<strong><font face="Arial"><span style="font-size: 14px;"> İşte o açıklamadan bazı bölümler:<br /> </span></font></strong><font face="Arial"><span style="font-size: 14px;"><br /> "Ezilenlerin tarihi nice bedel ve direnişlerle doludur. Tarihin o "an"ında ezilenlerin önderleri ve neferleri üzerlerine düşen tarihsel sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmışlardır. Tıpkı Spartaküsler, Şeyh Bedreddinler ve Thomas Münzerler gibi...Tıpkı Ulrike Mainhoflar, Leyla Halidler ve Mazlum Doğanlar gibi.<br /> </span></font><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Yaşadığımız konjonktürel süreç Ortadoğulu devrimcilerin omuzlarına büyük bir tarihi sorumluluk yüklüyor. Çünkü; toplumsal muhalefeti düzeniçi sınırlara çekerek mücadeleyi AKP karşıtlığına indirgeyen statükocu cici solcularımız kitlelerin yerel seçimlerde büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına neden olmuştur.</span></font><br /> <br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Elbette politakada güç ve belirleyici olamayan biz savaşkan sosyalistlerin de yetersizlikleri kuşkusuz vardır. Zira politika boşluk tanımıyor. Savaşkan sosyalistlerin boş bıraktığı alanı reformist, statükocu solcular doldurur, doldurdu da.</span></font><br /> <br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Seçimlerden çıkan sonuç, savaşkan sosyalizmin savunucusu olan ortadoğulu devrimciler açısından hiç de şaşırtıcı değildi. Bizler açısından seçimler elbette amaca giden yolda araçtan başka bir şey değildir. Dolayısıyla seçimlere dönük büyük bir misyon biçmedik. Elbette, bu düzenin reformlarla değil, ayaklanmalarla yıkılacağını iyi biliriz.</span></font><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Dolayısıyla bizler için aslolan devrimin güncelliğidir.</span></font><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">(...)</span></font><br /> <strong style="color: rgb(0, 0, 0); font-family: Arial; font-size: 14px;">Hatırlayın! TDH (Türkiye Devrimci Hareketi) ve TSH (Türkiye Sol Hareketi)'nin üzerine ölü toprağının serildiği bir dönemde, 27 Nisan 2009’da devrimin karargahı Bostancı oldu; orada komutan Orhan Yılmazkaya destansı bir direniş sergiledi. Bir çoğumuz onun direnişine ve telsiz konuşmalarına televizyonlardan şahit olduk. İşte o "an" üzerimizdeki ölü toprağı kalkmış, umutlarımızı yeşertmiş, inancımızı yeniden tazelemiştik.</strong><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">(...)</span></font><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Şimdi, bize düşen; Taksim’de kurulacak olan polis barikatlarını, „ardı devrimdir“ şiarıyla yıkıp geçmektir.</span></font><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Şimdi, bize düşen; Taksim meydanını işçilere, emekçilere ve tüm ezilen halklarımıza, o meydanı kızıl meydan olarak armağan etmektir.</span></font><br /> <br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Tarih, savaşkan sosyalistlere büyük bir görev yüklüyor. Nihai amacımıza gidecek yolda güncel aşamamız Taksim 1 Mayıs alanını almaktır.</span></font><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Kaybettiğimiz mücadele mevzilerimizi alarak yeni mevziler açmalıyız.</span></font><br /> <br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Bu sorumluluğun bilinciyle, inancıyla ve kararlılığıyla 1 Mayıs'ta Taksim’de olalım. Taksim'in tüm sokaklarını egemenlerin paralı domuzlarına dar edelim.</span></font><br /> <font face="Arial"><span style="font-size: 14px;">Zafere kadar umut ve direnç sizinle olsun yoldaşlar..."</span></font><br /> <br />