Alman hükümeti, “Uluslararası hukuka göre tazminat kavramı, bir uluslararası yükümlülüğün ihlali sonucunda ortaya çıkar. Ancak söz konusu haksızlık işlendiği sırada böyle bir yükümlülük mevcut değildi” ifadelerini kullandı. Bu nedenle “tazminat” kavramının Almanya’nın sömürge geçmişi için uygulanabilir olmadığını savundu.
Buna karşılık, Almanya’nın sömürge döneminde işlenen suçların “Alman tarihinin tartışmasız bir parçası” olduğu ve bu geçmişle yüzleşme sorumluluğunu taşıdığı da hükümet yanıtında vurgulandı. Kültürel mirasın iadesi ve tarihsel araştırmalar için projelere destek sözü verildi.
Yeşiller’den sert tepki
Yeşiller Partisi’nin deneyimli ismi Claudia Roth, bu tutuma sert tepki göstererek, “Geçmişte işlenen haksızlıkların hatırlanması, sömürgecilikten etkilenen ülkelerle geleceğe dönük ortaklık için temel bir adımdır. Bunun için empatiye ihtiyaç var, hukuki formüllere sığınmaya değil” dedi.
Partili milletvekili Awet Tesfaiesus ise “Bir ülkenin anayasasının merkezine insan onurunu koyup, geçmişteki zulümleri hukuki kılıflarla görünmez kılmak kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
Namibya’daki katliam: 20. yüzyılın ilk soykırımı
Almanya, 1884’ten itibaren Afrika, Okyanusya ve Asya’da sömürgeler kurmuştu. En kanlı dönemlerden biri ise bugünkü Namibya’da yaşandı. 1904–1908 yılları arasında Alman birlikleri, Herero halkının yaklaşık %80’ini, Nama toplumunun ise yarısını katletti. Tahminlere göre 100 bin kişi öldürüldü. Bu katliamlar bugün resmi olarak 20. yüzyılın ilk soykırımı kabul ediliyor.
Ancak “soykırım” kavramı ancak 1948’de Birleşmiş Milletler tarafından hukuki tanım kazandığı için Almanya’ya geriye dönük bir tazminat yükümlülüğü doğmadı.
1,1 milyar euroluk anlaşma beklemede
2021’de dönemin hükümeti, Namibya ile 1,1 milyar euroluk bir uzlaşıya varmış, bu miktarın 30 yıl boyunca yeniden imar, kalkınma ve uzlaşı projelerine aktarılması öngörülmüştü. Ancak bu kaynak henüz aktarılmadı; programın kapsamı ve zamanlaması üzerindeki görüşmeler hâlâ sürüyor.