Eski Alman Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun ( Rote Armee Fraktion) üç üyesi Daniela Klette, Volker Staub ve Burkhard Garweg'in geçen yıl Aşağı Saksonya Eyaleti'nde (Bremen) bir para nakil aracını soyma girişiminde bulunduğu tahmin ediliyor. Polis soyguncuların kullandığı iki araçta yaptığı incelemede, RAF'in yıllardır aranan üç üyesinin parmak izine rastladı.

Uzun senelerdir aranan (bir iddiaya göre de öldükleri varsayılan) eski RAF üyelerinin başarısız oldukları soygun girişiminin, 1990'lı yıllarda yapılan eylem tarzına benzerlik taşıması polisi harekete geçirdi. Olay sonrası arkada bırakıldığı iddia edilen izlerin de ilk şüphelerin doğmasına yol açtığı açıklandı.

Aranan üç kişinin emeklilik yaşlarında paraya ihtiyaç duymuş olacaklarına da yer verilen haberlerde, 1970'lerden 90'lı senelere kadar yaptıkları suikast ve sabotaj eylemleriyle adından sıkça sözedilen Kızıl Ordu Fraksiyonu RAF, tekrar Almanya gündemine oturdu.

RAF 1998 YILINDA DAĞILDI


20 Nisan 1998'de Reuter
haber ajansına Almanca yazılmış sekiz sayfalık bir mektup gönderildi. RAF'ın logosuyla imzalanmıştı ve grubun dağıldığını ilan ediyordu:

Açıklamada şu sözler dikkat çekiciydi.

'Yaklaşık 28 yıl önce 14 Mayıs 1970'te RAF bir kurtuluş hareketi başlatmıştı. Bugün bu tasarıyı sona erdiriyoruz. RAF'ın şehir gerillası hareketi artık tarih oldu.'


ALMAN BASININDAN DERLEME

Heilbronner Stimme
, konuyu şöyle yorumluyor:

"RAF 1998 yılında dağıldığını açıklamıştı. Devlet de o dönemden bu yana RAF ile barış halinde ve bazı vakalarda bir zamanlar tutuklu olan saldırganlara karşı da cömert bir tavır sergiledi. 1970'li yıllarda yoğun biçimde hissedilen RAF fenomenine karşı duyulan bu histeri çoktan yok oldu. Buna rağmen üçüncü kuşağın işlediği bazı cinayetlerin hâlâ aydınlatılmamış olması, açık bir yara. RAF'in saldırılarında ölenlerin yakınları günümüzde bile hâlâ saldırganlara yönelik ahlâki bir soruşturma talep edilmesi hakkına sahip. Ancak bu cinayetlerin günün birinde açıklığa kavuşturulacağı konusu belirsiz. RAF üyelerine yönelik olarak polisin bulduğu izler de bu durumu değiştirmeyecektir."

Neue Presse ise aynı konuyla ilgili yorumunda, şu satırlara yer veriyor:

"RAF yaşıyor mu? Hayır, tarihe gömüldü. RAF'ın kafasına taktığı ideoloji olsa olsa birkaç insanın kafasında küf tutmuştur. Teröristlerin bunca yıldır yakalanmamayı başarmaları ise çok şaşırtıcı. Büyük olasılıkla toplumumuzun ortasında yaşıyor, komşularını dostane biçimde selamlıyor, otobüsle alışverişe gidiyorlardır. Sahte kimlikle yaşlanıyor, sağlık sigortasına ya da yaşlılıklarında herhangi bir güvenceye sahip olmaksızın yaşıyorlar. Son soygun girişimi, bir zamanlar savaştıkları toplum içinde yaşayabilmek için paraya ihtiyaçları olduğunu gösteriyor. Ancak karşılaştıkları her ışıkta titreyip sıçrıyor, her dakika yakalanacakları korkusunu yaşıyorlar. Üstelik yakalanmaları da an meselesi."

Lüneburg'da çıkan Landeszeitung'un yorumu:

"Geçmişin hayaletleri rahat vermiyor. Sürpriz çıkışlarla daha fazla korkuya yol açıyor. Şu sıralar ölü kabul edilenler yeniden gündemde. Milli devlet oluşumunun aşılmasından en çok yararlanan Avrupa'da milliyetçilik yeniden bir rönesans devri yaşıyor. Aşırı sağcı unsurlar, sığınmacı krizini bir fırsat olarak değerlendiriyor. Tarih tekerrürden ibarettir sözü bir kez daha doğrulanıyor. Kızıl Ordu Fraksiyonu hayaletinin yeniden belirmesinin de iyi bir yanı var. Polis, kayıplara karışan örgütün üçüncü kuşak mensuplarının izine nihayet ulaşmış oldu."

Stuttgarter Zeitung'un aynı konudaki yorumu:

"Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun üçüncü kuşak olarak anılan mensuplarıyla mücadelenin, Alman polisinin şanlı sayfalarından biri olduğunu söylemek mümkün değil. Güvenlik güçleri, bilinen 22 eylemden yalnızca 2'sini tamamen aydınlatmayı başardı. Şimdi bunu değiştirmek için bir fırsat ortaya çıktı. Anlaşılan eski teröristler arasında hâlâ birlik ve iletişim sürüyor. Polisin yeni gelişmeden yararlanması gerekir. Belki güvenlik açısından başka konular daha öncelik taşıyor olabilir. Ancak Alman tarihinin bu kesitinin de aydınlatılması gerektiği unutulmamalıdır." (Derleme/ Hülya Topçu -DW)