“BİZİM BOŞ VAKTİMİZ YOK"

Başbakan Erdoğan, BDP heyeti ile yapılan görüşmelerle ilgili olarak, “Biz terör örgütü ile mücadele ederiz. Ancak parlementodaki uzantısıyla da müzakereye varırırz. Nitekim geçmişten bu yana benim arkadaşlarım bir çok kez kendileriyle görüşmeler yapmışlardır. Hatta bir keresinde eş başkanları da Beşir Bey’le birlikte makamında görüşme yaptık. Biz bunlardan uzak değiliz. Ancak karşımızdakiler bir defa siyaseti nasıl yapacaklarını, bu tür müzakereleri nasıl yapacaklarını, nasıl yaklaşacaklarını bunu bilmiyorlar" dedi. Müzakerelerin hukuk devletinin içerisinde olması gereken çerçevede yapılması gerektiğinin altını çizen Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğer siz kalkıp bu müzakereleri bile bir hukuk devletinin içerisinde olması gereken çerçevede değil de farklı talepler için yapacak olursanız o zaman bizim bu kadar boş vaktimiz yok. Nitekim şimdi de Adalet Bakanı’ndan talebin içeriğinde ‘İmralı’ konusu olunca bu konuda tavır bellidir. Bu bir siyasi müzakere değildir. Bu çok farklı şekilde her şeyi belli olan bir netice için zaman kaybıdır. Ama çok çok ciddi meselelerle alakalı gündemi belli olan bazı görüşmeler için her zaman bende arkadaşlarım da bu konuyla müzakereye açık olduğumuzu zaten söyledik herhalde daha farklı bir şeyi kimse bizden beklemez"



‘İSTİHBARAT TEŞKİLATININ MENSUPLARINI YİNE İMRALI’YA GÖNDERİRİM’

‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ ne de değinen Başbakan Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“‘Oslo’ olayı bunların hepsi milli birlik ve kardeşlik projemizin dışında hükümetimizin ta görevi devraldığı günden itibaren zaten hep planlaması içinde olan, yol haritası içinde olan bir düşüncedir. Ama bunun dışında da İmralı’yla olan ilgili adımları her zaman söyledim. Ben, Milli İstihbarat Teşkilatı’mın mensuplarını kendi Başbakanlığım dönemimde İmralı’ya gönderirim. Açıkça söylüyorum; Yarın da gönderirim öbürsü gün de gönderirim. Niye? Çünkü istihbarat teşkilatının görevi budur. Dünyanın neresine giderseniz gidin budur. Ve istihbarat teşkilatının mensupları bağlı olduğu merciden izin alarak gider bunun dışında başka mercilerden izin alınmak suretiyle buraya gidilmez. Kimse de onlara bu attıkları adımlar sebebiyle hesap soramaz. Çünkü görevlerinin özelliği ve niteliği budur. Onlarda bu görevlerini can siperhane yapmaktadırlar. Onun içinde medyada burada lojistik desteğini terörle mücadelede her zaman hükümetinin yanında hissetirmelidir. Eğer hissetirmiyorsa bilesiniz ki yazılı ve görsel medyada bu işte vebaldedir.


RESMİ DİL OLARAK TEK DİLİMİZ TÜRKÇE’DİR

“Kürt sorununun çözümüyle ilgili bundan sonra nasıl bir yol izlenecek" şeklindeki bir soruya Erdoğan şu şekilde yanıt verdi:

“2005 yılında bu konuyla ilgili açıklamaları Diyarbakır’da yaptım ve atılması gereken adımları bu zamana kadar yoğun bir şekilde attık. Adına da Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi koyduk. bu güne kadar bizden önce hiçbir iktidarın cesaret edemediği konulara cesaret ettik. İnkar politikalarını her konuda ortada kaldıran iktidar bizim iktidarımızdır. Dil konusunda, kültür konusunda inkarları ortadan kaldırdık. Niye bizden öncekiler buna cesaret edemedi. Propagandalarına varıncaya kadar kendi dilleriyle yapıyorlar. Şarkılarını türkülerini istediklerini gibi söylüyorlar. Bilbordlarda reklamlarını yapıyorlar. Ama sen resmi dil noktasında kalkıp Kürtçeyi dayatmaya yönelirsen kusura bakma bizim şuan da resmi dil olarak tek dilimiz vardır o da Türkçe’dir. Ama Ana dilini konuşma noktasına gelince her anadil sahibi dilini rahatlıkla bu ülkede konuşuyor ve konuşmalıdır. Burada hiçbir mani yoktur. Biliyorsunuz cezaevlerinde böyle bir mani vardı. Yayınladığım bir genelge ile onu da kaldırdık"


“25 KATRİLYON YATIRIM YAPTIK"

Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarının kendi iktidarı döneminde Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ne yapıldığının altını çizen Başbakan Erdoğan, “ 25 kat trilyon civarında buraya yatırım yaptık. Alt yapısı, üst yapısı, okulları ve hastaneleriyle bütün ulaşım imkanlarıyla hava alanlarıyla... Yeni yapmakta olduğumuz havaalanlarını yaptırmak istemeyen bunlar. Hakkari Yüksekova’da öyle, Iğdır’da öyle, Şırnak’ta öyle. Buna rağmen biz çalışıyoruz. Bütün müteahhitlerimizin iş makineleri yakıldığı halde biz çalışıyoruz. Yakanlar belli, seyredenler yine tribünde onlarda belli. Onun için milli birlik ve kardeşlik projemizde sapma yok aynı kararlılıkla o süreçte devam ediyor" dedi.


“CHP GENEL BAŞKANI SAMİMİYETTEN UZAK"

Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi CHP’nin 4+4+4 eğitim yasasının iptal istemini oy birliğiyle reddetti. CHP yeni bir açıklama yaparak içerik yönünden yeniden mahkemeye başvuracaklarını söyledi. Bu konuyla ilgili açıklamanız nedir?" şeklindeki soruyu “Tabiî ki ben olayın detaylarına girmeyi lüzumsuz görüyorum. Bu özellikle CHP Genel Başkanı’nın ne kadar samimiyetten uzak olduğunu ortaya koyuyor. Bu konuyla ilgili meydanlarda, televizyonlarda farklı farklı açıklamalar yaptılar. Demek ki bunların derdi başka. Bu ülkede milletinin yarısının oyunu almış bir siyasi parti hakkında nelerin yapıldığı ortadır. Bu çirkin bir yaklaşmadır ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısına yönelik böyle bir yaklaşım tarzını da bir hukuk devletinde hoş görmek doğru değildir" diye yanıtladı.

Erdoğan, konuşmasının ardından Atatürk Havalimanı'ndan ayrıldı. Bu sırada bir kadın başbakan Erdoğan ile görüşmek istedi. Erdoğan yanına çağırdığı kadın ile bir süre sohbet etti. Erdoğan'ın sohbet sırasında sık sık gülümsediği görüldü. Erdoğan, daha sonra Üsküdar'daki konutuna geçti.


 


EA,İY,TT (SB) FOTOĞRAF