Rote Hilfe-Kızıl Yardım Federal Yönetim Kurulu'nun her yıl çıkarılan 18 Mart özel sayısına önsözü:

"İster içeride ister dışarıda-Hepimiz biriz:Tüm politik tutsaklara özgürlük"

Sevgili yoldaşlar, sevgili dostlar, sevgili Kızıl Yardımcılar!

“Hayat bu ve onu böyle karşılamak gerekir; cesur, yılmadan-dirençle ve gülümseyerek - her şeye rağmen”. Rosa Luxemburg’un Sonia Liebknecht’e yazdığı mektuptaki bu satırlar birçoğunuz tarafından bilinir. Bu satırları, 1917 yılı Aralık ayı ortalarında hapishaneden yazmıştır.

18 Mart tüm politik tutsakların özgürlüğü için mücadele günüdür.

Biz Rote Hilfe-Kızıl Yardım olarak; 1998 yılından bu yana, çok sayıda siyasi tutuklunun durumuna dikkat çekmek üzere, gazetemizin 18 Mart özel sayısını çıkarmaktayız. Tutuklu yoldaşlarımızın durumunu bu şekilde rapor ederek, hapishanelerdeki ve hapishanelere karşı sürdürülen mücadeleyi görünür kılmak ve bu mücadeleyi yürütenlere biz de bir ses vermek istiyoruz.

Bu sebepledir ki, bu özel sayı harekete geçmenize, 18 Mart sebebiyle düzenlenecek etkinliklere aktif olarak katılımınıza katkı sunmayı amaçlamaktadır: Bu gazeteyi dağıtın, arkadaşlarınız ve iş arkadaşlarınızla bu gündem hakkında konuşun, gösteriler ve mitingler düzenleyin, hapishane hesaplarına ulaştırılmak üzere tutsak yoldaşlarımız için para toplayın ve onlara mektup yazın. Ve en önemlisi: Onları unutmayın! Hapishane bizi birbirimizden mekânsal olarak ayırmakla kalmaz, çoğu zaman da zihinsel olarak ayırır.

Ancak şu hep geçerlidir: İster içeride ister dışarıda-biz hâlâ biriz. Dayanışma bizi hem hareket olarak hem de bireyler olarak güçlü kılar. Dayanışmayı hissetmek hapishanede ayakta kalmanıza yardımcı olur. Dayanışma örgütlemek bizi hareket olarak korumakla birlikte, hapishanedeki yoldaşlarımızı da korur. Çünkü hapishanelerin amacı her yerde aynıdır: Aktivistleri birbirlerinden kopararak siyasi kimliklerinden vazgeçirmek ve mücadelelerini bitirmek-sonlandırmak. Yoldaşlarımızın özgürlükleri için mücadele etmelerine tüm siyasi araçları kullanarak destek olmak ve mücadelelerin canlılığını korumak hepimizin görevidir.

Hapishanelerle nasıl başa çıkılacağına dair tartışma, muhtemelen sol hareketin kendisi kadar eski bir tartışmadır. Bu tartışma süreci, tekrarlanması gereken ve hapishaneler varolduğu müddetçe de bitmesi mümkün olmayan bir süreçtir.

Hapishane düşüncesi, buna maruz kalan arkadaşları, akrabaları ve yoldaşları  tehdit etmektedir, bizi korkutabilir ve hayatımızı felç edebilir. Bu nedenle hepinizi hapishane ve bununla nasıl başa çıkılacağı konusunda yoğun tartışmalara katılmaya daha da fazla teşvik etmek istiyoruz. Bu yoğunlaşma, konuya dikkat çekmek, görüşmeler yapmak, duvarların içinde ve dışında mücadeleler örgütlemekle somutlanabileceği gibi, hapsedilme tehdidinden kaçınma kararı almak anlamına da gelebilir. Hapishaneyle baş etme stratejileri sol hareketler kadar çeşitlidir. Dayanışmamız ise bunların hepsiyledir.

Bu sayımızda: Jo, Benni ve Finn gibi, içerisinde bulundukları durumla mücadeleci bir şekilde başetmeye devam eden mahkûmlar hakkında çeşitli makaleler yer almakta. Hapsedilme (tehdidi) karşısında nasıl boyun eğmedikleri ve daha uzun süre ayakta kalmak için hangi stratejileri kullanabildiklerine dair aktarımları okunmaya değer.

Elbette Federal Almanya Cumhuriyeti’nde kriminalize edilen ve tutuklanan Türk ve Kürt yoldaşlarımız da, yıllardır devam eden mücadelelerini rapor edebilecekleri bu yerin var olduğunu biliyorlar. Azadî e. v.; Almanya’da 129b prosedürü bağlamında devam eden davalardaki aktüel gelişmeleri aktardı.

Bu konudaki bireysel katkılar da duruma ışık tutmakta: Tıpkı Mazlum gibi tüm tacizlere rağmen boyun eğmeyen mahkûmlar. Tıpkı Özgül, Serkan ve İhsan gibi. Tahir ve Kenan da devam eden dava süreçlerinde net bir duruş sergiliyorlar, mektuplarında ve açıklamalarında bunu açıkça belirtiyorlar.

Şu anda, Budapeşte davası kapsamındaki anti-faşistler hapsedilmiş durumdalar. Hakkında dava açılmış-henüz tutuklanmamış olanlar da, sağcı-otoriter Macaristan hükümeti tarafından hapis cezası ya da iadeyle tehdit edilmekteler. Bu cezalandırmaları ve iadeleri engellemek için hep birlikte ve tüm gücümüzle mücadele yürütmeliyiz. İlerleyen sayfalarda bu konu hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Bu yıl uluslararası mücadeleleri yeniden görünür kılmak istiyoruz.

Bu nedenle bu sayımızda; Bask Bölgesi’nden, İtalya’dan, Yunanistan’dan, Şili’den ve Rusya’dan gelen seslere yer verebildiğimiz için mutluyuz.

Her ne kadar her yıl Mumia Abu-Jamal'in özgürlüğünü umut etsek de, Leonard Peltier'in bu yılki özel sayımızda yer alan haberi, ABD'de uzun hapis cezası almış mahkûmların durumunu bir kez daha ifadelendirmekte. Buna rağmen iki aktivistin ve onların özgürlüğü için dünya çapında onlarca yıldır sürdürülen adalet mücadelesinden hayli etkilendik. Hiçkimse unutulmadı, bu yüzden bu konuda da bir rapora yer verdik.

Aktardıklarımız, 18 Mart özel sayımıza ilişkin sadece birkaç örnek ve bu yıl için üzerinde düşünülmesi gereken konular. Her zaman olduğu gibi bildirilecek ve söylenecek daha çok şey olduğunu biliyoruz, eksiksizlik iddiasında değiliz. Ancak yine de, bu gazeteyle mahkûmları dayanışma içinde günlük çalışmalarımızda tutmayı ve özgürlükleri için ayağa kalkmayı, siyasete bir kez daha-böylelikle katkıda bulunabilmeyi umut ediyoruz.

Dayanışma onların baskısına karşı en güçlü silahımızdır ve öyle kalacaktır!

Tutuklu olan ya da hapis cezasıyla tehdit edilen tüm yoldaşlara özgürlük ve şans diliyoruz!

O halde her şeye rağmen cesur ve yılmadan-dirençle kalalım!

İster içeride ister dışarıda - Hepimiz biriz!