28 Şubat'ta yapılan yanlış bir şey yoktur

 



9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 28 Şubat’ın bir darbe olmadığını savunurken, ‘O tarihteki MGK tutanaklarını açıklasınlar. Orada herkesin imzası var. MGK kararlarının nasıl alındığı açıklığa kavuşsun. Buna darbe denilemez’ dedi


Demirel 28 Şubat’ta MGK’da alınan kararların altında herkesin imzasının olduğunu söyledi.

28 Şubat dönemiyle ilgili olarak dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’dan sonra eski Başbakan Tansu Çiller de görüşlerini Milliyet’e açıkladı.
Eski Başbakan Tansu Çiller, 28 Şubat’ın asıl hedefinin kendisinin siyasi hayatını bitirmek olduğunu, buna ilişkin olarak en üst düzeyde imzalar taşıyan belgeler gördüğünü ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in hükümeti kurma görevini kendisi yerine Mesut Yılmaz’a vererek Türkiye’yi sıkıntılı bir sürece soktuğunu belirtmişti.
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise dün yaptığımız görüşmede 28 Şubat sürecine ilişkin sorularımı yanıtladı. Demirel,  bu sürecin darbe olmadığını yinelerken, 28 Şubat 1997 günü yapılan milli Güvenlik Kurulu toplantısı tutanaklarının açıklanmasını istedi. Bunun yapılması halinde herkesin ne söylediğinin ve MGK kararlarının nasıl alındığının açıklığa kavuşacağını belirtti.

‘Herkesin imzası var’
Demirel 28 Şubat’ın darbe olduğuna ilişkin görüşlerini sorduğumda şu değerlendirmeyi yaptı :
“Tartışmaları izliyorum. 28 Şubat’ta yapılan yanlış bir şey yoktur. Her şey Anayasa içinde cereyan etmiştir. 28 Şubat günlü MGK tutunaklarının açıklanmasına hiçbir itirazım olmaz. Eğer açıklanırsa o zaman orada neler konuşulduğu ve nasıl karar alındığı, kimin ne söylediği ortaya çıkar, açıklığa kavuşur. Orada alınan kararların altında herkesin imzası vardır. Tutanaklarda bu da anlaşılır. O kararlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin temel prensipleri korunmuştur. İrtica tehdidine karşı alınması gereken tedbirler, deniliyor ve herkesin de altında imzası var.”

‘Neresi darbe?’
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 28 Şubat sürecinde yaşananların darbe olarak nitelendirilemeyeceğini vurguladı ve şöyle devam etti : “Şimdi 28 Şubat’a darbe diyorlar. Neresi darbe? Ne olmuş 28 Şubat’ta? Parlamento fesh mi edilmiş? Hükümet alaşağı mı edilmiş? Siyasi partiler mi kapatılmış? Millevekilleri mi tutuklanıp götürülmüş? Ne yapılmış? Bunlar yapılmamış, 28 Şubat’ta Milli Güvenlik Kurulu toplanmış, kararlar almış. Bunları herkes imzalamış ve sonra da uygulanmış. Hükümet görevinin başında kalmış. 3,5-4 ay sonra istifa etmiş. Anayasaya göre yenisi kurulmuş. Buna darbe denilmez.”

‘Darbe önlendi’
Demirel, 28 Şubat döneminde ülkede gerginlik olduğunu ve bu gerginliğin Anayasa içinde aşıldığını belirterek şu yorumu yaptı:
“Evet, o dönemde gerginlik vardı. Bu gerginlik anayasa ve demokratik süreç içinde aşılmıştır. Anayasaya aykırı hiçbir şey olmamıştır. Kamuoyunda da bu süreçte bir darbenin önlendiği algısı mevcuttur. Nitekim, asker bana nizamiyeden döndük, demiştir. Bu doğrudur. Böyle bir ortamda, MGK’da kararlar alınmış ve uygulanmıştır. Ve esasen bu kararlar 1997 yılından 2009 yılına kadar da uygulanmıştır. Yani bugün işbaşında olan hükümetin döneminde de yine 28 Şubat kararları uygulanmıştır. 11 yıllık kesintisiz eğitim de dahil olmak üzere. 2009 yılında bu kararlar kaldırıldı, denilmiştir. Dolayısıyla orta yerde darbe diye nitelendirecek bir durum yoktur.”

‘Neyi tartışıyorlar?’
Demirel, 28 Şubat tartışmalarıyla ilgili olarak da “neyi tartışıyorlar” sorusunu gündeme getirdi ve şöyle devam etti:
“Peki neyi tartışıyorlar? Niye tartışıyorlar? Rahmetli Erbakan’a haksızlık yapılmış da onu telafi etmek için mi tartışıyorlar? Tansu Çiller’e karşı haksızlık yapılmış da onu telafi etmek için mi tartışıyorlar? Cumhuriyet’in temel nitelikleri korunmamış da, onu telafi etmek için mi tartışıyorlar? Bunu bir düşünsünler. Diğer konulardaki tartışmaların 28 Şubat’la bir ilgisi yoktur. 28 Şubat MGK toplantısı Anayasa’nın 118. maddesine göre yapılmıştır. Kararlar 118. maddeye göre alınmıştır ve 2009 yılına kadar da uygulanmıştır.”

‘Görevi Yılmaz’a verdim’
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Erbakan’ın istifa etmesinden sonra hükümeti kurma görevini Tansu Çiller’e değil Mesut Yılmaz’a vermesine yönelik eleştirileri de şöyle yanıtladı :
“Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurma görevini Tansu Çiller’e vermek diye bir görevi yok. Takdir Cumhurbaşkanı’nın diyor Anayasa. Yani benim takdirim. Cumhurbaşkanı neye göre bu görevi verir? Güvenoyu alabileceğini düşündüğü kişiye verir. Ben de onu dikkate aldım.
Nitekim görev verdiğim kişi de hükümeti kurdu ve güvenoyu aldı. Tansu Hanım, o hükümetin güvenoyu almamasını sağlayacaktı muhalefet olarak. Ama güvenoyu almasına engel olamadı. Geçmişte ben muhalefet lideri olarak engel olmuştum. Korutürk hükümet kurma görevini Bülent Ecevit’e vermişti. Ecevit hükümeti kurdu ama güvenoyu alamadı. Biz muhalefet olarak başarılı olduk, güvenoyu almasını engelledik. O hükümetin ömrü 36 gün olmuştur. Tansu Hanım ise Mesut yılmaz’ın kurduğu hükümetin güvenoyu almasını önleyemedi. Demek ki ben güvenoyu alabilecek birine görevi vermişim.”

‘Köşk imza mahalli değil’
Demirel’e, Çiller’in güvenoyunu aşan sayıda milletvekili imzasıyla Köşk’e çıktığını buna karşın görev verilmediğini vurgulayan eleştirisini sorduğumda ise şu yanıtı verdi :
“Cumhurbaşkanlığı imza mahalli değil. İmza getirip görev alınacak bir yer değil. Ben o imzaların güvenoyuna dönüşüp dönüşmeyeceğini bilemem. İmza mahalli parlamentodur. Hükümeti kurarsınız gidip Meclis’ten güvenoyu istersiniz, imza orada lazım olur.”  Milliyet