11 Eylül 2001 ABD'deki ikiz kulelere yapılan saldırılar dünya’da yeni bir sürecin başlamasına yol açtı. Saldırının gerçekten “islami kökenli” grup ve oluşumlar tarafından mı, yoksa “CIA destekli”  Orta Doğu ve islam coğrafyasına yeniden çeki- düzen vermek için yapılmış ısmarlama bir provakasyon eylemi mi olduğu  bugüne kadar resmi olarak henüz açığa çıkmamıştır.


Ama yaşananlara kronolojik olarak bakılacak olunursa cevabını bulmak zor olmayacaktır. Tarihte yaşanmış hemen tüm dinlerin ve savaşların ilk anayurdu olarak bilinen Orta Doğu coğrafyası, 11 Eylül 2001  sonrası geri dönüşü zor olan bir yola girmiştir. ABD’nin başını çektiği batılı emperyalist güçlerin önderliğindeki yaratılan suni savaşlar , Afganistan,Irak ve Libya’yı talan etmiştir. Bölge insanlarını ahlaki ve kültürel anlamda  erozyona uğratmıştır. Bu ülkelerde savaştan geriye kalan çocuklar ve gençler buram buram barut ve savaş kokan oyun alanlarında, parklarda  ancak top
ve silahların gölgesinde bir yaşam sürdürmek zorunda kalmışlardır.


Ürdün
ve Katar başta olmak üzere bölgedeki ABD’nin arka bahçesi konumundaki  ülkelere  çaresizce kaçan ailesiz ve eşsiz kalmış kadınların akınıyla Suudi petrol şeyhlerine peşkeş çekilen yeni  “fuhuş adaları” yaratılmıştır. İşgal ile talana uğratılan bu ülkelerde yaşam sadece fiziki olarak değil, tarihi ve kültürel değerleri de zarar görmüştür.  Orta Doğu’nun  asırlardan beri korunan övünç kaynağı zengin tarihi eserleri  savaş ortamında ya tahrip edilmiş, ya da işgalci güçlerce “tarihi eser ve kültür  kaçakçılığı  gasbına” yasal kılıf yaratılarak doğal zenginliklerine el konulmuştur.

Bölgenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip çıkmak için yaratılan suni savaşlar ”demokrasi ve insan hakları” yalanıyla cilalanarak son sürat devam etmektedir. 

Savaştan geriye kalan bölge halkları, yaşanan savaş ortamından aşırı  yorgun düşerek, yine çoğu işbirlikçi olan  batılı emperyalist ülkeler denetimindeki insan tacirlerine son kuruşlarıyla canlarını teslim ederek adeta lotto oynarcasına “Avrupa'ya umut yolculuğuna”çıkmaktadırlar. Bir kısmı yollarda kaçak gemi kazalarında ölüme terkedilirken, geriye kalanlar ise, batılı  ülkelerde kendilerini nelerin beklediğinden habersizce son çarelerini  kendilerini bu hale sokan güçlere bağlayarak nasıl bir çıkmazın içinde olduklarını bilinçli veya bilinçsizce göstermektedirler. Günümüzde gittikçe etkisini artıran islami radikal grupların tam da bu dönemde güçlenmeleri ve perspektiften yoksun topluluklara  yeniden “umut tacirliği” yapmaya kalkışmaları tesadüf sayılamaz.


ABD,
kana buladığı Orta Doğu’da nasıl ki düne kadar terörist dediği Mısırlı “Müslüman Kardeşleri”' ve lideri Cumhurbaşkanı Mursi'yi, AB kurumları aracılığlıya diplomatik ilişki turuna çıkarmakta ve islam kökenli radikal gruplar da “Arap Baharı”nın rotasını kendi taraflarına çekmek mücadelesi vermektedirler.
(Benzeri bir gelişme 1979 senesinde o zamanki Sovyetlerin Afganistan’a askeri müdahalesi sonrası yaşanmıştı. ABD Afganistan’daki  günümüzün Talibanlarına sınırsız askeri,maddi ve diplomatik desteğini açıktan vermişti. Sonuç ortadadır.)


Kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinemediği böylesi bir ortamda “Müslümanların Masumiyeti” adlı video filmini hazırlayarak internete yükleyenlerden, Hz.Muhammed karikatürlerini yayınlayanların geçmişlerini ve biyografilerini incelemek gerekir. Peygamber’e hakaret içerikli “Müslümanların Masumiyeti” adlı provakatif video filmini gerekçe göstererek ayaklanan kitleler çevrelerine adeta terör saçmaktadırlar.
1960 ve 80'li yıllardaki Mısır kökenli Nasır hareketi ile İsrail siyonizmine ve arap gericiliğine karşı mücadele veren Filistinli devrimcilerin zayıf oluşu mevcut durumu daha da bulanık hale getirmiştir. Günümüz Orta Doğu'sunda her alanda İsrail ve ABD destekli,işbirlikçi arap örgütlenmelerden geçilmez oldu.

ABD günümüzde kendi ülkesi dışında “yeni yeni ikiz kuleler” yaratarak işgal edemediği alanları ve ülkeleri de yeni senaryo ve taşeronlarının desteğiyle ele geçirmek istemektedir.

Geçmişte bastonla,cetvelle çizilmiş Orta Doğu’nun ve Kuzey Afrika’nin ülke sınırları ve bölge haritaları günümüzde modern silahlar, manüpülasyonlar ve yeni örgütlenmelerle feth edilmeye devam etmektedir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da dini içerikli kamplaşma yaratanlar, inançlı yoksul halklara kardeşçe bir arada yaşamayı çok görenler, senaryolarının sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaklardır.

Çünkü, günün birinde yetiştirdikleri canavar kendilerine yönelecektir.

  


-