Yeneroğlu'nun açıklaması şu şekilde:

Ülkemizin, hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden ve insan haklarından uzaklaşarak baskılar, ötekileştirmeler ve ağır insan hakkı ihlalleri ile gündemde olmasına maalesef ki üzülerek tanıklık ediyoruz. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 29 Nisan 2020’de yayımladığı “Türkiye: Zorla Kaybetme Vakaları ve İşkence” isimli raporuna göre ülkemizde, 2017 yılından itibaren 16 kişi zorla kaçırıldığı, alıkonulduğu ve işkenceye maruz kaldığı belirtilmektedir. Rapora göre; halen tutuklu bulunan ve duruşma sırasında “Devlet tarafından kaçırıldığı, zorla kaybedildiği ve işkence gördüğü” yönünde ifade veren Gökhan Türkmen, iddiasına göre bu ifadesinden sonra cezaevinde istihbarat personeli tarafından ziyaret edilmiş ve ifadesini geri çekmesi yönünde kendisi ve ailesi baskı görmüştür. Ankara Cumhuriyet Savcılığı ise bu iddialara karşı 3 kez takipsizlik kararı vermiştir. Ayrıca Yusuf Bilge Tunç 8 aydan fazla bir süredir kayıp olduğu iddia edilmesine rağmen halen bulunamamaktadır.

Bu rapor ülkemiz adına utanç tablosudur. 21. yüzyılda zorla kaybettirme ve işkence iddiaları ağır ithamlardır. İnsan hakları evrensel hukuku, zorla kaybedilmeyi ve işkenceyi ağır bir suç olarak görür ve her koşulda yasaklar. Bu yasak gereğince devlet, bu tür vakaları engelleme, zorla kaybedilme iddialarını etkili olarak soruşturulma ve sorumluların yargılanmasını sağlama yükümlülüğü altındadır. Hukukun üstünlüğüne dayanan ve insan haklarını korumayı amaçlayan bir devlette, zorla alıkonulma, zorla kaybedilme ve işkence suçları ağır insanlık suçu olarak kabul edilir ve etkin olarak sorumluları soruşturularak adalete teslim edilir. Ne yazık ki Beyaz Toros'ları yargılayacağız diye çıkılan yola, bugün Siyah Transporter’lerle devam ediliyor. Değişen sadece araçların modernleştirilmesi oldu!

Türkiye’de birkaç yıldır gündemde olan ve etkin olarak soruşturulmayan bu suçlamalar maalesef göstermektedir ki, devlet sorumluların ortaya çıkması için değil, ortaya çıkmaması için mücadele vermektedir. Hukuk devletinde işkence, insan kaçırma olamaz; yapanlar çıkarsa etkin soruşturulur. Ama adeta herkes somut verilerle ortaya konulan iddiaları görmezden gelip vahşete susabiliyor. İnsanlığa karşı işlenen suçlara gözleri kapatıp kulakları tıkayınca gerçekler ortadan kaybolmuyor! Geçmişte ‘işkenceye sıfır tolerans’ olarak ifade edilen politikanın gereği olarak dile getirilen iddiaların araştırılarak tespit edilmesi ve sorumluların da bir an önce adalete teslim edilmeleri en öncelikli görev olmalıdır. 

Bu minvalde, halen kayıp olan Yusuf Bilge Tunç’un nerede olduğuna dair etkin bir soruşturmanın acilen yapılması, Gökhan Türkmen hakkında iddialara yönelik kapsamlı bir soruşturmanın hızla başlatılması, kendisi ve ailesinin daha fazla baskıya maruz kalmamasını sağlamak devletin en asgari yükümlülüğüdür. Ayrıca diğer kayıp iddialarına ve işkencelere ilişkin de etkin soruşturmaların yapılması insan hakları ve hukuk devleti için kaçınılmazdır.

HRW’nin “Türkiye: Zorla Kaybetme Vakaları ve İşkence” Adlı raporu için: https://www.hrw.org/tr/news/2020/04/29/341404