "Yarınki (29 Ekim Cumhuriyet Bayramı) önemli bir devrim. Cumhuriyet bayramının kutlanmaması için inanılmaz bir baskı vardı. Baktılar ki binlerce kişi var, bu yasaklarından vazgeçtiler. Yarınki bayram önemli bir devrimdir. O nedenle kısa zamanda Türkiye Cumhuriyetini en kısa zamanda kurtaracağız ve payidar edeceğiz" dedi.

Silivri cezaevine gönderilmekten korkmadığıni söyleyen Kırca, "Ben asla Silivri"den korkmuyorum. Biz kavgamızı yasal yollarla yapacağız. AKP sandıkla geldi o halde biz de oylarımızla onlara ders vermeliyiz" açıklamasında bulundu.


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
YORUM

CUMHURİYET AYDINLIKTIR


Bu yıl Türkiye’deki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına kısmen kısıtlama getirilmesi  düşüncesi, ortaya konulan protestolar  karşısında uygulamaya konulmazken; Almanya’nın Hamburg kentindeki Atatürkçü Düşünce Derneği  oldukça etkin proğramlarla haftaya damgasını vurdu. 26 Ekim’de Hamburg Türk Toplumu salonunda yazar Enver Aysever’in  ilgiyle takip edilen ‘’Bugünkü Cumhuriyetimiz’’ adlı konferansı ;  28 Ekim’de Delphi Showpalast’ta Levent Kırca’nın  aynı dozdaki konuşmaları ile, sahneye koyduğu ‘’Azınlık’’ adlı tiyatro oyunu  ve HADD’nın bolca politik mesajlar içeren konuşmalı,müzikli ve şiirli kutlama proğramları da Cumhuriyet haftasına verilen önemin bir göstergesiydi.

Yazar Enver Aysever  ile tiyatro ustası ve aynı zamanda Aydınlık Gazetesi yazarı Levent Kırca’nın proğramları Avrupa Postası’nda ayrıntılı olarak yer aldığı için, bunlara ayrıca değinmeyeceğiz. Ancak, Pazar günü  Delphi Showpalast salonundaki Cumhuriyet  Bayramı proğramı üzerine bazı kritiklerimizi aşağıda sizlere aktaracağız, ama önce bir açıklama yapalım:

SANKİ TÜM ETKİNLİKLER 28 EKİM’E TOPLANMIŞ

Hamburg Galatasaraylılar Derneği’nin  KSK Bergedorf  klübüyle  8 yıldan bu yana ortaklaşa organize ettikleri  Cumhuriyet Bayramı Salon Futbol Turnuvası’na bu yıl tam 16 takım katıldı. Karşılaşmalar  Pazar günü 10.30’da başladı ve ancak 18’de bitebildi.

Avrupa Sivaslılar Birliği (ASBİR)  tarafından düzenlenen  Bayram Şöleni, Armada Düğün Salonu’nunda saat 13.00’te başladı ve yaklaşık 5 saat sürdü. Proğram Kanal Avrupa canlı olarak yayınlandı.
Saat 15.00’te, Hamburg Rathaus’ta  Milletvekili Kazım Abacı tarafından organize edilen  Kültürler arası Diyalog adlı proğram vardı.
Harburg semtinde ise Bedirhan Gökçe’nin katılımı ile  Şiir Akşamı proğramı düzenlenmişti.
Saat 19’da Le Royal adlı salonda da, Kanal Avrupa’da ‘’Bir Dilek Tut’’ adlı proğram sunan sanatçı Dilek Eser’in albüm tanıtım gecesi başladı.

İşte, Kurban Bayramı’nın son günü de olan 28 Ekim’de Hamburg kentinden yansıyan proğramlar böyleydi.. Peki bu kadar yoğun proğram zinciri niçin hep aynı güne denk getirilmişti ? Kültürel ve sportif konulara ilgi duyan bir insanın bu kadar yoğun etkinlikler  karşısında ancak kanat takarak uçması mı lazımdı ? Tabii ki özellikle Medya çalışanları !..
Çare bellidir:

T.C. Hamburg Başkonsolosluğu, sık sık rastlanan bu etkinlik kargaşasına son vermek üzere konuya el atmalı ve tüm Türk  sivil toplum kuruluşları, spor kulüpleri ve Türk Medyası temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirilecek bir toplantıda konuyu gündeme getirmeli ve bir ‘’Etkinlik takvimi’’ sistemini devreye sokmalıdır. Buradan açık çağrı yapıyoruz.. Aksi halde 23 Nisanlarda, 19 Mayıslarda,  29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda ve  Dini günlerde günlerde, birbirinden onlarca kilometre uzaklıkta düzenlenen bu etkinlikler çakışması hep yaşanacaktır.

DELPHİ SHOWPALAST’TAKİ ACAYİP UYGULAMA

16 takımın iştirakiyle Bergedorf semtindeki  Ladenbeker Furtweg  salonunda yapılan Cumhuriyet Futbol Turnuvası’na  Basın Karması’nın da katılmış olması sebebiyle, sabah 9.45’te salona gittik ve bazı maçları izledikten sonra , Atatürkçü Düşünce Derneği’nce  düzenlenen Cumhuriyet Bayramı  etkinliğini takip etmek üzere, Ali Akdemir’le  birlikte spor salonundan ayrıldık.

 Delphi Showpalast’taki HADD  Cumhuriyet Bayramı kutlama proğramı, tam  saat 16.30’da başladı. Salon girişinde  palto ve mantoların asılması için vestiyer bölümü göze çarpıyordu ama nedense kapalıydı. 600 dolayındaki izleyici manto,palto ve şapkalarını saatler boyunca ellerinde tutmak zorunda bırakılmıştı.

 Salona girdiğimde şahit olduğumuz manzara  şaşırtıcıydı.. Işıklar, sahnedeki moderatörler Özlem Eryüksel ile Erkan Erçin’in yüzlerini gösterecek şekilde yansıtılmaktaydı; salon ise, sanki sinema filmi oynuyormuşcasına karanlıktı. Çok dikkatle bakılmazsa, birbirini görmek oldukça zordu. Onlarca insan ayakta kalmıştı..

 Karabalılar Derneği eski başkanı Murat Kaplan’ın girişimiyle bana  en arka bölümde bir  tabure verildi ama, arkalıksız olduğu için, elimde paltoyla uzun süre o şekilde oturmak mümkün değidi. Kalkıp ön taraflara doğru yürürken, Mickleys restaurant sahibi Fatma Yavuz’a,  oturması için  tabureyi işaret ettim.

 İstiklal Marşı ve saygı duruşunu takiben Özlem Eryüksel ile Erkan Erçin, günün anlamı ve ülkemizdeki gelişmeler üzerine konuşmalarını  düet şeklinde yaparlarken, ben de sahnenin sol tarafına doğru  yavaş yavaş ilerledim. Orada, bazı medya mensubu arkadaşlarımın masaya döşenmiş  ve üzerine muhtemelen öteberi konulmak üzere hazırlanmış köşede, yarı oturmuş ve bazen ayakta durarak  konuşmacıları izlediklerine şahit oldum.

 Haftalar, günler önce, HADD Başkanı Coşkun Coştur’la yaptığım yüzyüze ve telefon konuşmalarında,  yıllar önceki bir baloda basın mensuplarına yer gösterilmeyişinin yarattığı sıkıntılara da değindiğimizde, başkan Coştur il önce ‘’Medya gelir, fotoğrafını çeker ve gider. Onlar için ekstra yer ayıramayız’’ şeklinde olumsuz bir görüş yansıtmış ve itirazımız üzerine de ‘’Medya için önlem alınmıştır. Rahatça çalışabilmeleri için kendilerine bir bölüm tahsis edeceğiz’’ demişti.

Ancak bu son uygulamada da görüldü ki, Başkan Coştur’un bu sözleri kuru bir vaadden başka bir şey değildi. O salona mesleklerinin gereği haber yapmak üzere gelen medya mensuplarına, ışıksız bir ortamda, ellerinde paltoları,fotoğraf makinaları olduğu halde arkalıksız kuru bir tahtaya  tünemeleri layık bulunmuştu.

 Diğer olumsuzlukları bir yana bırakmış olsak bile, bu karanlık ve göz gözü görmez salonda medya çalışanları nasıl notlar tutup, bunları haber haline getirecekler ve okuyucularına yansıtacaklardı  ? Bu yüzden de Coşkun Coştur’un yaptığı konuşma ile moderatörlerin söyledikleri ve diğer sahne etkinlikleri üzerine tek satır not tutamadan salondan ayrılmak zorunda kaldım.

Olmadı sayın Başkan, Medya’ya karşı uygulamak istediğiniz bu umursamazlık karşısında söyleyecek söz bulamıyoruz.. Fotoğraflara yansıdığı şekilde sahnede sizler konuşurken yüzleriniz aydınlıktı ama sizleri izleyenler karanlıkta kalmışlardı. Gerek sizler gerekse Sayın Levent Kırca  ve ekibi sahnede iken, salon ışıkları yansa da, sahnedekiler ile izleyiciler göz göze gelse, onların sevincine ve mimiklerine de ortak olsanız,  Medya mensuplara aydınlık bir ortamda çalışma ortamı sağlasanız olmaz mıydı ve bu çok mu zordu sanki !

Siz de biliyorsunuz ki ''Cumhuriyet aydınlıktır'' sayın Başkan  !..